Magazinin diyeti

İki gündür Taylan Kümeli ile Gökhan Arsoy aşkını okuyoruz.

Daha önce de Taylan Kümeli’yle ilgili olarak “bir beslenme uzmanının yoğurt ya da yağ reklamında oynaması doğru mudur?” diye tartışıyorduk.
Kümeli, bir beslenme uzmanı olarak, insanların gözündeki yerini o reklamlarda oynayarak sarsmıştı.
şimdi de aynı beslenme uzmanının aşk hayatını konuşuyoruz...
Ünlüleri zayıflatan kişi olması, kendisinin de bu ünlü ekibine dahil olması ve onlar gibi magazin malzemesi olmasını gerektiriyor mu acaba?
Genellikle “selebriti” tayfasının etrafında sürekli onları “eylemekle” yükümlü hisseden insanlar vardır.
Karşılarındaki ünlü kişinin attığı adımların doğru ya da yanlış olması mühim değildir, eleştirmek yerine, her hareketine alkış tutarlar.
Eh, Kümeli’yi çoktaaaan “selebriti” listesine ekledik, etrafındakiler “Taylan’cığım, sen bir beslenme ve diyet uzmanısın, bu tip olaylarla gündeme gelirsen güvenilirliğini sarsarsın” demiyor-diyemiyor herhalde.
Durumun farkında değil mi acaba, görmüyor mu yarattığı etkiyi?
Eğer farkında değilse, geriye tek seçenek kalıyor.
Kümeli, bu şöhret hallerinden çok hoşlanıyor.
Magazin basınının direkt alakadar olduğu oyuncu-şarkıcı tayfası bile sürekli “Ben mesleğimle tanınmak istiyorum” diye özel hayatını saklamaya meylederken bir beslenme uzmanının aşk hayatıyla gündeme gelmesi çok ama çok acayip görünüyor.
Eğer kendisi görmüyorsa ben söyleyeyim, ne zaman bir zayıflama konusu açılsa, kendisinin adı geçse, zayıflattığı ünlülerden çok, insanlar üzerinde yarattığı negatif etki konuşuluyor.
Kendisi pek şeker bir insan olabilir, ben orasını bilmem ama durum maalesef böyle.
Mesleği insan sağlığıyla ilgili olan bir insanın magazin yönünün kuvvetli olmasına gerek var mı acaba?
Yaptığı işin dışındaki durumlarla, oynadığı reklamlarla ve aşk hayatıyla gündeme gelmeye devam ederse bu yanlış adımlarının diyetini ödemek zorunda kalır diye diyorum hani... Kendisine magazin perhizi öneriyorum.

Milli ve manevi inek?

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Didem Erol’un “Erkekler de uyandı kardeşim. Diyorlar ki; Biz bedava süt alıyorsak, ineği niye satın alalım? Arada süt vermeyi keseceksin” sözleri nedeniyle Habertürk kanalına uyarı cezası vermiş.
Bu sözler milli ve manevi değerlere aykırıymış.
Birincisi, ne açıdan milli ve manevi değerlere aykırıymış, orasını anlamadım.
Önce sormalı, bu cümle hangi açıdan değerlerimize ters düşüyor?
ınek açısından mı yoksa kadın/erkek açısından mı?
Madem RTÜK “İzleyicimiz bu cümledeki benzetmeyi algılayamayacak kadar salaktır” muamelesi yapıyor, ben de aynen düşündükleri gibi bir salak olarak bu konuyu algılayacak ve yorumlayacağım.
Her açıdan ele alacağım.
Birincisi, ineğin “milli ve manevi değer” kabul edildiği ülke Himalayalar taraflarında değil miydi.
Yanlış mı biliyorum.
Konu, inek değil de kadınlar ve erkekler açısından ele alınıyorsa, hangi değere saygısızlık edilmiş anlayamadım.
Erkeklere bedava süt dağıtan kadınlar yok mu şimdi, yanlış mı bu?
Erkekler seçenek ve ihtimal denizinde yüzdüklerini düşünürler ve onlara bedava süt verebilecek kadınları sıraya dizmek varken tek kadına kalma fikrinden çok korkarlar.
Bu da mı yanlış?
Gelelim son seçeneğe, eğer Didem Erol’un cümlesinin tamamen bir benzetme olduğunu kavrayamamışlar ve “ineği satın almak” eylemini “kadın satın almak” olarak değerlendirip kararı bu nedenle vermişlerse kendilerini tebrik ediyorum.
Diyecek bir şey bulamıyorum.
Hal böyleyse bundan gayrı RTÜK’ün değerlendirme mekanizmasının en büyük hayranı benim!
Bir sahnedeki sigarayı mozaikleyince özendirici olmaktan çıkıyor ya hasapta, bu da aynı mekanizmanın ürünüydü.
Hazır yeri gelmişken söyleyeyim, bundan böyle fast food yenen sahneleri mozaiklemelerini öneriyorum.
Obezite, en az sigara kadar tehlikeli bir mevzu.
Yazarın Tüm Yazıları