Macolomanlar: Apple uyuyor

GEÇEN pazartesi günü ‘Windows İmparatorluğu Çöküyor mu’ başlıklı yazımda dünya bilgisayar pazarlarında Mac bilgisayarların yükselişe geçtiğini belirttim.

Haberin Devamı

Yazımı da ‘Türkiye’de Applecılar uyuyor mu’ diye bitirmiştim. Bu konuda çok sayıda e-posta aldım. İki tanesine bugün yer verip Mac olayını biraz daha genişletmek ve ‘Bu dünya sonsuza kadar Windows’a esir mi olacak?’ konusunu tartışmaya açmak istiyorum. Önce bir ‘Macoloman’ olduğunu sandığım Umut Kumbasar’ın yazdıklarına göz atalım:

‘Yazılarınızdan çok zevk alan bir okurunuz olarak Apple yorumunuzu okuyunca çok heyecanlandım. Apple’ın gerek son seri iMac G5, gerek ipod ürünlerinin popülerliği ile tüm dünyada pazar payını artırdığı gerçektir. Ancak (Bilkom’un hataları nedeniyle) aynı pazar artışını Türkiye’de gözlemleyebilmek mümkün değildir. Macintosh’lar Türkiye’de hálá masaüstü yayıncılık ve matbaa bilgisayarları olarak görülüyor. Bugün ABD, Japonya, Hollanda, Almanya gibi gelişmiş ülkelerde durum böyle değildir. Son kullanıcıların Mac’lere ilgisi büyüktür. Macintoshlar’ın kolay kullanımlı kullanıcı dostu işletim sistemleri neredeyse virüssüzdür. Birçok PC kullanıcısı bu durumu şöyle yorumlar: 'Eh bu kadar az pazar payına sahip bir bilgisayar için kimse oturup virüs yazmıyor!'

Oysa durum böyle değil. Apple’ın pazar payı tüm dünyada yüzde 3-4 aralığında gezer ve bu yabana atılabilecek bir rakam değildir. Sonuçta Apple bir markadır ve Windows’la değil, Dell’le, IBM’le karşılaştırılması gerekir. Mac’lere saldırabilecek virüs yazılmaması Apple’ın işletim sistemi Mac OS X’in güvenlik açıklarının en az seviyede olmasından kaynaklanır. Virüs yazıcılar bu işletim sisteminde kendi kendine üreyen virüs yazmakta çok zorlanıyorlar. Sanki şu Laz fıkrası Mac’ler düşünülerek uydurulmuş gibi: Bir virüs bilgisayar girer ve ekranda şunlar yazar: 'Bu bir Laz virüsüdür. Teknolojimiz henüz yeni yeni gelişmekte olduğu için otomatik çalışmıyor. Lütfen My Documents klasörünüzü çöpe atıp silin!' Bilmem anlatabildim mi?"

Applecılar: Uyumuyoruz

APPLE
'ın Türkiye’deki şirketi Bilkom A.Ş’nin Genel Müdürü Veli Tan Kırtiş’den ise tam aksine ‘Uyumuyoruz’ diyen bir e-posta aldım. Kırtış’in mesajı şöyle:

‘Değerli Hocam, öncelikle haklısınız, tüketicinin önemli bir kısmı halen Apple’ın sahip olduğu avantajları ve üstünlükleri tam olarak bilmiyor. Öte yandan elbette uyumuyoruz aksine, ekip olarak bütün rakiplerimizden fazla çalışıyoruz. Ve ne mutlu ki bize sizin gibi dikkatli bir iletişim gurusunun dikkatini de çekmeyi başarabilmişiz. Ne yazık ki bilişim sektörü ciro ve reklam harcama dağılımının doğası gereği sesimizi duyurmakta zaman zaman zorlandığımız da bir gerçektir.

TAŞINABİLİR BİLGİSAYAR YÜZDE 80 BÜYÜDÜ:

Haberin Devamı

2004 bilgisayar pazarının IDC rakamlarına göre 9 ayda yaklaşık olarak % 40 oranında büyüdü. Aynı dönemde Apple olarak yüzde 90 oranında, pazarın 2 katı kadar büyümeyi başardık. Bu dönemde tüm pazarda en büyük büyüme taşınabilir bilgisayarlarda gerçekleşti Bu pazar yüzde 80 civarında Apple ise yüzde 130’un üzerinde bir büyüme ile pazarın çok üzerinde bir performans gösterdi. Bu sonuçların 12 aylık dönem sonunda da çok yakın düzeylerde olacaktır. Bu bizim için yeterli midir? Elbet değildir, daha işin başında olduğumuza inanıyoruz, öyle ki, daha önce hiç olmadığımız tüketici pazarında temel yapılanmamıza 2004’ün 2. yarısında başladık. Son 6 ay içerisinde Türkiye çapında 100’ün üzerinde satış noktasında sınırlı, 40 kadar satış noktasında ise tüketici ürün ailemizin tamamını son kullanıcı ile buluşturduk, aynı dönemde 2 adet Apple Shop açarak kendi mağaza zincirimizi başlattık.

