Mehmet Baransu söyleşisinin düşündürdükleri

TARAF’ın popüler gazetecisi Mehmet Baransu (Zaman-04.04.10) ile bir söyleşi yayınlandı. Son dönemde TSK’nın “içyüzünü ifşa” eden bir sürü haberde imzası olan Baransu’nun “habercilik” başarısını kimse inkâr edemez.

Haberin Devamı

Ben de çok merak ettiğim Baransu’nun sorulara verdiği cevapları dikkatle okudum. Zaten, Baransu’nun haberlerinde dikkatimi çeken bir kaç husus söyleşide de ortaya çıkınca bu yazıyı yazmak istedim.

* * *

Mehmet Baransu, hakkında en çok merak edilen soruya şu şekilde cevap veriyor: “Belgeler niye hep size geliyor?”

“Ben Aksiyon Dergisi’nde çalışırken yolsuzluk haberleri yaptım. Bunların bazıları askerle ilgiliydi. Oradan tanıdıklarım var. Akaryakıt kaçakçılığını ilk kez yazan benim. Bufalo operasyonunu yazdım. Hastalıklı etleri Genelkurmay’a satıyorlardı. Oradan tanıdığım çok asker var. OHAL döneminde Güneydoğu’da gazeteci olarak bulundum. Birçok askerle tanıştım. Bunun ötesinde siz yazdıkça haber sizi buluyor. Gazeteyi buluyor. Bir kurum içerisinde hukuksuzluktan rahatsızlık duyan varsa ve bunun kamuoyu tarafından bilinmesini istiyorlarsa hangi medya grubu bunu yayınlıyorsa belgeleri oraya gönderiyorlar.”

Mehmet Baransu kusura bakmasın ama hiç inandırıcı değil. TSK ile ilgili bu kadar mahrem, gizliliği bu kadar önemli “haberlerin” muazzam bir orantısızlıkla, nerede ise sadece Mehmet Baransu’ya gelmesini sadece ve sadece muhbir subayların Mehmet Baransu’ya duydukları güvene bağlamaya benim aklım izin vermedi. İnan(a)madım.

İnanç kör bir şeytandır!

Baransu’nun herkesi ikna etme mecburiyeti yok. Ama, verdiği cevap çok basit.

Okura aptal muamelesi çekmek Mehmet Baransu’ya yakışmıyor. Kendisinden daha katakullili bir cevap beklerdim.

Bu cevap, hakkındaki “organize işleri” çağrıştıran “komplo teorileri” ile aşık atamaz!

* * *

Mehmet Baransu TSK hakkında sürekli yayın yapan gazetecileri de hiç çekinmeden aşağılıyor:

“Çoğu TSK uzmanı değil, emir subayı. Sözcüsü. Siz bir haberle ilgili Genelkurmay’ın tepkisini alabilirsiniz, kurumun ne düşündüğünü öğrenebilirsiniz. Ama soru da sorarsınız. Soru sormuyorsunuz. Mesela Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yakınlarda Fikret Bila’ya konuştu. Bila soruyor: ‘Dursun Çiçek’i niye görevden almadınız?’ Başbuğ cevap veriyor: ‘Dursun Çiçek’i görevden almadık çünkü hakkında henüz soruşturma yapılıyor. Kovuşturmaya geçilmedi’. Bila şu soruyu soramıyor... Bila, kovuşturma geçirdikleri halde (bazı) komutanların (Cemal Temizöz, Saldıray Berk) neden görevden alınmadığını sormuyor Başbuğ’a.”

Ancak...

Röportajın bir başka yerinde bir soruya da şöyle bir cevap veriyor:

Soru: “Belgenin aslına ulaşıldı ama hâlâ şüpheyle bakanlar var. Deniz Baykal gibi... (Ne kadar objektif kriterlerle sorulmuş bir soru.-C.Ü.)”

“Jandarma da ‘Bu belgedeki imza Dursun Çiçek’in elinin ürünüdür’ dedi. Ama şimdi de kabule yanaşmıyor, ‘Mürekkebe bakalım, parmak izine bakalım’ şeklinde kıvırıyorlar.”

İlginçtir, Mehmet Baransu ile röportaj yapan “emir kulu olmayan gazeteci” de bu cevabın ardından Baransu’ya şu soruları nedense sormuyor:

1) “Sana-bana göre ‘ıslak imza’ belgeyi anında asıl belge yapar. Ama ‘İyi de ıslak imza tek başına yeterli delil değil. Yardımcı delillerle desteklenmesi lazım’ diyenler de var. Onlara göre hukuk böyle söylüyor.

Bunu söyleyenler mi kıvırıyor?”

2) Sahiden parmak izi bir türlü neden alınamadı?

3) Konuşmanızın bir yerinde dediniz ki: “Bu belge emir-komuta zinciri içinde hazırlandı. Bir albayın tek başına yapacağı iş değil”. Bu kadar emin olduğunuz konuda elinizde başka hangi belgeler var. Lütfen, açıklar mısınız?

* * *

Mehmet Baransu âleme talkını verirken bari kendi salkımı yutmamalıydı!

Mehmet Baransu’yu dikkatle takip ediyorum, takip etmeye devam edeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları