Koku

“AYAK kokusu” üzerine yazınca anladım ki, bu mesele memleketin de meselesiymiş. Mail atan atana, şikâyet eden edene.

Haberin Devamı

Düşündüm ki, ne kadar çok konuşulursa, bu konuda ne kadar çok okunursa faydası olur. Benim de ödüm patlıyor kokmaktan, iki de bir kendimi koklar dururum, artık daha da çok koklayacağım. Bugün size dev bir hizmette bulunup, bir koku potpurisi hazırladım. Buyurun buradan koklayın...

Kokan benim müdürüm

Gelin, ben size bu koku durumunun daha farklı bir boyutunu anlatayım. Yabancı bir firmada tercüman olarak çalışıyorum. İnsanların şık giyindiği, kendine özen gösterdiği gayet modern bir ofisimiz var. Bu açık ofiste, benim masam İK müdürünün yanı. Söz konusu “müdür” pazartesinden cumaya hep aynı şeyleri giyiyor. Çorabına kadar aynı. Kış aylarında pazartesi, hadi bir de salı günleri iyiyim ama çarşambadan sonra hayat benim için çekilmez bir hal alıyor. Kendisinin duş alma, diş fırçalama gibi alışkanlıkları yok. Sanırım yüzünü de yıkamıyor. Nereden mi biliyorum? Bir defasında ufak bir kaza geçirdi, yüzünde bir sıyrık oluştu, işyeri hemşiremiz, yüzüne batikon sürdü, 2 hafta alnındaki o batikon durdu, sonunda yeşilimsi bir renge dönüştü. Bu olayla anladık ki, yüzünü de yıkamıyor. Ben bu adamla beraber oturuyorum ve tercüman olduğum için kendisiyle sürekli konuşmak durumundayım. Söyleyin, ben ne yapayım? Onu nasıl uyarayım? Neler yaptım neler. Kendisi ağzını açınca, fiziki olarak uzaklaştım. Ağzını açıp konuşmaya başladığında, elimi kibarca burnuma götürdüm. Siz 4 saatte kurtulmuşsunuz, ben 4 yıldır bu adamın yanındayım. Hem de müdürüm! (Ayça E.)
-  Ayçacım, durum vahim! Beni güldürdün ama üzüldüm de senin için. Müdürün kokuyor diye işten ayrılacak halin yok. İstersen şu, “Bir yakınınız kötü koktuğunuz için sizi uyarmak istiyor” mail’inden gönder. Ya da bugünkü gazeteyi onun olduğu yere bırak, benim köşe açık olsun, belki gözü ilişir, okur.

Haberin Devamı

TABELA MI ASALIM YANİ

Benim nefret ettiğim şey de akan burunlarını sürekli çeken insanlar. Bir keresinde dayanamadım, “Galiba nezlesiniz” dedim ve çantamdan selpak çıkarıp verdim “İhtiyacım yok istemem” demesin mi? 45 dakikalık yol boyunca sümüklerini çekmeye devam etti. Ya gerçekten farkında değiller ya da bencilce bir rahatlıkları var. “Uçaklarda ayakkabı çıkarmayınız, toplu taşıma araçlarında sesli sakız çiğnemeyiniz ve akan burnunuzu temizleyiniz!” diye tabela asmak gerekiyor sanırım. (Şeyda.)
-  Eskiden vardı galiba. Bir dönem, “Yerlere tükürmeyiniz... Çiçekleri koparmayınız... Çimlere basmayınız... Yavaş sesle konuşun gibi...” levhalar vardı. Alay konusu olduğu için kaldırıldı. Ama bazı konularda insanların gerçekten uyarılmaya ihtiyacı var galiba...

