Kış öncesi yapılacaklar listesi

Elimde, X-Ray cihazından geçerken polislerin kaşlarını çatmasına neden olacağını bildiğim ağır bir çekçek, cebimde uzayıp giden bir "cek-cak" listesi; resmi deyişle Bodrum Milas Havalimanı, bizim deyişimizle Bodrum Havaalanı’na geldim.

İçim pır pır. Ha deseler zil takıp oynayacağım.

Şakraklığımın nedeni, sonunda eve dönüyor olmam.

Bu galiba hiç değişmeyecek: Yaz başı kaçar ayak gittiğim İstanbul, yaz sonu hep böyle burnumda tütecek.

İstediği kadar hava güzel, deniz sıcak, etraf oraya yerleşenlerin kutsadığı gibi tenha olsun, sahil kasabası dediğin, yaz aylarında güzel. Günler kısalıp da ortaya battaniyeler çıkınca işin sahili bitiyor, kasabası kalıyor, ki bu da benim için "ruh üşümesi" demek.

"Açar mısınız lütfen?" Ekran başında oturan memur, yüzünde bıkkın bir ifadeyle bavulumu gösteriyor.

Bavulu açmamla birlikte de ortaya, sıkıntıdan "ez-kaynat-dondur-boşalt" yöntemiyle yaptığım, sonra da üşenmeden küçük poşetlere doldurduğum domates küpleri saçılıyor.

"Tanımlanamaz Bavul Cisimlerinin" domates püresi olduğunu gören adamcağızın yüzüne müstehzi bir gülümseme yerleşti. Arkamdan yanındaki arkadaşına işaret edip bana "mahallenin delisi" bakışı fırlattığını görür gibiyim.

Bir de listeyi bilse!..

Hani herkesin yılbaşı öncesi, ertesi yıla yönelik yaptığı listeler vardır ya; ben o listeyi her yaz sonu yaparım. Artık şehre dönülüyordur ve yaz boyu savsaklanan işleri ele alma zamanı çoktan gelmiş, benim gibi sezonun cılkını çıkartan biri için geçmiştir bile.

Liste sağlık maddeleri ile başlar ve her cümle ünlemle biter.

A- Dişçiye gidilecek! Yani dolgusu, çürüğü, köprüsü; dişler elden geçecek. Parantez içinde cepten çıkacak muhtemel para.

B- Kan sayımı yaptırılacak! Yani T1, T2, TSH, tiroitler kontrol edilecek, lipitler ne alem, kolesterol indi mi çıktı mı, hormonlarda bir oynama var mı bakılacak. Parantez içinde cepten çıkacak ikinci meblağ.

C- Sonra grafi faslı: Yani Mamo’su, Tomo’su. Parantez içinde yanlarına soru işareti konmuş sağlık merkezi adları.

Ç- Teksen Çambel, Dehan Yazıcı, Galip Gürel! Yani randevu talepleri! Parantez içinde temenni edilen randevu tarihi. Bak sen!.. Herkes seni bekliyormuş gibi, döndüğünün ertesi günü.

*

İkinci bölüm genellikle para meseleleri ile başlar.

Tecrübeyle sabittir: Bunca sağlık cüzdan yakar.

D- Bankaya git! Parantez içinde şuna.

E- Öbür bankaya git! Parantez içinde buna.

F- Bankamatiğin yuttuğu kredi kartının yenisini iste! Parantez içinde kartın adı.

G- Aidatları yatır! Parantez içinde yatırılmamış ayların hesabı.

Vesaire vesaire ile J’ye gelinir.

*

Üçüncü bölüme bürokrasi yerleşir.

Her maddenin altı da iki kez çizilidir.

K- Pasaport süresini uzattır!

L- Çöp vergisini yatır!

M- Amerika vizesini hallet!

Bu bölüm, şanslıysanız Schengen mengen der, alfabenin yirminci harfinde biter; şanssızsanız Z’ye kadar uzayıp gider.

*

Dördüncü bölüm ruh üşümesini bertaraf edeceği umulan özlemlere aittir:

P- TÜYAP Kitap Fuarı’na git! Şu şu şu kitaplara şunların şunların şunların stantlarına bak. Aman imza günlerine dikkat!

R- İstanbul Modern’deki sergiyi gez!

S- Haaz! Sun Plaza! Murat Patavi! Feride Edige! Git, gör, buluş, yemek ayarla!

Ş- Niş’te Aşkın (Arsunan) yeniden çalmaya başlamış. En kısa zamanda uğra!

T- Topkapı Sarayı’na git! İlber’i ara! (Anlaşılan, "T" Topkapı’yı çağrıştırmış, eh oraya kadar uzanınca da İlber’e uğranmış.)

U- Harvey Nichols ve Sibel Asna. (İş ve sefa bir arada. Oh ne ala, ne ala!)

*

Beşinci bölüm kadınlık hallerine dairdir:

Yaz süresince yenilmiş içilmiş; baharda alınan kararlar ilk sıcaklarla rafa kalktığından, ne saatlerce yüzülmüş ne de dere tepe yürünmüş, doğal olarak da vücuttaki yağ-su-kas oranı istenmeyen doğrultuda değişmiştir. Ayrıca kertenkele gibi güneşte yatmanın hazin sonuçları, yanakta iri bir kahverengi leke ve göz çevresinde daha önce orada olmadığına kalıbını basacağınız derin kırışıklıklar olarak boy göstermiştir.

Bu bölüm ikiye ayrılır.

Beş rakamının altından iki adet ok çıkar.

Birinin ucunda detoks, diğerinde botoks yazar.

Onların yanında da, sonuna üç ünlem konulmuş Taylan Kümeli’nin ve adına hangi yaş krizi derseniz deyin, uygulamalarıyla insanı içine girdiği girdaptan çıkaran bir doktorun, Ziya Şaylan’ın ismi yazar.

Kadınlık halleri, alınacaklar listesi ile devam eder.

Önce elzemler.

Sonra daha az elzemler.

Sonra olmazsa olmazlar.

Sonra daha az olmazsa olmazlar...

Bu böyle çorap söküğü gibi gider.

*

Listenin sonu mutlaka ama mutlaka Nu ile biter.

Nu ile, yani tek şubesi Profilo İş Merkezi’nde olan ve adını benim hayatta tanıdığım en zevkli kadınlardan biri olan sahibesinin adının ilk hecesinden alan mağaza ile.

*

Altıncı ve son bölüm özlenenlere ayrılmıştır.

Bu bölüm "Özel İsimler Seçkisi" gibidir: Adlar lakapları kovalar, tanıdıklar, dostlar, arkadaşlar derken -ne yalan- işin dozu kaçar.

Pilot inişe geçtiğimizi; koltuklarımızın dik, masalarımızın kapalı, kemerlerimizin bağlı olması gerektiğini söyledi.

Süzüldük ve indik.

Kapılar açıldı: Ve yüzümüze okkalı bir tokat gibi nemli İstanbul rüzgarı çarptı.

Hoş geldimse de, hoş bulamadım.

Ve ilk iş yapılacaklar listesini fırlatıp attım.

A benim avare ruhum!

Bu şehre listelerle dönülmeyeceğini ne çabuk unuttun!
Yazarın Tüm Yazıları