Madımak sendromu

GÜNLERDİR bu adamı gözüm bir yerden ısırıyor diyorum.Hrant Dink’i vuran bu adamı çok iyi tanıyorum.

Nereden, nereden...

Dün sabah buldum.

Bu, Martin Scorsese’nin "Taksi Şoförü" filmindeki adam.

Hani saçlarını kazıyıp aynanın karşısına geçen ve kendi kendine tarihi toplumsal misyonlar yükleyen ruh hastası.

Sonunda, küçük fahişelere giden insanları vurmaya başlar.

Aslında psikopat bir katildir ama kendi kendini dolduruşa getirerek o süfli varoş ruhunu arşı alaya çıkarmıştır.

* * *

Dün bazı eleştiriler aldım.

Ortak mesajları şuydu:

"Sen de İstanbul Emniyet Müdürü gibi, bunu şahsileştirip, örgütü saklamaya mı çalışıyorsun?"

Demek ki derdimi hiç anlatamamışım.

İstanbul Emniyet Müdürü o sözleri söylediği için hiç kızmadım.

Tam aksine daha fazla ürktüm.

Ben örgütten çok, ama çok daha tehlikeli bir şeyden söz ediyorum.

Toplumun çok daha derinlerinden gelen ve hepimizi tehdit eden bir tehlike bu.

Varoş psikopatları, yavaş yavaş bu toplumun en tehlikeli terör zinciri haline geliyor.

Enis Berberoğlu dünkü yazısında bu olgu için çok güzel bir kavram buldu:

"Mafyanın endüstri meslek lisesi" dedi.

Evet, Türkiye’de bazı tanınmış insanların kaderi, küçük, büyük, orta boy şehirlerin kenar mahalle kahvelerinde okey masalarında tayin ediliyor.

Artık hücre evine bile ihtiyaç yok.

İki okey taşı arasına çizilen yuvarlak hedef tahtalarına ateş açılıyor ve bazen de böyle on ikiden vuruluyor.

Peki bununla nasıl mücadele edeceğiz?

* * *

Hemen cevabını vereyim.

Karadeniz’in her şehrinde yeni bir Madımak sendromu yaratarak değil.

Trabzon’u entelektüellerin hedef tahtası haline getirerek değil.

Eğer böyle yaparsak, koskoca bir şehri, koskoca bir bölgeyi kenetler, onları okey masası silahşörlerinin esiri haline getiririz.

Bu şehirlerde Madımakvari suçluluk kompleksi yaratmak yapacağımız en büyük hata olur.

O nedenle bunun adını koymadan, varoş psikopatlarını enterne etmeye, bu hastalığın yeni kuşaklara bulaşmasına mani olmaya çalışmalıyız.

* * *

Bu siyasi değil, sosyal ve kültürel bir olaydır.

Psikologlara ihtiyacımız var.

Sivil toplum örgütleri, Milli Eğitim Bakanlığı, aile müessesesi, Türk tarihinin en büyük işbirliğini yapmalıdır.

Ama bu yetmez...

Herkes önce kendi içindeki bağnazı, fanatiki alt etmeyi başarmalıdır.

* * *

Yapılan konuşmaların bir kısmına bakıyorum.

"Hrant Dink’in katili 301’i savunanlardır."

Çok yanlış.

Bana göre bu sözün, okey masasında cinayet kararı alanların muhabbetinden hiç farkı yok.

Yani bu ülkede bazı insanların 301’inci maddeyi savunma hakkı yoksa, hangi demokrasiden söz edeceğiz?

Ha, Kerinçsiz gibilerle, 301’i tamamen demokratik tavır ve duygularla savunan insanları ayıralım diyorsanız, buyurun sonuna kadar sizinle birlikteyim.

"Şu veya bu yazar aleyhine yazmayalım."

Bu da çok yanlış.

Bu ülkenin makul insanları bu korkuyla en samimi eleştirilerini yazamayacaksa meydan kime kalacak?

Köşe yamyamlarına ve okey masası silahşörlerine, varoş psikopatlarına mı.

Evet ne yazık ki onlara kalacak.

Fanatizm başka fanatizmle tedavi edilemez, dengelenemez.

O nedenle hepimiz önce kendimize bakarak başlamalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları