Kürtçe Mandela

Şubat ayında sinemalarda bir ilk yaşanacak ve Nelson Mandela’nın hayatını anlatan “Özgürlüğe Giden Uzun Yol” filmi Türkiye’de gösterilen ilk Kürtçe altyazılı yabancı film olacak...

Haberin Devamı

Kürtçe Mandela

Daha önce tamamen Kürtçe çekilen filmler ya da Kürtçe altyazılı Türk filmleri yayınlandı...
TRT6 kanalı Kürtçe dublajlı filmleri her gün yayınlıyor...
Ancak vizyona girecek yeni bir filmin sinemalarda hem Türkçe hem Kürtçe pazarlanması bir ilk...
“Özgürlüğe Giden Uzun Yol” filmi, bu ayın başında ölen efsanevi liderin siyaseti bıraktıktan sonra kaleme aldığı otobiyografisinden uyarlama...
Mandela’nın tüm hayat hikâyesini anlatan ilk film olma özelliğini de taşıyor.
Film, şubat ayında tüm Türkiye’de 120 kopya olarak vizyona girecek...
Bunun 30 kopyası ise Kürtçe altyazılı...
Ülke genelinde bazı sinemalarda Kürtçe altyazılı seçeneğiyle izleyiciye sunulacak.
Şu sıralar Diyarbakır sokaklarını filmin hem Türkçe hem Kürtçe afişleri süslüyor.
Ancak sadece Diyarbakır ve Doğu’da değil, İstanbul’da da filmin Kürtçe altyazılı versiyonu salonlarda gösterilecek...
Ömrü boyunca özgürlük mücadelesi veren Mandela, öldükten sonra da Kürtler’in özgürlük mücadelesinde bir ilki gerçekleştiren isim olacak...
Bu özelliğiyle “Özgürlüğe Giden Uzun Yol” 2014’ün en önemli filmlerinden biri olacak...

Haberin Devamı

Can Bonomo şiirleri

Can Bonomo’ya geçen gün bir set arasında rastladım, koltuğa uzanmış roman okuyordu...
“Vay şair n’aber” dedim...
“Estağfurullah abi ne şairi” dedi...
“Ama ben Delirmek Belirmektir kitabını çok sevdim” dedim.
Neyi mi sevdim, söyleyeyim...
Mesela; “Toma ne kadar görkemli bir enstrümandır öyle değil mi Beyoğlu” lafını...
“Beyoğlu’nda ikamet eden her yatak biraz yorgundur diğer yataklardan...
Ve şiir seven her kadın biraz çekecektir kirli elli adamlardan” dizelerini...
Sonra şu satırları; “Sen buraya açan çiçekleri yolmaya,
Bir ömrü sararıp solmaya,
Yalandan benim olmaya geliyorsun ya
Gel,
Çal kapımı teyakkuzdayım!
Sen başka kalbe Ocak olmuş geliyorsun,
Ben aylardan Temmuz’dayım...”
Umduğumdan çok daha dokunaklı, beklediğimden çok daha çarpıcı, sandığımdan çok daha derin olduğu için Can Bonomo’nun şiirlerini sevdim...
İçinde Pürtelaş’ı, Firuzağa’yı, Cihangir’i, Beyoğlu’nu bulduğum için daha da çok sedim...
Bizim semtin çocuğu ne de olsa!
(Delirmek Belirmektir, Esen Kitap, 137 sayfa)

Haberin Devamı

Adnan Şenses’i nasıl bilirsiniz?

İyi kalpliydi...
Güzel sesti...
Eğlenceliydi...
Centilmendi...
Neden saçların beyazlamış arkadaştı...
Kadehi şişeyi kırarım bugündü...
Doldur meyhaneciydi...
Her daim müzik dünyasının Adnan Abi’siydi...
Onu hep öyle hatırlayacağız.
Ama en çok da;
“İlle de Roman olsun” ya da “Limoncu” gibi eğlenceli şarkılarda...
Beline doladığı ceketi...
Kafasına taktığı kravatı...
Göbeğine sıkıştırdığı rakı kadehiyle...
Dans eden görüntüsüyle hafızalarımızda kalacak...
Sanat dünyasından onlarca değerli ismi kopup götüren 2013 son hafta da boş durmadı.
Allah rahmet eylesin...

Basın koçu...

Yaşam koçluğu, doğum koçluğu, spor koçluğu, oyunculuk koçluğu derken yeni bir meslek daha çıktı:
Basın koçluğu...
Ne iş yapar basın koçu?
Dizi yapımcılarıyla çalışır, her bölümün senaryosu, çekilmeden önce basın koçuna gelir, basın koçu da hangi sahnede sette fotoğrafçı ve kendi kameramanı bulunması gerektiğine karar verir...
Çekilen fotoğrafların hangi gazetelere, görüntülerin hangi kanallara nasıl özel şekilde servis edilmesi gerektiğini belirler.
İşin tanımı bu...
Bu mesleği icat eden de bizim Sema Denker’den başkası değil.
Şimdiden iki yapım şirketiyle çalışmaya başlamış bile...
Yarın öbür gün “Benim basın koçum var” diyen yapımcılar, oyuncular duyarsanız şaşırmayın diye haberdar edeyim dedim...

Yazarın Tüm Yazıları