Kuş, kaplumbağa ve köpekbalığı dedektifleri

Adamın birinin, Çarli adında, çok ihtiyar, çok akıllı, çok konuşkan bir papağanı varmış...

Yazacak şeyim kalmadı da fıkra anlatıyorum sanmayın sakın. Anlatacaklarım gerçek ve İngilizleri uzunca süre meşgul etmiş bir olay. Şöyle ki:

2004 yılı başlarına doğru, mavi, sarı ‘ara’ türü 104 yaşındaki papağanın sahibi Peter Oram, kuş üreticisi olan kayınpederinin, Çarli’yi 1937’de İngiltere başbakanı Winston Churchill’e sattığını, 1965’te, ölümünden sonra geri aldığını iddia etti. Çarli ne zaman ağzını açsa -ki bunu çok sık yapıyor- Churchill’in sesini taklit ederek Hitler’e ve Nazilere açık saçık küfürler ediyor. Kuşçuya göre, bunları Churchill’den başkası öğretmiş olamaz. Churchill’in kızı ise, babasının bir Afrika gri papağanı olduğunu, hiçbir zaman ‘ara’sı bulunmadığını, üstelik papağanına terbiyesiz sözcükler öğretmeyecek kadar nazik bir kişi olduğunu söylüyor. Peter Oram, papağanın konuşma özellikleri ile Churchill’in kayda alınmış sesini karşılaştıracak, adli fonetik konusunda uzman bir bilirkişi bulabilirse, belki de iddiasını kanıtlayabilecek.


KONUŞACAK PAPAĞANIBULMAK KOLAY

Sizin de kuşlara merakınız olabilir. Hatta bir muhabbet kuşu ya da papağan alıp, konuşturmak isteyebilirsiniz. Kanaryanın da iyi ötenini almak en doğal hakkınız. Ancak unutmayın ki, yıllarca kuşlarını konuşturmaya çalışmış ve ‘merhaba’ bile dedirtememiş olanların sayısı çoktur. O zaman, konuşacak ya da iyi ötecek bir kuş almaya dikkat etmelisiniz.

Bazı türlerin erkeğinin, bazılarının ise dişisinin konuşmaya daha yatkın olduğu biliniyor. Afrika gri papağının erkeği, dişisinden daha konuşkan. Kanaryaların da genellikle erkeği ötüyor. Buna karşılık, Amazon papağanlarının dişisi konuşuyor. O halde alacağınız kuşun cinsiyeti önem taşıyor ve ne yazık ki kuşların dişi mi, yoksa erkek mi olduğunu, dışarıdan bakıp da belirlemek her zaman mümkün değil.

Her ne kadar ‘muhabbet kuşunun erkeği, gagasının üzerindeki mavi rengin varlığından anlaşılır’ dense de, en güvenilir yöntem DNA analizidir.

Tıpkı insan kan lekesinin kadına mı, yoksa erkeğe mi ait olduğu DNA analizi ile nasıl anlaşılırsa, kuşların cinsiyeti de kanlarının, hatta göğüs kısımlarından (kanat ya da kuyruktan değil) yavaşça kopartılan 2-3 tüyden yapılan DNA analizi ile anlaşılır.

Bu bayram günü ne kadar ilginizi çeker bilmem ama, insanlarda doğacak çocuğun cinsiyetini baba, kuşlarda anne belirler.

EŞİNE SADIK OLANLAR SADECE KAZLAR

Kuşlarda DNA analizi deyince, babalık tayininden de söz etmek gerek. Malum, kuşlar canlılar arasında tek eşliliğin, sadakatin, kutsal evliliğin sembolü olarak gösterilirler. Halbuki gerçekler hiç de öyle değil.

Kaliforniya Bilimler Akademisi’nden Luis Baptista, binlerce kuşta ve bunların yavrularında DNA analizi ile biyolojik babayı araştırmış. Bulgularına göre, ötücü kuşların yüzde 70-80’i tek eşli gibi gözüküyorsa da, olanak bulduklarında gerek erkeği, gerekse dişisi çapkınlık yapıyor.

Hatta kuşların dişileri, erkeklerden daha fazla eş değiştiriyor. Kanatlılar arasında eşlerine en sadık olanlar ise kazlar ve kuğular.

HAYVAN-BİTKİ İŞİ SİLAHTAN KARLI

Soyları tükenmekte olan bazı hayvan ve bitkiler, özel yasalarla korunuyorlar. Sayısı az, müşterisi çok olan her meta gibi, bunların da kaçakçılığı yapılıyor. Interpol’e göre, elde edilen yasadışı gelir, uyuşturucudan elde edilenden az, ancak silah kaçakçılığından daha fazla.

Korunan canlıların arasında birçok kuş türü de var. Canlı ya da ölü, avlanması yasak olan kuşların kaçakçılığını ortaya çıkartmak amacıyla alınan önlemler arasında, gemiler, konteynerler, kara ve hava taşıtları içerisinde bulunan tüyler, yumurta ve yumurta kalıntılarının DNA incelemesi ve bunların hangi türe ait olduklarının saptanması yer alıyor.

Benzer şekilde, bir olay yerinde bulunan tüy, kemik, pençe, gaga ve diğer kuş kalıntıları kimi zaman çok değerli deliller oluşturur. Bu sayede, avcılık ile ilgili yasal düzenlemelere karşı gelenler, örneğin avlanması tamamen yasak olan belirli kuş türlerini avlayanlar yakalanabilir.

Yasak mevsimde ördek avladığından şüphelenilen kişinin teknesinde, üzerinde sadece tüy ve taze kan olan bıçaktan başka bir suç delili bulunmadığını varsayın. Bu tüy ve kanın, ördek türüne ait DNA markerleri (işaretleri) içerdiği saptanırsa, avcı aleyhinde çok güçlü bir delil elde edilir.

DNA işaretleri, tür içinde değişmez, türler arasında farklılık gösterir. Yani her ördeğin DNA işareti aynı, buna karşılık kaz, kuğu ve ördeğinki birbirinden tamamen farklıdır.

İtalyan yemek mönülerinde, avlanması yasak kuş etlerini içeren yemek çeşitlerinin artması ile birlikte, Macaristan, Slovenya ve İtalya gümrüklerinde yakalanan ölü kuşların sayısı da giderek arttı.

Bir süre önce, İtalyan avcıların Macaristan’da vurduğu 11 bin 600 ölü kuşun bulunduğu bir kamyon, Macar sınırından geçerken yakalandı. Artık ülkelerin polis, jandarma ve gümrükçüleri kuş dedektifliği de yapmasını öğreniyorlar.

Kuşların ikramı sadece Avrupa’da bir sorun oluşturmuyor. 17 Ocak 2003 akşamı, Hindistan’ın tüm devlet memurlarının alımı ve yerleştirilmesinden sorumlu Yönetim Bakanlığı genel müdürlerinden Priyanabrata Patnaik’in, Bhubhaneswar Kulübü’nde verilen doğum günü partisine katılan yüzlerce bürokrat, politikacı, işadamı ve gazeteciye, ana yemek olarak, nesli tükenmekte olan su kuşları ikram edildiği ortaya çıkınca, kıyamet koptu ve genel müdür soruşturmalardan kurtulamadı.

JAPONLARIN BALİNA MERAKI

Geçen yıl, dünya genelinde köpekbalığı saldırısına uğrayan insan sayısı sadece 55. İnsanların öldürdüğü köpekbalığı sayısı ise milyonlarca. Çünkü zengin Asyalılar, köpekbalığı yüzgecini, kilosu 750 dolar bile olsa almak ve kıkırdağının çorbasını içmek istiyorlar. Köpekbalıklarının üç türü koruma altında . Ele geçen kurutulmuş yüzgeçlerin hangi türe ait olduğunu sadece DNA analizi ile anlamak mümkün.

Japonların ise, balina ve yunus eti merakı yüzünden başları dertte. Uluslararası sözleşmelere uymak için denizlerindeki tüm balina ve yunus türlerinin gerek çekirdek, gerekse mitokondriyal DNA’larını inceliyor ve bir veritabanında topluyorlar. Böylelikle, tezgahlarda bekleyen balık etlerinin hangilerinin soyları tükenmekte olduğundan avlanması yasak olanlara ait olduğunu belirleyebilecek ve şüphelileri çok sağlam bir delille yargıç önüne çıkartabilecekler.

