Mesut Yılmaz Eyüp Aşık ilişkisi

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Liderler yalnızca kendi tasarruflarından değil, maiyetlerinde bulunan insanların davranışlarından da sorumludur. Lider olmanın riski buradadır. Maiyetinizdeki kişiye kendi adınıza hareket etme yetkisi verdiğinizden, onun davranışları sizi de bağlar.

Bu nedenle liderlerin yakın çevrelerine ehliyetli, düzgün ve çenesini tutabilen adamlar seçmeleri arzulanır.

Liderlerin yakın çalışma arkadaşlarını ne tür adamlar arasından seçtikleri, liderliğin boyutları hakkında da fikir vericidir.

Adam seçiminde Türkiye'de tercih edilen vasıf, öncelikle sadakattir. Sadakat ön plana çıkınca, astın olumsuz hasletleri liderin gözünde ikinci plana düşer; hatalara çoğunluk göz yumulur.

* * *

Eyüp Aşık, Mesut Yılmaz'ın ANAP liderliğine seçildiği ünlü 1991 kongresinde Yıldırım Akbulut'un yanında saf tutmuştur. Aşık'ın kendisi aleyhinde yürüttüğü kulis faaliyetinin mahiyeti Yılmaz'ın malumudur.

Gelgelelim aynı Aşık, 1992'den itibaren Yılmaz'ın en kuvvetli ‘‘adam’’larından biri olmuştur. İstediği zaman yanına girebilecek kadar yakındır Yılmaz'a.

Aşık, liderine büyük hatalar yaptırmıştır. Örneğin, Yılmaz'ın 1995 seçimlerinde BBP ile kurduğu ittifak, Aşık'ın damgasını taşır. Bu ittifak büyük kentlerde merkez oyların ANAP'tan uzaklaşmasına yol açmış, Yılmaz'a ağır bir siyasi maliyet getirmiştir.

Keza, 1995 seçimi öncesinde ANAP'a katılmak isteyen Aydın Menderes ve grubunun küstürülüp RP'ye yönelmesinin ardında yine Aşık'ın ‘‘ayak izlerini’’ görürsünüz.

Aşık, ‘‘operasyonel’’ bir politikacıdır. Yılmaz, onu genellikle operasyonel amaçlı kullanmıştır. Operasyonel olduğu için polisiye konulara fena halde meraklıdır. Kendi yöntemleriyle çalışır, şahsi bağlantıları ile iz sürer. Bazen sonuç alır, bazen de yüzüne gözüne bulaştırır.

Cumhuriyet tarihinde tütünden sorumlu devlet bakanı olup, bir kanun kaçağı (Yeşil) ile ilgili faaliyetleri nedeniyle TBMM'de gensoruya muhatap olmuş tek siyasidir.

* * *

Yılmaz, Aşık'ın yol açtığı bütün karambollere rağmen her seferinde onun arkasında durmuştur.

Örneğin, Eyüp Aşık bundan üç ay kadar önce Çakıcı ile konuştuğunu itiraf ettiğinde, durum farklı olmamıştır. Çakıcı ile irtibatlı bir bakanı kabinede tutmasının sakıncaları kendisine anlatıldığında, Yılmaz susmakla yetinmiştir.

Ve gelinen nokta...

Mesut Yılmaz, geçen cumartesi günü Türk kamuoyunun karşısına çetelerle mücadelede başarı kazanmış muzaffer bir Başbakan havasıyla çıkmıştı.

Aynı Mesut Yılmaz, bugün Çakıcı ile -dolaylı ya da dolaysız- ilişkisi olmadığını Türk kamuoyuna kanıtlamak zorunda olan bir liderdir. Çetelerle mücadeledeki inandırıcılığı sokaktaki vatandaşın gözünde ciddi bir şekilde gölgelenmiştir.

Teyp bandının büyük ölçüde kurgu olduğunu varsayalım. Ancak bantta bu gangsterin Aşık'a ‘‘Eyüp abicim...’’ dediği bölümün tek başına doğru olması bile, Yılmaz açısından sonuç doğuracak niteliktedir.

Yılmaz, bir siyasetçi olarak yaptığı bir tercihin bedelini ödemek durumundadır.

Bu skandalla birlikte, Yılmaz'ın Başbakan olarak otoritesinin ciddi bir sekteye uğrayacağını söylemek kehanet değildir. Zaten zoraki giden hükümet şimdi daha da dalgalı sulara girecektir.

Ünlü bir Türk atasözü ‘‘Şeyh uçmaz, müritleri uçurur’’ der.

Bu atasözü tersinden de okunabilir.













Yazarın Tüm Yazıları