Küresel kaygılar (3)

KÜRESEL ekonomide bir düzelme mutlaka olacak gibi görünüyor. Ama, düzeltme, kim tarafından, nasıl ve ne zaman başlayacak sorularının yanıtını kimse bilmiyor. Taraflar birbirlerini suçluyorlar.

Örneğin, Amerika Çin’i suçluyor. Çin’in parasının değer kazanması gerektiği vurgulanıyor. Faizlerin yükselmesi ve büyümenin yavaşlaması arzu ediliyor. Ama, Çin parası, Renbinbi, dolara karşı değer kazansa, Çin ekonomisi daha yavaş büyüse, Amerikan ekonomisinin sorunları çözülecek mi? Elbette, hayır!

Amerika Avrupa ve Japonya’yı da suçlamaktadır. O ekonomilerin büyümede zorlanmaları Amerika’yı rahatsız etmektedir. Dünkü yazıda belirttiğim gibi, Amerika kendisi bir şey yapmadan ya da yaptıklarına aynen devam ederek, kendi dışındaki dünyanın ürettiğinden daha fazla tüketmesini arzulamaktadır. Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) faiz indirmesi gerektiği vurgulamaktadır. AMB da enflasyon korkusuyla tarihin en pasif merkez bankası olmaya aday olarak hareketsiz durmaktadır. Ama, Amerikan ekonomisinin sorunlarını Avrupa da çözemez. Küresel düzetme bir şekilde mutlaka Amerikan ekonomisini de içine alacaktır. FED Başkanı Alan Greenspan de geçenlerde benzer bir olguyu ima etti.

DOLAR DÜŞÜYOR

Amerikan ekonomisinin temel sorunu iç tasarrufların neredeyse sıfıra gelmesidir
. Net tasarruf oranı (özel sektör tasarrufları eksi devletin borçlanma ihtiyacı) Amerika’da yüzde 12’lerden geçen yıl yüzde 3’e gerilemiştir. Cari işlemler açığının tamamı tasarruf oranının düşmesinden kaynaklanmıştır.

O halde, Amerikan ekonomisindeki temel düzeltme tasarruf oranının yükselmesinden ve bütçe açıklarının düşürülmesinden geçmektedir.Her ikisi de iç tüketimin yavaşlamasını, faizlerin artmasını ve doların değer kaybetmesi sonucunu doğuracaktır. Bazılarımızın umduğu gibi, paranın değer kaybetmesi tek başına çözüm olmamaktadır.

2002 yılından bu yana Amerikan doları değer kaybetti. Örneğin, dolar, Euro’ya karşı yüzde 25 civarında, Kanada dolarına karşı yüzde 10 civarında, Avustralya dolarına karşı yüzde 30’lara varan değer kayıplarına uğradı. Ama, Asya paralarına karşı doların değerinin düştüğü söylenemez.

Dolar, Kore parasına karşı yüzde 18 ve Singapur parasına karşı yüzde 10 kadar değer kaybederken, Çin parasına karşı yüzde 8, Malezya parasına karşı yüzde 15, Tayvan parası ve Japon yeni karşınında da çok ufak değer kazandı. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) kullandığı dış ticaret ağırlıklı dolar değeri endeksinde Asya ekonomilerinin ağırlığı yüzde 40 civarındadır. Bu oran kullanıldığında, doların küresel değer kaybı yüzde 10’un biraz üzerinde kalmaktadır. Bu değer kaybı yeterli görünmemektedir.

Çin’in parasını dolara endekslemekten vazgeçip içinde mutlaka dolarında olduğu bir sepete bağlamış olması çoğu çevrelerde ‘para reformu’ olarak nitelendirildi. Ama, aslında yapılan kısa dönemde Çin parasına değer kazandıracak bir uygulama değildi. Aksine, Avrupa’nın kendi sorunları nedeniyle Euro değer kaybettiğinde, Çin parasının daha da değer kazanması söz konusu olabilecektir.

DOLARA YATIRIM

Asya ve Amerika karşı karşıya durmaktadır
. Amerika açık vermekte, Asya açıkları finanse etmektedir. Amerika’da tüketim artmakta, Asya’da tüketim düşmekte ya da artmamaktadır. Halbuki, düzeltme tam tersini gerektirmektedir. Küresel büyüme ile hammadde fiyatları da artırmaktadır.

Küresel likidite azami düzeye gelmiştir. Gelişmekte olan piyasalar 150 milyar doların üzerinde cari işlemler fazlası verdikleri halde, bu grup ülkelere akan yabancı mali sermaye (sıcak para artı sabit sermaye yatırımları) 300 milyar dolara yaklaşmıştır. Geçen yılki rezerv artışları (çoğu Amerikan doları olmak üzere) 400 milyar doları bulmuştur.

Dünya daha ne kadar dolara yatırım yapacak?
Yazarın Tüm Yazıları