50 BİN DOLARA KOKAİN KURYESİ KUŞLAR

Interpol verilerine göre, son 30 yılda ülkemizden 100 bin şahin ve 500 bin şahin yumurtası kaçırıldı. İyi eğitilmiş bir şahinin 5-50 bin dolar arasında alıcı bulduğu düşünülürse, bilim adamı, diplomat ya da turist kisvesi altında, lüks otolarla Kayseri’nin Sultansazlığı civarında neden dolaşıldığı anlam kazanır.

Bu bölgede, 2005 eylülünde, ara sıra olduğu gibi, yine yangın çıktı. Yangının çıkış nedeni ise ‘Kırık cam şişelerinin taban bölümleri güneş ışıklarını, kuru ot ve sazlara mercek gibi yansıtarak yangına sebep olmuştur. Bölgede yapılan incelemelerde yangına sebep olan cam şişe parçaları bulunmuştur’ şeklinde açıklandı. Umarım ele geçen cam parçaları, piknikçilerin aşka gelip, şişe kırdığı şeklinde yorumlanmadı ve yangın çıkartmak amacıyla kasten oraya yerleştirildiği varsayılarak, şüpheliler bulunduğu takdirde, kimin eliyle kırıldığını kanıtlayabilmek üzere, kriminal laboratuvarlara gönderilerek inceletildi.

Öte yandan, şahin peşinde olanların her zaman Karacaoğlan misali, ‘Ben bir şahan olsam sen bir balaban, alsam cırnağıma çıksam yola ben’ diyerek masum türküler söylemediğini, eğitimli şahinlerin Güney Amerika’da kokain ve Batı Asya’da eroin kuryeliği yaptığını da unutmamak gerek.

KAPLUMBAĞALARIN DNA BANKASI

Kuşlar gibi, tüm yasaklamalara rağmen sofralardan kurtulamayan canlı türlerinden biri de, bilimsel adları caretta caretta olan, iribaş deniz kaplumbağalarıdır.

Dünyada milyonlarca yıldır yaşayan 8 tür deniz kaplumbağasından biri olan caretta carettalar, Akdeniz’de düzenli olarak yuva yaparlar. Sayıları giderek azaldığından, bütün yuvalama, beslenme, göç ve kışlama yerleri, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altındadır. O kadar ki, bu kaplumbağaları cansız bile olsalar bulundurmak, yumurtaları boş dahi olsa alıkoymak suçtur.

Ele geçen et ya da yumurtaların caretta caretta’ya mı, yoksa başka bir türe mi ait olduğunu gösterecek en güvenilir delil, DNA analizidir.

İstanbul Üniversitesi’nin Adli Tıp ve Deniz Bilimleri Enstitü’lerinden bir grup araştırıcı, Dalyan ile Anamur arasındaki kıyı şeridindeki 89 yuvada, 266 ölü yavru caretta’ya ait ilk DNA bulgularımızı, 2003 eylülünde İstanbul’da düzenlediğimiz 3. Avrupa Adli Bilimler Akademisi toplantısında sunmuştuk.

Yaban yaşamında adli bilimler, bu kongrede ilk kez ‘wildlife forensics’ (vahşi yaşam adli bilimleri) başlığı ile bağımsız oturumlarda tartışıldı. Daha önce ne Avrupa, ne de 50 yıldır yapılmakta olan Amerikan Adli Bilimler Akademisi toplantılarında yaban adli bilimleri için ayrı oturumlar düzenlenmişti.

Carettalar’ın da tıpkı insanlar gibi DNA profilleri var. Nasıl dünya üzerindeki her insanın DNA profili, sadece ona özgü ve (tek yumurta ikizi hariç) ikinci bir kişide yoksa, carettalar’ınki de öyle. Çalışmalarımız DNA düzeyinde birey idantifikasyonu ve soy analizleri ile sürüyor. Bu yapılanlar ne işe yarar, diye soracak olursanız, küçük bir örnek vereyim. Elindeki yumurtaların tatlı su kaplumbağa yumurtası olduğunu iddia eden bir kaçakçının, doğru söylemediğini, hatta bu yumurtaları hangi kıyı noktamızdaki caretta yuvasından çaldığını ispata yarar.

YARIN: Yüzbaşı Dreyfus’u yakan el yazısı
Yazarın Tüm Yazıları