Milli irade

23 NİSAN, çocuk bayramı olarak kültürümüze yerleşti diye sevinirim fakat “milli hâkimiyet” tarafı biraz gölgeleniyor diye de üzülürüm.

Haberin Devamı

Yüz yıldır “hâkimiyetin millete ait” olması ve “milli irade” kavramları konusunda iki uca savrulup durduk: Uçlardan biri hür seçimler kavramının küçümsenmesi, öbürü milli iradenin seçilmiş iktidardan ibaret sanılmasıdır.
Bugün TBMM’nin açılışının 93. yıldönümü. Birinci Meclis denilen 1920-1923 döneminde, Milli Mücadele Meclisi’ne bu açıdan bir bakalım.

CURZON VE KÜRTLER

Lozan’da Lord Curzon’la İsmet Paşa Ocak 1923’te Musul meselesi ve Kürtlere azınlık statüsü verilip verilmemesi üzerine dehşetli bir kavga halindedir. İsmet Paşa, TBMM’de Kürt vekillerin de bulunduğunu, TBMM’nin “Türkleri ve Kürtleri, bütün milleti” temsil ettiğini anlatıyor. Musul’da halkın ne istediğini tespit etmek için halk oylaması yapılmasını istiyor.
Lord’un İsmet Paşa’ya cevabı:
“Meclis’teki Kürt vekilleri Mustafa Kemal Paşa atamıştır, halkı temsil etmezler... Kürtler cahildir, halk oylamasından anlamazlar!”
Lozan’da kavga sürecektir. Gelelim bizim Meclis’e...

Haberin Devamı

MECLİS’TE UŞAK YOKTUR

Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya Bey, 25 Ocak 1923 günlü Meclis oturumunda kürsüdedir. “Lord Curzon bizlere, Kürtlere hakaret etmiştir, hakaretini aynen kendisine iade ediyorum” diyerek, bütün Meclis’in alkışları arasında şöyle konuşuyor:
“Arkadaşlar burada, Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal Paşa’nın tâyin ettiği vekiller, uşaklar yoktur. (Bravo sesleri, alkışlar). Hâlâ Mustafa Kemal Paşa’lara kudretler, kuvvetler, birçok selâhiyetler isnad ederek burada bir Meclis değil, bir paşa olduğunu farz ediyorlarsa çok hata ediyorlar. Burada ancak ve ancak bir milletin kanaatinde hür, reyinde hür vekilleri vardır”.
Hâkkari Milletvekili Mazhar Müfit Bey Türkçüdür, aynı oturumda “Ben de Kürtlerin vekiliyim” diye konuşur; ülkenin bölünmezliğini vurgulayarak.

‘BİR KAHRAMAN VAR’

Bugünkü yazımın konusu Birinci Meclis’teki Kürtler değil; Birinci Meclis’te “milli irade” kavramının içinde milletvekillerinin hür iradeye sahip olmaları, kendilerini “milletin vekili” saymalarıdır.
Muhalefet sözcülerinden şehit Ali Şükrü Bey, çok sert bir tartışma sırasında öfkeyle bir an Gazi Paşa’nın yakasını tutmuş, “Fakat karşımda bir kahraman var” diyerek geri çekilmiştir.
Meclis’in Mustafa Kemal Paşa’ya olağanüstü yetkili başkumandanlık sıfatını vermede ne kadar titiz davrandığını, hatta İkinci Meclis’in bile Reisicumhur’un 1924 Anayasası’nda istediği “Meclis’i fesih yetkisi”ni reddettiğini hiç unutmamak gerekir.

Haberin Devamı

HANGİSİ MİLLİ İRADE?

Sonra ‘Tek Parti’nin bütün milleti temsil ettiği düşüncesi egemen oldu; “milli irade” mutlaktı, öyleyse ‘Tek Parti’nin yetkileri de mutlaktı! Zaten resmen “kuvvetler birliği” yani erklerin tek elde toplanması ilkesi geçerliydi.
1946’dan itibaren “milli irade” ve “seçim” kavramları birleşti. Demokrat Parti’nin “Yeter, söz milletindir!” sloganı bunu yansıtır, güzel bir slogandır. Fakat sandıktan çıkan iktidarın da yetkileri mutlak sanıldı! Sağda bu siyasi kültür, kısmi değişimle hâlâ devam ediyor.
Demokratik rejimin olmazsa olmaz şartı olan “kuvvetler ayrılığı”nı kabul ettik fakat tam oturtamadık.

‘DEMOKRASİ YOLUNDA’

Liberal demokraside “milli irade” kavramına iktidar da muhalefet de dahildir. Milli iradenin yasama, yürütme ve yargı erkleri ayrılmıştır, biri diğerlerini kontrol altına alamaz.
Demek ki, milli irade kavramının kuvvetler birliği ilkesine dayalı bir otoriter yorumu vardır; bir de kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı liberal yorumu... Bu konuda özellikle muhafazakârlara merhum Prof. Ali Fuat Başgil’in “Demokrasi Yolunda” adlı eserini tavsiye ederim.
TBMM’nin 93. yıldönümünde, sistem değiştirmeden önce, parlamenter sistemde bu ilkeleri gerçekleştirmeye bakalım diyorum.
Sayıştay konusunda not: Adalet Komisyonu Başkanı Sayın Ahmet İyimaya telefon etti. Adalet Komisyonu’nun bu konuda ‘tali komisyon’ olduğunu, asıl yetkinin Plan Bütçe Komisyonu’na ait bulunduğunu belirtti. Demek ki, Sayıştay’ın görüşünü sorması ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uyması gereken, bu komisyondur.

Yazarın Tüm Yazıları