Kısa yazılar

AYSBERG GİBİ

Bazı sözcükler aysberg gibi galiba...

"Sıradan insanlar"ın habersiz olduğu "derin" anlamları da var.

Biz görünen anlamları için peşlerine düşmüşken, bir bakıyoruz başkaları başka amaçlar için sahiplenmişler.

"Aşk" mesela...

Mesela "demokrasi"...

ESARET

Her ayrılan "Kuşlar kadar özgür" olduğunu söylüyor...

Ama tekrar "esaret"in peşine düşüyor.

Ne tuhaf!

ÇOK EKSİKLER...

Kimden uzak durmam gerektiğini biliyorum galiba...

"Hüzün"den haberi olmayanlardan.

Çok eksikler... Çok.

23 DAKİKA

Olanları biliyorsunuz gerçi ama...

EXPO 2015 için Paris’te oylama yapılıyor...

Bir Türk, oylamanın yapıldığı salonun küçük penceresinden içeriye bakıyor... "Sonucu ilk alan" olmak için herhalde.

Ve "İzmir" diyor kapıda bekleyen kalabalığa...

Televizyonlar da "İzmir" diyorlar ekran başındakilere...

23 dakika Türkiye bayram ediyor...

Sonra oylamadan Milano çıkıyor!

Milano’ya oy verenler "ne isabetli iş yapmışız" diye düşünmüşlerdir herhalde.

UMUT

Yıkımların sürdüğü İstanbul-Sulukule’de, çocukların çarpı işareti konmuş evlerden kedi köpek yavrularını kurtarmaya çalıştıklarını okudum.

Neyse ki "umut", bir yerlerden çıkıveriyor insanın karşısına.

BAYRAMLARI BÖLÜŞTÜK

Artık neredeyse hiç ortak bayramımız kalmadı.

Bölüştük hepsini.

Cumhuriyet Bayramı benim,

İstanbul’un fethi senin.

Kurban Bayramı benim,

Gençlik ve Spor Bayramı senin.

Yenilerini de ekliyoruz.

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçildiği gün benim, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’ye kapatma davasını kabul ettiği gün senin.

JÜRİ

Özdemir Asaf’ın o güzelim şiirinden esinlenerek...

Toplum aynı hızla bölünüyordu.

Birinciliği "Basın"a verdiler.

PARİS

Paris Hilton’un İstanbul’a gelişinde çekilmiş fotoğraflarına bakıyorum...

Bir de bugüne kadar gazetelerde gördüğümüz eski fotoğrafları geliyor aklıma...

Paris, Parisliğini biraz da "açı yakalamayı bilen" fotoğrafçılara borçlu galiba.

"Arkadaşlarla çıkılan bir akşam gezmesinde anı olsun diye çektirilmiş fotoğraflar"a kalsaydı, bırakın dünyaya açılmayı, "ulusal bir sosyetik güzel" bile olamayabilirdi.

DÜĞME KUTUSU

"Ev süsü verilmiş sanat galerisi" diyorum ben onlara.

Hepsi özenli çalışmanın eseri.

Zevkli tasarımlar...

Doğal ve teknolojik malzemelerin birlikteliği...

Derinlik kazandırılmış mekánlar...

Tablolar, şamdanlar, altın, gümüş varaklar...

Tam seyirlik.

Tahminimce ev sahipleri de arada gelip seyredip gidiyorlar, içinde yaşandığına dair en ufak bir iz yok çünkü.

Ne yatağın başucunda açık bırakılmış bir kitap, ne sehpanın üzerinde bir gözlük...

En önemlisi, dikiş sepetiyle, düğme kutusu yok hiçbirinde.

Bu ikisinin olmadığı eve "ev" demem ben.

MIŞ MUŞ

 Piyasaların hali berbatmış, 3 YTL’ye kot pantolon satılıyormuş.Fakat bu durum ulusa seslenirken "ucuzluk, bolluk, bereket" şeklinde de ifade edilebilir!

"Çobanla benim oyum aynı olamaz" diyen Aysun Kayacı 301’lik olacakmış.Oy değeri iyice artacak yani!

Dr. Muzaffer Kuşhan "12 yıldır hiç yaşlanmıyorum" demiş.Reklamlarda halkı yanıltmak yasak değil miydi?
Yazarın Tüm Yazıları