IPOD'U ÖNE ÇIKARDIK:

Haberin Devamı

Bu dönemde marka olarak iletişim stratejimizi, alanında pazar lideri, tüketici tarafından anlaşılması en kolay ürün olarak gördüğümüz, dijital müzik çalarımız iPod’un üzerine kurduk, tüketicinin ilgisini çekmeyi başardıktan sonra tüm ürünlerimizle ilgili Apple teknolojisini ve farkını anlatmayı da temel yaklaşım olarak benimsedik. Çok başarılı giden iPod satışlarımızın, tüm ürün ailemizin sözcüsü olarak başarılı olduğuna inanıyoruz. 2004'te medya görünürlüğümüzü bir önceki yıla göre yüzde 200’ün üzerinde artırarak tüketiciye sağladığımız avantajları anlatma yolunda iyi bir trend yakaladığımızı sanıyorum.’

Erdoğan’a hálá ciddi rakip yok

TNS
Piar’ın her ay, 18 yaş üstü Türkiye temsili 2000 kişiyle yaptığı ‘Liderlerin Form Grafiği’ araştırmasının sonuçlarını merakla beklediğinizi biliyorum. Bu konuda çok haklısınız. ‘Liderlerin Form Grafiği’ araştırması hiçbir partinin güdümünde ‘tribünlere oynamak’ için yapılmıyor, her ay düzenli olarak yapılıyor, siyasi pazar payı değişimlerini gösteriyor, bu nedenle de ‘güvenilir’ veri üretiyor.

Aralık 2004 sonuçları Tayyip Erdoğan’ın hálá tartışmasız en formda lider olduğunu gösteriyor. Avrupa Birliği için alınan ‘görüşmelere başlama tarihi’, Erdoğan’ın formunu öyle ahım şahım etkilememiş. Erdoğan sadece formunu korumuş, o kadar.

Bu sonuca göre 2005’e girerken siyasi arenada AKP’nin hálá ciddi bir rakibinin görülmediği ortada. Türkiye’de krizlerden bıkan insanlar, hálá ‘daha iyisini yaparım’ hissini veren bir lider henüz algılamıyor, bu nedenle de öyle ya da böyle yakaladığı ‘istikrar, tek başlı yönetim’ şansını tepmek istemiyor...

Baykal, geçen aya göre az da olsa form kaybetmiş görünüyor. Sarıgül rekabeti nedeniyle elde ettiği medya görünülürlüğü artık Baykal’ın aleyhine çalışıyor. Bu haliyle ocak ayının sonundaki Kongre’de, CHP delegeleri, ‘Sarıgül’ü seçelim mi seçmeyelim mi’ sorusundan daha çok ‘Baykal’la devam edelim mi etmeyelim mi’ sorusunu kendilerine soracaklarmış gibi geliyor.

Mehmet Ağar ve Devlet Bahçeli cephesinde de henüz ‘umut’ veren bir gelişme görünmüyor. Bu noktada Bahçeli’nin denenmiş ve daha bilinen, Mehmet Ağar’ın ise denenmemiş ve daha az bilinen bir lider olduğuna dikkat çekelim. Ağar’ın (tabii ki DYP’nin de), değişimi yakalayıp, doğru siyasi atakları yaparlarsa hálá şansları var. Diğer parti liderlerini ciddiye alanların sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Anlayacağınız ANAP, DSP, GP ölmüş, SP ise can çekişiyor. Doğal ayıklanma buna deniyor herhalde...

Global markaların ikiyüzlülüğü

ÖZETLERSEM
, tablo şu: Dünyada daha fazla iMac G5 satılıyor, Türkiye henüz iMac G5’i tanımıyor. Bilkom’un hem Ipod’u hem iMac’i aynı anda tanıtmak için yeterli bütçesi yok. Bazı küresel markaların ikiyüzlülüğüne işte tam bu noktada kızıyorum. Bir yandan küresel pazarda ‘tüketici için ölürüz’ edebiyatı yapıp mangalda kül bırakmıyorlar, diğer yandan Türkiye pazarını küçümseyip, tutacak bir ürüne global havuzdan bütçe desteği vermiyorlar. Örneğin Imac G5, kendi yağıyla kavrulsun, palazlansın, kendi reklamının yatırım maliyetini karşılayabilecek hale gelsin diye bekliyorlar. Olan bize yani tüketicilere oluyor, dünyada tutunan iyi üründen haberimiz olmadığı için kötünün esiri olmaya devam ediyoruz. Düşünün, renkli televizyon bulunmuş, biz hálá siyah beyaz televizyonla kandırılıyoruz. Sorarım size bu ikiyüzlülük değil mi?

Çekirgelik

En akıllı adamın beyninde bile aptallığa ait bir köşe vardır.

(Aristotle)

Yazarın Tüm Yazıları