Haberin Devamı

Ter kokanları uyaran internet sitesi

İnsanları kırmadan ter koktuklarını söyleyebilmenizi sağlayan bir site var: http://www.terkokuyorsun.com/ Belki uçakta yan koltukta oturan insanlarda işe yaramayabilir ancak tanıdıklar için birebir. Kimliğinizi açıklamadan, “Bir arkadaşınız ter koktuğunuzu bilmenizi istiyor” şeklinde bir e-mail atıyor. (Nati.)
-  Oooooo! Bu süpermiş! Hemen baktım siteye, gerçekten de bugüne kadar 9 bin 768 kişi, bu site sayesinde ter koktuğunu öğrenmiş. Çok yaratıcı ve faydalı. Sitede ayrıca terin neden koktuğu, tarihçesiyle anlatılıyor. Nasıl önlenebileceği konusunda da
bilgiler var. “Her gün duş almak” şart diye başlıyor maddeler...

Haberin Devamı

10 kadından 4’ü kokuyor

Koku dediniz yarama bastınız. 20 yıldır giyim mağazası işletiyorum. A ve A+ dediğimiz müşterilere hitap ediyoruz. Ama gelgelelim koku meselesi dayanılmaz vaziyette. Kapıdan bir kadın giriyor, belli ki kuaförden yeni çıkmış, saç makyaj yerinde, kıyafetlere doğru yürüyor... Arkasından da kokusu. Biz hepimiz birbirimize bakıp kaş-göz işareti yapıyoruz. Bu işaret, “Sakın bir şey denetmeyin” anlamına geliyor. Çünkü giyinip soyunması, hem giysileri, hem kabini, hem de mağazayı perişan edecek. “İstediğiniz giysilerde sizin ölçüleriniz maalesef tükenmiş efendim!” diyorum. Arkasından giysi ve oda spreyleri elimizde dört dönüyoruz. Bazıları ekşimiş kıymalı yemek, bazıları ter, bazıları tüm bu kokuların parfümle karışmış hali gibi kokuyor. Anlayacağınız bu konuda çok dertliyiz. İnanılacak gibi değil ama ne yazık ki gerçek, 10 kadından 4’ü kokuyor. Üstelik temizlik konusu açılınca, mangalda kül bırakmazlar, eve ayakkabıyla kimseyi sokmazlar, temizlikçi kadının temizliğini beğenmezler falan filan. Benim en merak ettiğim şey, bizim duyduğumuz bu kokuyu niye bu insanların yakınları duymaz ya da duyduklarında neden uyarmaz. (N.K.)
-  Tespitiniz içler acısı. Gerçekten zor durumdasınız, Allah yardımcınız olsun. Ben mesela çok tikliyim bu konuda, iki de bir kendimi koklarım, kokuyor muyum diye. Çünkü insan, sıcakta terliyor. Ama yine de bundan sonra daha dikkatli olacağım, bütün kadınların olacağına da eminim. Ama huzurlarınızdan ayrılmadan ben de bir gözlemimi aktaracağım: Benim istatistiklerimde kokan erkekler daha fazla...

Haberin Devamı

Aldığım en güzel iltifat

Siz duyguların süpermarketisiniz! (Mehmet T.)
-  Mehmet Bey, “Yeryüzünde ne kadar duygu varsa, onları önümüze dayıyorsun” demek istiyorsanız... Aldığım en güzel iltifat bu. Evet benim de yapmaya çalıştığım bu, başarabiliyorsam ne âlâ...

En iyisi çocuğa söyletmek, sonra da ‘Ne ayıp, öyle denir mi!’ demek...

