“Karar alıcıları rahat bırakın”

Org. Başbuğ, son derece doğru bir saptamada bulundu. Medya’ya seslenirken, “bırakın hepimiz kendi işimizi yapalım” dedi. Kara Kuvvetleri Komutanı haklı. Bilen de bilmeyen de, harekat konusunda fikir ileri sürüyor. Sonunda tam bir “kakafoni” doğuyor. Başbuğ’un bir saptaması daha var ki, özellikle onun altını çizmek isterim.

Haberin Devamı

Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ, Perşembe akşamı KKTC’nin 24. yıldönümü davetinde  son derece önemli birkaç noktaya değindi. Başbuğ’un genel yaklaşımına önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı olarak değineceğim, ancak bugündikkatimi özellikle çeken birini vurgulamak istiyorum. Zira Kanal D’deki yorumlarında ve bu köşede aynı görüşleri paylaşıyorum.

 

Kara Kuvvetleri Komutanı’nın Türk toplumundan  beklentisi.

 

Sadece Başbuğ değil, Başbakan da aynı şikayetleri tekrarlıyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bu eleştirilere kulak vermemiz gerekir. Sadece “bizim işimiz haberciliktir” deyip, işin içinden çıkamayız.

Haberin Devamı

 

Org. Başbu𸠓artık uygulama sürecine girdik, karar alıcıları rahat bırakın ki, işler sağlıklı yürüsün” diyor. Herkesin kendi işine bakması gerektiğini söylüyor.

 

Başbuğ’un ricası, politikacılara, emekli asker veya sivil uzmanlara ve medyaya yönelik.

 

Son derece haklı...

 

Kimi “neden hala duruyoruz?” diyor.

 

Kimisiyasi iktidarı, kimi komuta kademesini yerden yere vuruyor. Bizler de (medya), hangisi doğru hangisi yanlış demeden, önümüze gelen her haberi veriyoruz. Kamuoyunun kafasını karıştırıyor, insanları deli ediyoruz.

 

Yorum yapalım, eleştirilerde bulunalım. Ancak sürekli savaş tamtam’ları çalmaktan da artık vazgeçelim.

 

Ne dersiniz?

 

“TARAF” HOŞGELDİ...

 

Eskiden “bab-ı ali” derdik veya “bizim yokuş” diye söz ederdik. Artık hiçbiri kalmadı. Hepimiz biryerlere dağıldık.

Haberin Devamı

 

İşte bu dünya’ya yeni bir kardeş girdi.

 

Ahmet Altan, Alev Er, Yasemin Çongar gibi isimlerin kaptanlığındaki  TARAF”, tanıdığımızönemli imzaları bir araya topladı.Sayfa düzeni değişik. Benim çok hoşuma gitti.

 

Siyasi görüşlerine ister katılın, ister katılmayın, ancak TARAF bugünkü ortama bambaşka bir renk ve çok farklı bir bakış getirdi.

 

Hoş geldi.

 

İSTİFA ETMEK ÇOK ONURLU BİR ŞEYDİR

 

 Artık işin bu kadarı fazla olmaya başladı.

          

TÜRSAK’ın Başkanı Engin Yiğitgil’den söz ediyorum.

          

Hem sanatçı bir sima olarak ortaya çıkacak, hem çalıştığı kişilere kötü muamele edecek, hem -tanıklar önünde- Nimet Demir’e saldıracak, sonra da “Hiç böyle bir şey olmamıştır. Demir, M.Ali Birand’ın oğlunun ortağıdır, Rıdvan Akar’ın baldızıdır. Bundan dolayı medyadan yandaş bulmaktadır” diyecek.

Haberin Devamı

          

Yooo Engin bey, bu işler o kadar basit değil.

          

Evet, Nimet benim oğlumun ortağıdır. Evet, saygın bir gazeteci olan Rıdvan Akar’ın baldızıdır. Ancak bütün bunlar, Engin bey tarafından tartaklanmasını önlememiştir. Ayrıca, ne ben ne de Rıdvan Akar, bir tek gazeteciye bu konuyu açmadık. Varsa biri, ismini verin yeter.

          

Üstelik Nimet Demir’in buna ihtiyacı da yoktur.

          

Demir, basında tanınan, kültür-sanat dünyasının sevdiği bir isimdir. Ayrıca o, medyaya ve medya da kamuoyuna olayı yansıtmanın ötesine geçmemiştir. Yazılanlardan her biri de doğrudur.

 

Niçin medyanın bu olayla ilgilihaber yapmasınınaltında başka nedenler varmış gibi göstermeye çalışıyorsunuz?

