Kutup soğuğunda mini etek

Topluca bir hanım ‘‘Aşırı şişmanlığın tek iyi tarafı zayıflara kıyasla soğuğa daha fazla dayanıklı olmamız’’ diyor.

Acaba öyle mi? Bir doktor dostum aşırı şişmanların (obez) soğuğa karşı avantajını küçümseyerek obezliğin sebep olduğu kalp, şeker gibi hastalıkları sıralıyor.

New York'un uluslararası havalimanı J.F.Kennedy'nin otoparkına arabayı bırakıp dondurucu soğuğa çıkıyoruz. Yolcu terminali istikametinde beton zemine halı gibi döşeli buz tabakasından gözümüzü ayırmadan yürüyoruz. Çok kimsenin buzda kayıp ayağını, kalçasını kırdığını duyduğumuz için dikkatli davranmak zorundayız. Arkadaşım önümde yürüyen ve zeytin renkli kabanının altında mini eteği görünen kadını gösterip ‘‘Üşümüyor mu bu kıyafetle?’’ diyor. Parmağımı dudağıma götürüp 'sus' işareti yapıyorum. Zihnimde yıllar önce aynı yerde başımdan geçen benzer bir olay canlanıyor.

Gene çok soğuk bir günde terminale giderken önümde leopar desenli yarım kürk paltolu, kısa etekli bir kadın battaniyeye sarılı bir çocukla yürürken birlikte olduğum kişiye ‘‘Yahu şu kadın milletinde hiç akıl yok. Böyle havada üç günlük bebekle dışarıya çıkılır mı?’’ şeklinde eleştiride bulundum. Kadın aniden geriye dönüp pırıl pırıl Türkçe'siyle ‘‘Evde bırakacak kimse olmazsa çıkılır’’ diyerek beni tersledi. Ders oldu bana bu patavatsızlığım.

OBEZLİK İNSANI SOĞUKTAN KORUR MU?

Tanıdık hanımlara kutuplardan gelen soğuğun eksi 20'lerde dolaştığı havalarda işe, alışverişe, gezmeye nasıl gittiklerini soruyorum, anlatıyorlar:

‘‘Soğuktan korunmanın sırrı giyim-kuşamda tabakaları (layer) çoğaltmak. İç çamaşırında ipek şart. Yuvarlak yakalı, uzun kollu. Külot ise ayak bileklerine kadar inecek. Üstüne gene ipek çorap. Su geçirmez ayakkabı. Sonra bluz, dik yakalı kazak, yünlü veya sentetik kumaştan pantolon. Palto, boğazı saran kaşkol, eldiven, kürk veya yünlü şapka. İpek iç çamaşırını kadınlar kadar erkekler de kullanıyor.’’

Oysa caddede sokakta soğuğu umursamadan gezinen göğsü bağrı açık kilolu kadınlar görüyorum. Hayli topluca bir hanım ‘‘Aşırı şişmanlığın tek iyi tarafı zayıflara kıyasla soğuğa daha fazla dayanıklı olmamız. Kasları kaplayan yağ tabakaları soğuğun hissedilme oranını azaltıyor. Ben ince vücutlu arkadaşlarıma nazaran daha az üşüyorum’’ diyor. Acaba öyle mi?

Bir doktor dostum aşırı şişmanların (obez) soğuğa karşı avantajını küçümseyerek obezliğin sebep olduğu kalp, şeker gibi hastalıkları sıralıyor.

Dediği doğru. Bu ülkede obezlik insan sağlığını tehdit eden başlıca nedenlerden biri. Kadını, erkeği, okul çağındaki çocuğuyla Amerikalılar her yıl daha fazla şişmanlaşıyor. Tıp otoriteleri şişmanlığın salgına dönüştüğünu bildiriyor.

‘‘Obesity Research’’ adlı bir dergi obezliğin Amerikan hazinesine yılda 75 milyar dolara mal olduğunu açıkladı. Resmi sağlık kurumları Medicare ile Medicaid bu meblağın yarısını ödüyor, vergi mükelleflerinin payına düşen kısmı ise 39 milyar dolar. Bütçelerinde obezler için en fazla yardım ayıran eyalet 7.6 milyar dolarla California. New York 6 milyar dolar ile ikinci sırada. Bu meblağlar aşırı şişmanlığın tedavisine harcanıyor.

MANOLO BLAHNIK PABUÇLA MUTLULUK

Peki obezler aşırı kilolardan kurtulmak için bir şey yapmıyorlar mı? Yapmaz olurlar mı? Devamlı olmasa dahi perhiz, sabit bisiklet, şeritte yürümeyle kilo vermeye çalışıyorlar. Manken yapılı hemcinslerinin alışveriş uğrağı Ann Taylor mağazasının yöneticisi bina komşum ‘‘Patronum geçen yıl fazla kilolarımdan kurtulduğum takdirde beni müdür yapacağını söyledi, utancımdan yerin dibine geçtim. Ama haklıydı. Müşterilerim genelde altı- sekiz arasında değişen ölçüde elbiseler alıyor. Benim ölçüm ise 14-16 arası. Hem de genç kızlığımdan beri. Patronun meslekte terfi vaadi değil, bir erkek gözüyle obez olduğumu yüzüme söylemesi beni kamçıladı. Derhal sıkı bir perhize girdim ve jimnastik salonunda sabah akşam egzersizlere başladım. Dört ay içinde ölçüm 12'ye düştü. Hedefim 10’’ derken profilden incelmiş bedenini gururla gösteriyor.

Komşum devam ediyor: ‘‘Kar fırtınası başlamadan önce indirim ilanı veren Manolo Blahnik'in butiğine gittim. Hayatta en büyük arzum fiyatları astronomik olmasına rağmen Manolo'nun stiletto topuklu bir gece ayakkabısını giymekti. Bir kaç yıl önce denediğimde parmaklarım cenderede sıkıştırılmış gibi olmuştu. Kilo verdikten sonra ayakkabılarım bol gelmeye başladı. Bir kez daha tecrübe etmek için butiğe gittim. Gözüme kestirdiğim iskarpinle rahatça yürüdüm. 1230 dolardan 615 dolara inen işlemeli stilettoyu aldım. Uzun zamandır kendimi böylesine mutlu hissetttiğimi hatırlamıyorum.’’
Yazarın Tüm Yazıları