Sonbaharda Karaburun Rotası

Sonbaharı iyiden iyiye hissetmeye başladık. Sabahları ince bir serinlikle uyanıyoruz, akşamları erkenden alacakaranlık çöküyor. Kışlık hazırlıkları tamamlanıp, dolaplardaki yerlerini aldı.

Haberin Devamı

Bu mevsim benim için gastronomik şölenin başlangıç zamanları. Av yasağının kalkmasıyla balık bollaştı ve nispeten ucuzladı, sebze ve meyveler çeşitlenmeye başladı, onların da hepsini sevmeme rağmen yazın yaşadığımız fasulye, kabak, patlıcan, barbunya, bamya sarmalından çıkıyor olmak beni mutlu ediyor. Sakatat ve baklagiller havaların serinlemesi ile daha sık pişirilecek gibi görünüyor. İlk yağmurlarla birlikte yabani mantarlar merhaba demeye başlar. Zeytinler irileşti ve yağlandı, bazıları toplanıyor, bazılarının eli kulağında.

Bunların yanı sıra, sonbaharın diğer bir güzelliği hala rahatlıkla Ege ve Akdeniz rotalarında seyahat planı yapmamıza olanak vermesi. Her ne kadar sabah ve akşam serinliği çökse de deniz suyu ve hava sıcaklığı yüzmek için uygun. İnce bir ceketle de keyifli sofralar kurabiliyoruz deniz kenarında.

Haberin Devamı

Bugün yazımda sizlere Ege Bölgesinde en sevdiğim rota olan Karaburun' dan ve bu mevsimdeki lezzetlerinden bahsetmek istedim. Önerilerimin içerisinde çok lüks mekan ve lezzetler yok, zaten bahsedeceğim rota yapısı gereğiyle hayli yalın, çokça lezzetli ve her şeyiyle Ege' li.

Karaburun, İzmir merkeze yaklaşık 1,5 saat mesafede yer alıyor. Yolu yenilense de halen hayli virajlı. Konumu itibarı ile açık denize baktığı için denizi her zaman temiz, sakin havalarda kristal berraklığında. Yine aynı sebeple deniz ürünü ve balık çeşidi hayli bol.

Yiyecek içecek kısmına gelirsek, yalnızca Karaburun' da bulabileceğiniz ve bence Türkiye gastronomisi adına çok değerli iki ürün var.

Birincisi kopanisti peyniri. Sakız adasında ve bazı Çeşme köylerinde de yapılan bir peynirdir, ancak kullanılan malzeme ve teknik sebebiyle en lezzetlisi Karaburun' dan çıkar.. Son zamanlarda üreten kişiler hayli azaldığı için maalesef bulunması çok zor bir peynir haline geldi. Kopanisti peyniri yerli kara keçilerin sütünden, yoğrula yoğrula fermente edilen, bekledikçe rahiyası ve lezzeti artan, hayli yoğun aromalı, acımsı ve yumuşak bir peynirdir. Kahvaltılarda dilim dilim ya da kaşıkla yenen peynirlerin aksine yanında kavun gibi bir eşlikçiyle çatalın ucuyla yenen bir üründür. Rokfor peynirinin aromasının kopanisti yanında hafif kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu örnek sanırım size bir fikir vermeye yardımcı olmuştur.

Haberin Devamı

İkincisi hurma zeytini. Hurma zeytini, yalnızca bu yöreye özgü ve belli zeytin ağaçlarının üzerinde yer alan bir çeşit mantarın, yöredeki mikro klima etkisiyle doğal bir işleme girmesiyle oluşur. Bu sebeple bir ağaçta hurma zeytin olurken, diğerinde olmayabilir. Zeytin hiç bir işlem görmeksizin dalında kendiliğinden olgunlaşarak yenebilir hale gelir. Bu sebeple tamamen tuzsuz, en doğal haliyle zeytin yemiş olursunuz. Sezonu hayli kısadır, yaklaşık 1 ay içinde tüm hurma zeytinler toplanıp, tüketilmiş olur.

Kısa notlardan sonra, Karaburun ve civarında yer alan, yemek yemekten çok keyif aldığım bir kaç yeri de sizinle paylaşmak isterim. Rotanızı bu yöne çevirirseniz denemenizi öneririm.

Haberin Devamı

Sonbaharda Karaburun Rotası

GÜLBAHÇE, POYRAZ ŞADİ' NİN YERİ

Burası, mutlaka gün batımında uğramanız gereken bir nokta. Denize hakim bir tepede yer aldığı için manzarası muazzam. Poyraz Şadi, son derece iddiasız, hatta mezelerini melamin tabaklarda servis eden, az ve taze çeşitle servis veren bir yer. Yemeğin yanı sıra, sabah kahvaltı servisleri de var.

