Güncelleme Tarihi:
Başarılı oyuncu Viola Davis, 2017 yılında “Fences” filmi ile ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu’ kategorilerinde hem Oscar hem de Golden Globe ödüllerini kazandı. En çok ödül adaylığı ve ‘en iyi başrol kadın oyuncusu’ ödülü adaylığı alan ilk Afrikalı-Amerikalı kadın olarak Oscar Ödülleri’nde tarihe geçti. “First Lady” dizisindeki Michelle Obama rolüyle ekrana dönen Davis, bu yıl kitabı “Finding Me: A Memoir”ı da çıkardı. Başarılı oyuncu, kitabını ve kariyerindeki önemli detayları Barbaros Tapan aracılığı ile Kelebek okurlarına anlattı.
* Harika bir kariyeriniz var. Artık özgeçmişinize ‘yazar’ kategorisini de eklediniz. Yazma süreciniz nasıldı?
- Süreç çok rahatlatıcıydı. Kitabı yazmaya, varoluşsal bir anlam krizi yaşadığımı hissettiğim pandemi sırasında başladım. ‘Black Lives Matter’ gerçekleşiyordu. Koronavirüs vardı, hakları için savaşanlar vardı. Çok çekişmeli bir seçim yaşadık ve bir anda komşularıma farklı bakmaya başladım. Beyaz meslektaşlarıma farklı bakmaya başladım. Tüm bu sorgulayıcı süreçte, “Ben ne yapıyorum?” dedim. Ve ne zaman varoluşsal bir kriz yaşasam, bu benim için sıfırlama düğmesine basmaktır. Cep telefonunuz bozulduğunda, kapatıp tekrar açın diyorlar. Ben de öyle yaptım. Küçük bir kız olarak kitabımla başa döndüm...
SİYAH OLMAK GÖRÜNMEZ OLMAKTIR
* Yeni diziniz “First Lady”de Michelle Obama’yı oynuyorsunuz. Küçük kızlar ilk siyah başkanı, ilk siyah first lady’yi gördüler. İlk siyah first lady’ye, ilk siyah cumhurbaşkanına sahip olmak sizin için ne anlam ifade ediyordu?
- Umut. Büyürken insanlar size her şey olabileceğinizi, her şeyi yapabileceğinizi söyler. 'Güzel olduğunu biliyorsun değil mi? Sana güzel olmadığını kim söyledi?' derler mesela... Ve sonra bakarsınız etrafınıza ama herhangi bir örnek göremezsiniz. Size güzel olduğunuzu söyleyen insanların büyük bir yüzdesi zaten size benziyordur. Bir odaya giriyorum, herkes dönüp bakıyor. İnsanlar bunu, ünlü olduğum için yaptıklarını bilmiyorlar. Yani insanlar beni görüyor. Ama insanlar benim kim olduğumu bilmediğinde, diğerleri için bu kadar görünmez olmak ilginç. Bu yüzden genç siyah kızlara, her
zaman değerli ve güzel olduklarını söylüyorum. Bu kızlara, kendi kızıma da “Her şeyi berbat etsen bile, umurumda değil. Yine de buna değersin” diyorum. Bunun için bir şey yapmanıza gerek yok. Belli bir kiloda olmanıza gerek yok. Buna değersin.
* Kesinlikle dünyada daha çok Viola Davis’lere ihtiyacımız var. Kariyeriniz boyunca bu bilinçli bir düşünce ve fikir miydi? Bu algıyı değiştirmek mi istediniz?
- Bence oyuncu olarak yaptığın şey doğal olarak bu. Bir role adım attığınızda, onları insanlaştırmak istersiniz ve insanlar sadece tek bir şeyden ibaret değildir. Mesela sadece kızgın değiller. Yumuşak tarafları da var. Annalise Keating rolünde bile, öfkeyle birlikte kırılganlık göstermek istedim. İnsanların kadınsılığını görmesini istedim, cinselliğini değil. Doğal olarak yaptığınız şey bu, çünkü onları insanlaştırmaya çalışıyorsunuz. Bazen bu noktada kapana kısılmış gibi hissediyorum. Ama küçük Viola sürekli, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun, beni görüyor musun?” diyor. İnsanlar her zaman böyle sorular soruyor. Mesela, rollerinizi nasıl seçiyorsunuz? Neden o kadar kızgın olmayan ya da daha güzel olan rolleri seçmiyorsun? Oysa çoğu oyuncunun başka seçeneği yok. Sahip olduklarınla yetiniyorsun ve sahip olduklarım, insanlaştırmam gereken bir sürü berbat rollerdi. Bu yüzden üç boyutlu bir karakter yaratmak için oyunculuk becerilerimi kullanmak zorunda kaldım.
İNSANLARI ETKİLEDİYSEM BU BANA YETER
*Neyle hatırlanmak isterdiniz? Bana göre her şeyi yapabilir ve başarabilirsiniz.
- Bunu söylediğiniz için teşekkür ederim. Sadece insanların daha az yalnız hissetmelerini istiyorum. Ruhsal sağlık problemlerine de yol açan pandemiyi geride bıraktık. İnsanlarla birlikteyken bile yalnız hissetmek gerçekten berbat. Günümüzde insanlarla iletişim kurmak, kendinle bağlantı kurmak zor. Yani, eğer insanları daha az yalnız hissettirecek bir şey yapabilseydim; “Hayatım buna değmez” gibi hissedilen anlardan bahsediyorum... Bunu düşünen ve hisseden herhangi bir kişi için -kim olduğu fark etmez- bu insanlar için elimden gelen her şeyi yapardım... Çünkü bunları düşünmek bile bir insanın “insan” olduğunu kanıtlıyor. Hayatımdan etkilendiğini söyleyen çok fazla insanlarla karşılaşıyorum. Bu, benim için çok şey ifade ediyor. Bunu başardıysam, iyi olduğumu düşünüyorum. Bununla beraber iyi oluyorsam, ayrıca bir ödüle ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum.
HÂLÂ BAŞROLLERDE KOYU TENLİ KADIN YOK
* JuVee Production ile Shonda Rhimes tarafından yaratılan “How to Get Away with Murder” dizisi, bu tarz rollerde daha önce görülmemiş bir değişiklik yarattı mı? Siyahi kadın rolü için alan yaratıyorsunuz...
- Bir odaya girdiğimde herkes “Viola Davis!” diyor. Ben, “O kim” diyorum. Hâlâ televizyonda başrollerde çok fazla koyu tenli kadın görmüyorum. Bir siyahi kadın odaya girdiğinde işe alınmıyor, onun için alan ve hikâye yaratılıyor. Kadın koşullara rağmen değişmiyor, koşullar nedeniyle gelişiyor. Yani, bunu görüyorum. Sadece belirli türler ve belirli hikâye anlatımı var bizim için. Mesela, oğlu arabadan ateş edilerek ölen bir çete üyesinin annesini oynamak istesem, bunu yapabilirim. Ama 56 yaşında, Nice’e uçarak ve beş erkekle yatarak, benim gibi görünerek kendini yeniden var etmek isteyen bir kadın rolünü alamam. Viola Davis olsam bile! İnsanlar siyahi ırkı, ruhsal uyanış ve cinsellikle bağdaştıramıyorlar hâlâ çünkü...