Kurşun sık daha iyi

Siyah beyazlılar Antalya’da oynadığı iki maçta da özlenen performansa ulaşamadı. Ve Tigana diyor ki... ’Eğer bir sakatlık yaşanırsa, F.Bahçe ile başa çıkamayız.’ Bu, Beşiktaş taraftarına söylenecek söz mü?

ANTALYA Havaalanı’nda Beşiktaş’ı İstanbul’a taşıyacak uçağı bekliyoruz. Haberler kötü. İstanbul’un üzerine bir icra memuru gibi çöken sis, Yeşilköy trafiğinin canına okumuş.

Korkunç bir rötar anonsu her an gelebilir!

Herkesin siniri tepesinde... Servis ve yol arkadaşım sevgili Erhan Güven’in bir sorusu ile irkiliyorum. Sanki gerilen sinirlerimi dağıtmak için yöneltilen bir soru...

Abiciğim, takma kafana. Unut İstanbul’daki sisi. Beşiktaş’ın üzerindeki bu sis ne zaman kalkar. Onu konuşalım.

Mutlu olan yok

- Hadi konuşalım. Ben gördüklerimi, sen yaşadıklarını anlat. Birlikte bir Beşiktaş manzarası çizelim...

Werder Bremen maçı sonrası stat kapısında biriken taraftar grubu Beşiktaş otobüsünü ıslıklarla karşıladı. Alman futbolcularını taşıyan otobüs ise alkışlarla uğurlandı. Bunu nasıl yorumlayabilirsin?

Demek ki, Beşiktaş’ın Efes Cup’daki performansı, Antalya’daki taraftar grubunu da mutlu kılmadı.

Ve iki gün sonra Jean Tigana’nın bir demeci Antalya sınırlarını da aşıp ülke geneline yayılıyordu...

"Eğer bir sakatlık yaşanırsa, sınırlı kadromuz Fenerbahçe ile başa çıkamaz!"

Sonra bu demece öfke duyan ve gazetemize ulaşan yüzlerce mail... Taraftar, Fransız hocanın bir sözüne fena takılmış...

"Küçük de olsa, bir şampiyonluk şansımız var."

Yani, F.Bahçe karşısında şimdiden pes etmiş bir Beşiktaş... Taraftarın kafasına kurşun sık, bu lafı söyleme...

* * *

VE DÖNÜYORUM Antalya Hava Limanı’ndaki sohbetimize. Erhan Güven diyor ki...

"Werder Bremen yenilgisinden sonra bir olaya tanık oldum. Alman takımı ertesi gün tam kadro idmana çıkarken, Beşiktaş günü kampta dinlenerek ve uyuyarak geçirdi. Şu Almanlar sanki idman manyağı."

İşte idman manyağı Almanlar ile aradaki fark... Werder Bremen: 4- Beşiktaş: 0

Adama sorarlar

Şimdi Efes Cup’da izlediğim Beşiktaş’ın bende bıraktığı izlenimleri kaleme almak istiyorum. Objektif davranacağım, birilerinin canını sıkmamak için kaçamak yazmıyacağım. Kızanlara da hiç aldırmayacağım...

Öncelikle Tigana’nın sözlerine bir bakıma katılıyorum.

Bu sınırlı kadromuz F.Bahçe ile başa çıkamaz. Bir sakatlık yaşanırsa, şampiyonluk şansımız sıfırlanır!

Bu sözleri mantık kefesine koyarsan, doğru söylüyor. Ancak, biri kalkıp sorsa...

Bu kadro kalite ve sayısal olarak senin isteklerin doğrultusunda oluşmadı mı... Kimi istedin de almadılar?

Delgado, Burak Yılmaz, Fahri Tatan, Baki Mercimek, Runje, Nobre, Serdar Kurtuluş. Her biri senin yönetime sunduğun listenin yıldızları...

Ve Ricardinho gibi dünya çapında bir kalite. O da yönetimin sana bir armağanı değil mi?

Tigana her şeyi zamandan bekliyor. Bir bakıma, "Zaman Beşiktaş için en iyi ilaçtır" diyor. Ve zaman kavramının arkasına gizleniyor. Ben de diyorum ki...

Her şeyi zamandan beklemek şarklı bir düşüncenin ürünüdür. Üstelik biraz fazla beklemedik mi?

Pasif düşünce

EFES CUP’da oynadığı iki maç sonrası Beşiktaş için şöyle bir genelleme yapabilirim...

1Beşiktaş gücünü ve enerjisini bir büyük takım gibi kullanmıyor. Sanki, rakibi sindirmek için değil, rakibe karşı koymak gibi pasif bir düşünce ile oynuyor. Bu da Beşiktaş’ı sıradan bir takım kimliğine sokuyor.

Ağırlığı kalmaz

2Bu takımda Ricardinho ile Delgado birlikte oynamadığı sürece, Beşiktaş hiç bir maçta ve hiç bir rakibe ağırlığını hissettiremez. Oyun organizasyonu, hücum ve pozisyon zenginliği gibi değerleri yakalamak, ancak bu ikilinin varlığı ile gerçekleşebilir. Hala, "Ricardinho ile Delgado yanyana oynar mı?" gibi bir soruyu tartışmak, Beşiktaş için sadece bir zaman yitimidir.

3Beşiktaş’ın yediği her golde Tigana’nın bir sözü kulaklarımda çınlıyor. Diyor ki... Beşiktaş, attığı golün değerini bilmiyor. Ve kolay goller yiyor. Doğru söylüyor. Ve Beşiktaş, kolayın da ötesinde komik goller yiyor. G.Saray maçında Ümit Karan’ın attığı golü hatırlayın. Ümit Karan’a en yakın savunma adamı, pozisyonun 10 metre uzağındaydı.

Tigana’nın teşhisine bir lafım yok. Ama 1.5 yıl gibi uzunca bir zaman diliminde, böyle yaşamsal bir soruna hala çözüm bulmakta zorlanması, herkes gibi beni de düşündürüyor.

4Bazı futbolcuların performansı farklı bir çizgiye ulaşmadığı sürece, Beşiktaş şampiyonluk maratonunda yaya kalır. Kleberson gibi bir kalite neden gerçek kimliğine kavuşamıyor. İbrahim Akın gibi bir yetenek neden düşük kapasite ile oynuyor. Nobre gibi bir golcü, Beşiktaş’ta neden pozisyon sıkıntısı yaşıyor. Burak Yılmaz gibi bir genç neden hiç de alışık olmadığı bir bölgede harcanıyor. İstatistiklere göre, Ali Tandoğan gibi sağ kulvarı en iyi kullanan bir futbolcu, neden hiç sevmediği bir bölgede, savunmada görev alıyor.

Falsolar yapıyor

Ve Tigana neden bu manzarayı hala kapalı gözlük seyrediyor. Özlenen Beşiktaş’ı yaratacak sistem arayışında falsolar yapıyor.

Daha söylenecek çok şey var. Ancak, anons yapıldı, sis kalkmış. İstanbul’a dönüyoruz. Kusura bakmayın sevgili Beşiktaşlılar... Zaman yok, yine de bana ısrarla sormak istediğiniz son bir sorunun yanıtını hemen veriyorum...

İstanbul’da sis kalktı, ama Beşiktaş’ın üzerindeki sis devam ediyor. İstanbul’a umutsuz dönüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları