MGD, asıl muhabiri kınamalı

İtiraf etmeliyim ki, cuma akşamı yapılan Magazin Gazetecileri Derneği (MGD) toplantısına kadar, Show TV muhabiri ile Hülya Avşar arasındaki tartışmada aklım ve kalbim yarım adım muhabire daha yakın duruyordu.

MGD üyesi değilim, sanatçı ve muhabirler arasında yaşanan sürtüşmelerde zaman zaman yazdığım için dernek başkanı Nurettin Soydan’ın özel davetiyle katıldım toplantıya.

Toplantının başında yaptığım konuşmada bu işte hem Hülya Avşar’ın hem de muhabirin hatalı olduğunu söyledim.

Muhabirlerin hiçbir zaman haberin öznesi olamayacağını belirttim.

Meğer benim bilmediğim çok nokta varmış...

Ben soru soran muhabiri tanımıyordum.

O toplantıda öğrendim, meğer muhabir fena halde Bülent Ersoy hayranıymış.

Yıllarca Bülent Ersoy’un yanında çalışmış ve yıllarca Ersoy’un yardımcılığını yapmış...

Aralarında Hülya Avşar’ın da olduğu diğer bütün sanatçılarla yıllarca "Ersoy’un yardımcısı" sıfatıyla ilişki kurmuş.

Ersoy’un yardımcısı olarak kimi zaman onlarla tartışmış, kimi zaman onlarla kırgınlıklar yaşamış.

Yani soruyu soran muhabir, Ufuk Güldemir’in deyimiyle "kariyerden gazeteci değil"...

Ersoy’un yardımcılığını bırakıp muhabirliğe geçtikten sonra da, Bülent Hanım’la yakın ilişkileri devam etmiş...

Hálá da Ersoy’un yörüngesinden çıkmış değil.

Bunu ben değil, o akşam MGD toplantısında olan kendi muhabir arkadaşları söylüyor.

Ben bu detayı öğrendikten sonra, benim için bu tartışma bitmiştir dedim.

Çünkü bu bir gazeteci-sanatçı tartışması değil.

Ben bir sanatçıyla böyle güçlü bağı olan bir muhabirin sorduğu her soruya, yaptığı her habere iki kere şüpheyle bakarım.

Nereden bilebiliriz muhabiri Bülent Hanım’ın yönlendirmediğini?

Üstelik muhabirin tartışmalı sorusundan bir gün önce Avşar, sabah programına telefonla bağlanıp, "Oğlum olsa Bülent Ersoy’la ilişki yaşamasına izin vermem" demişken...

Bülent Hanım yönlendirmese bile, muhabir bir sabah önce "eski patronunun" canını yakan Avşar’ın canını yakmak için grup sorusunu yöneltmiş olamaz mı?

Bu yüzden grup sorusunun masumiyetine şüpheyle bakarım.

Muhabirin bir gün sonra havaalanına bilenerek, kavgaya hazırlıklı gitmesinde art niyet ararım.

Bu yüzden MGD, uzun zamandır gazetecilik yapsa da, gazeteciliğini domine eden bir kimliği bulunduğu için muhabiri kınamalı...

En başta da Bülent Ersoy’un yardımcısını magazin muhabiri yapanları...

GAFFUR TEORİLERİ...

Gaffur fenomen haline dönünce sosyolojik analizleri de yapılmaya başlandı.

"Yoksulların, ezilmişlerin sesi olduğu için sevildi" deniyor.

Son olarak da Meral Okay, "Gaffur’lar varoşların intikamıdır" dedi.

Okay’a göre, dizilere giren bu karakterler varoşların bir dayatması.

Hepsi fazla iddialı laflar.

Karakterin altını abartılı şekilde doldurma çabası...

Bana kalırsa Gaffur’un sevilmesinin tek bir nedeni var:

Komik.

Sadece komik!

Varoş için de komik, rezidans için de..

Fazla zorlamanın alemi yok.

Altivi ihalesi

AAltivi internet sitesinde Mini Cooper ihalesini son dakikada 20 teklif veren birinin kazandığını ve bu ihalenin kafalarda soru işareti doğuracağını yazmıştım.

Sitenin ortaklarından yapımcı Fatih Aksoy aradı:

"Adam son saniyede 6 bin lira para harcayarak bir sürü teklif sunmuş ve diğer teklif verenleri egale etmiş.

Tam anlamıyla uyanıklık yapmış ama bu kadar para harcayıp kazanamayabilirdi de...

Sisteme bizim müdahalemiz söz konusu değil. Bu yüzden istediğimiz birine arabayı kazandırmak gibi bir durumumuz söz konusu olamaz.

Beni tanırsın, bulunduğum işlerde de bu tür numaralar dönmez" dedi.

Fatih Aksoy’un 10-15 bin lira için güvenirliğini sarsacağı aklımın ucundan bile geçmez.

Ben sadece sistemde hata ya da açık olabilir mi onu sorguluyorum.

Aksoy o konuda da güvence verdi, yeni ihaleleri takip edeceğiz...

Anne-babalar dizilerdeki isimleri tercih ediyor

Bebek.com adlı anne-çocuk sitesinin yöneticileri, 2006 yılında bebeklere konulan en popüler 100 ismin listesini çıkarıp göndermişler.

50 kız ve 50 erkek ismi...

Belki yükselen milliyetçiliğin göstergesi sayılabilir:

2006 yılında anne-babalar arasında erkek çocuklarına Göktürk, Alp, Dağhan gibi eski Türk isimleri koymak moda olmuş.

Zeynep, Begüm, Ece, Pelin, İpek, Başak gibi isimler kızlarda; Cem, Kerem, Emre, Kaan, Mert, Onur gibi isimler erkeklerde popülerliğini 2006 yılında da korumaya devam etmiş.

İşin en ilginci yılın en popüler isimlerinde, geçen sezonun en beğenilen dizilerinden olan Haziran Gecesi, Hırsız Polis, Kurtlar Vadisi ve Bir İstanbul Masalı’nın kahramanlarının damgası var.

Dizilerdeki önemli karakterlerin isimleri çocuklara isim seçiminde etkili olmuş.

Havin, Baran, Emirhan, Demir, Arhan, Çınar, Derin, Ada gibi dizi karakterleri isimleri anne- babalar arasında revaçtaymış.

Listede Çağan (Irmak), Armağan (Çağlayan), Beren (Saat), Azra (Akın) gibi isimler de var.

Bunlar da parantez içinde soyadlarını yazdıklarımın etkisi mi acaba?..

Bebeğe isim koymanın ne zor bir seçim olduğunu çevremdeki arkadaşlarımdan biliyorum.

Bu ilginç araştırma da gösteriyor ki, popüler kültürün isim tercihlerinde etkisi bir hayli fazla...
Yazarın Tüm Yazıları