Burada ne yemeliyim derseniz, bence çok özel iki ürünü var. Birincisi supya, yani mürekkep balığı kızartması. Kalamardan daha lezzetli bulduğum bir ürün, yöreden yakalanan supyalarla hazırlanıyor. Görünüşü kızarmış kalamar gibi, ancak rahiya olarak deniz tadını daha yoğun alabildiğiniz ve dişe daha çok gelen bir yapısı var. Soğusa bile sertleşmediği için de masanıza söyleyip yavaş yavaş tadını çıkartarak yiyebilirsiniz.

Haberin Devamı

İkinci ürün ise tortu. Süt kaymağının kavrulmasıyla elde ediliyor. Bunları mutlaka denemenizi öneririm.

Yanı sıra, balık dolabında yine yörede yakalanan günlük ve taze balık çeşitleri oluyor. Kömür ızgarada pişirilmiş sardalye de bu mevsim tercihleriniz arasında olabilir. Ben iddiasız bir yer isterim, manzarası güzel olsun, yediğim her şey taze olsun, masamda yerli yağ bulunsun, güler yüzlü servis alayım, uygun fiyata kalkayım derseniz burayı çok seveceksiniz.

BALIKLIOVA, ÖZAL'IN YERİ

Özal' ın yeri, kapıdan içeri adım attığınız anda sizi kendinizi evinizde gibi hissettirmeye çalışan, güler yüzlü, hayli ilgili ancak ilgisiyle de bunaltmayan personeliyle sizi karşılayacak. Bu güzel karşılama sonrası denizin tam üzerinde bir masada oturacaksınız, balıklar ve martılar ayak ucunuzda olacak. Siz masanıza geçince üç çeşit meze ve salata mekanın ikramı olarak geliyor. Meze dolabından damak zevkinize göre ekstra meze seçebilirsiniz. Mezelerin hepsinin günlük olduğundan emin olabilirsiniz.

Haberin Devamı

Buranın en iddialı ürünü yerli kalamarı. Gerçekten de her ne kadar kızartma, kalamar için tercih ettiğim bir teknik olmasa da, burada yediğim hali beni bir daha değerlendirmeye sevk etti diyebilirim. Taze balıkları çok başarılı şekilde pişiriyorlar, deniz ürününe hak ettiği değeri vermeleri açısından çok önemli bir detay. Denk gelirseniz odun ateşinde, zeytinyağı ile kızartılmış barbun yemenizi tavsiye ederim.

En başta da bahsettiğim gibi burası da hayli Ege'li ve hayli yalın bir yer. Ürünleri en sade halleriyle size servis ediyor. Fiyatları makul, ambiansı güzel, servisi hızlı ve güler yüzlü, gerçekten gittiğimde en mutlu ayrıldığım yerlerden birisi.

Buradan kalktıktan sonra karşısında yer alan fırından sakızlı Balıklıova un kurabiyesi almanızı tavsiye ederim. Muhtemelen yiyecek yeriniz kalmamış olacak, ancak uzun süre bayatlamayan bir ürün olduğu için ertesi gün değerlendirebilirsiniz.

YENİ LİMAN, ÇINARALTI KAFE

Rotanın en sonunda, Karaburun merkezi geçtikten sonra sizi karşılayacak, çok az sayıda insanın ve uzunca bir sahil şeridinin yer aldığı Yeni Liman semti var.

Burası geceleri ışık kirliliği olmadan gökyüzü seyri yapabileceğiniz, serin ve berrak bir denizin upuzun bir plajda sizi karşıladığı çok bakir bir nokta. Çınaraltı bu sahilin en başında yer alan, denize sıfır, gündüzleri kafeterya servisi yapan çokça salaş, çok sıcak ve çok özellikli bir yer.

Özelliği ne derseniz, sabahları limandaki teknelerden aldıkları günlük ve yerel balıkları en uygun teknikle pişirip size servis etmeleri. Siz geldiğinizde salata malzemeleri dolaptan çıkıyor ve hemen orada hazırlamaya başlanıyor. Çeşit konusunda beklentiniz yüksekse mutlu ayrılmayabilirsiniz, özellikle hafta içi giderseniz hayli az meze çeşidi bulacaksınız, ancak çok lezzetli, taze ve bitiremeyeceğiniz büyüklükte porsiyonlanmış şekilde servis edilecek.

Akşam gün batımı ve sonrasında, denizin dalga sesleri eşliğinde, hiç gürültü duymadan, limandan ayrılan balıkçı tekneleri ve onları takip eden martıları izleyerek, yıldızlar dışındaki tek ışık kaynağının çardağınızdaki çıplak ampul olduğu bir yerde, çalışanların ve sahibinin hoş sohbeti eşliğinde, yalın, çabasız ve çok lezzetli bir yemeği çok uygun fiyata yemek isterseniz burası sizin adresiniz olabilir.

Umarım bu rotayı siz de dener ve seversiniz.

Afiyetle.

 

Yazarın Tüm Yazıları