Ayak kokusu yazınız gerçekten güldürdü beni. Aslında yapılması gereken gayet basit: Hostesi durumdan haberdar edip, yolcuyu en azından ayakkabısını giymesi yönünde uyarmak. Ama benim daha komik bi fikrim var. Ben olsam, Alya’yı o yolcunun yanına gönderip “Ayakların çok kötü kokuyooo” dedirtirdim. Sonra da “Alyacım, n’apıyosun çok ayıp, öyle denir mi? Kusura bakmayın beyefendi, çocuk işte” derdim. Malum, çocukların söyledikleri ya da yaptıkları şeyler çok da ayıp karşılanmaz ama söyledikleri doğru kabul edilir. (Ceyda C.)
-  Sizin yazınız beni daha çok güldürdü! Çok iyi bir senaryo kurmuşsunuz. Ama ne yazık ki, aktristiniz bu rolü kabul etmez! Alya benden daha kibar. Hayatta söylemez. Ben ona, “Erkekler tuvaleti boş hadi gir” diyorum, şık bir lokantadayız mesela, yan yana iki tuvalet, kimse yok, üstelik kapının önünde bekleyeceğiz, “Kapıda erkek işareti var, görmüyor musun, girmem. Ayıp!” diyor. Ben daha kuraltanımazım, o öyle değil. Fikir yaratıcı ama bizimkinde sökmez...

Haberin Devamı

Söyle ya da söylen

Uçuş yaklaşık 6 saat. 2A’ya oturup, koltuğu yatırıp, uyuma moduna geçecekken, 1A’da oturan beyefendiden iğrenç ötesi bir ayak kokusu gelmeye başladı. Hostesi çağırdım ve uyarmasını istedim. Aldığım cevap pek şıktı! “Efendim söyleyemem” dedi. Neden söyleyemezmiş biliyor musunuz? Tatil köyleri ile meşhur, meşhur bir ailenin, en büyük oğluymuş da ondan. Bunun üzerine yüksek sesle, “Kim ayakkabısını çıkardıysa, lütfen giymesini söyler misiniz?” dedim ve söz konusu beyefendi ayakkabısını giydi. Yeşilköy’e indiğimizde omzunda beyaz paltosu, beyaz atkısı ve beyaz çoraplarıyla, ayakkabısının arkasına basarak kendini almaya gelen CIP minibüsüne binerek uzaklaştı. (Sabri F.)
-  Hostese söyle, uyarmayı kabul etmezse, muhatabın duyacağı şekilde yüksek sesle söylen... İyi formülmüş! Ayrıca işe yaraması da sevindirici...

YA SABIR

Uçakta ayak kokusu, otobüste ter kokusu, bir de üstelik sigarasını atıp koşarak otobüse yetiştikten sonra aynı havayı teneffüs ettiğimiz insanların tütün kokusu, kötü parfüm ya da nefes kokusu... Milletçe pasaklıyız... Otobüste, tutma demirleri nasıl yapış yapış. Ellerimi bir yere sürüp ve sonra da yanlışlıkla yüzüme dokunacağım diye ödüm patlıyor. Ya sabır... (N. Demirci)
-  Evet memleketimizin halinden bir özet geçmişsiniz! Doğru söze ne denir...

FORMÜL HOSTESE SÖYLEMEK

Paris-Casablanca uçusu, Air France... 2 adet tutuklu (elleri kelepçeli) sınır dışı ediliyorlar, yanlarında da sivil polisler... Belli ki birkaç gündür su yüzü görmemişler... Üstleri kir pas içinde... Uçak kalkar kalkmaz, o müthiş ekşi koku kabine zehirli gaz gibi yayılıyor... Uzun yol ya... Tutuklu arkadaşlar ayakkabılarını çıkarmışlar... Koku dayanılmayacak bir düzeye ulaşıyor ve kabinde hareketlilik artıyor... Sonunda dayanamayıp hostesi çağırıyorum ve durumu izah ediyorum... Hostes hiç çekinmeden önce tutuklulara sonra da polislere, “Ayakkabılar giyilsin” tarzında bir uyarıda bulunuyor. Kokudan % 80 oranında kurtuluyoruz. Formül budur, hostese, yetkiliye, sorunu çözecek kimse ona söylemek. (Özbay K.)
-  Çok haklısınız, ben neden yapamadım bilmiyorum, bir daha ki sefere, artık tecrübeliyim. Kim tutar beni...

Yazarın Tüm Yazıları