Haberin Devamı

 

Bir kültür merkezinin ortasında Yiğitgil’in Demir’e saldırması, küfür etmesi ve güvenlik görevlilerine “Ben Başkanım,atın bu kadını dışarı” diye emir vermesi haber değil midir?

 

Nimet Demir’i destekleyen ve Yiğitgil’i kınayan açıklamalar, eleştiriler haber değil midir?

          

Bir kadının, bir sinema festivalinin başkanlığını yapan bir kişi tarafından hem hırpalattırılır hem de hırpalanırkenkollarının morarması, bunun sonucunda “travmatik durumlar” yaşaması ve bunun doktor raporuyla saptanması haber değil midir?

 

Üstelik Nimet Demir, istesehergün gazetelere ve tv’lere konuşabilecekken vebu konuda çok teklif ve talep aldığı halde konuşmuyorken,Yiğitgil’inkendisi ve yakın çalışma arkadaşlarıyla TV’lerde beni dahi suçlamaya kalkması, üstelik bunu bir rant paylaşılması iddiasına dönüştürmesi tek kelimeyle ayıptır.

Haberin Devamı

 

Nimet Demir, olayı başkalarından duyan gazetecilerden bile bir hafta boyunca kaçarak konuşmadığı halde, önce Engin Yiğitgil’in bir suçlutelaşıyla konuşması, TÜRSAK’ın gerçekleri tam anlamıyla çarpıtan açıklaması ve Yiğitgil’in özür dilemek yerine, hem suçlu hem güçlü gibi konuşması,beni de isyan ettirdi.

          

Kimse, kimseye şiddet uygulama hakkına sahip değildir.

 

Bir kadına şiddet uygulayan cezasını çekmelidir.

 

Kimse kendi işlediği suçu görmeyip, suçun konuşulmasına, yazılmasına başka nedenler aramasın.

 

Engin Yiğitgil, hiç değilse, utancını göstermeli veya istifa gibi onurlu bir yaklaşımı benimsemiyor ise dahi, susmalıdır.

 

OLLİ REHN'DEN ŞIK BİR DAVRANIŞ...

Geçtiğimiz günlerde, Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen "Çağdaş Resim Bağış Müzayedesi”’nde  Emaar'ı sahibi Cihan Kamer, 250 bin YTL vererek bir resim almış ve aldığı resmi, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'e hediye olarak göndermişti. “Türkiye’yi unutmayın” hediyesiydi. Bu  hoş jeste Olli Rehn’den yine çok zarif bir şekilde karşılık geldi. Rehn, hediyeyiteşekkürle kabul ettiğini söyledi ve aynı kutsal amaç için kullanılmak üzere tekrar müzayedeye konulmasını rica etti. Yani aynı tablo el değiştirmiş olarak bu kez tekrar açık arttırmaya konulacak. Bu kez satın alan da yine yüklü bir miktar bağış yapmış olacak. Olli Rehn gibi zarif birisinden de böyle şık ve düşünceli bir davranış beklenirdi.

THY’NİN HAKLI BİR UYGULAMASI

 

Türk Hava Yollarının Atatürk Havaalanında uyguladığı bir yöntem, tepkilere neden oluyormuş.Gazete haberlerine göre, “eşitsizlik-haksızlık” diye protesto ediliyormuş.

 

Bu uygulamaya göre, THY’da Business class veya first class uçan yolcular ayrı bir pasaport kuyruğundan geçebiliyorlar. Ekonomi yolcuları ise ayrı kuyruk yapıyorlar. Doğal olarak, özellikle yoğun saatlerde, ekonomi yolcuları uzun kuyruklar oluşturup beklerken, diğerleri ellerini kollarını sallayıp kolayca geçiveriyorlar. Hakkaniyete, eşitliğe, hatta anayasaya aykırı olduğu ileri sürülüp THY protesto ediliyor.

 

Hayatım uçak yolculuğu ile geçtiği için, dünya’nın belli başlı büyük havaalanlarınaçok uğradım. Bu uygulama birçok havaalanında var.

 

Ne eşitlik, ne de hakkaniyet sorusu soruluyor. THY gibi ticari amaçlı havayolları daha fazla business ve first class bilet satabilmek için, nasıluçaktaki koltukları genişletiyor, hatta yatak gibi uzatıyor, ayak boşluğunu arttırıyorsa, milli havayolları kendi havaalanlarındaki iniş ve çıkışlarda da özel gişeler açıphizmet veriyorlar. Yolcularıbu sınıflara özendirmeye çalışıyorlar. Zira ekonomi sınıfında bilet, örneğin 500 dolar ise, aynı mesafeye business 1500-200, first class 2500-3000 dolara kadar çıkıyor.

 

Bunca para veren de, daha fazla konfor, daha çok kolaylık istiyor.

 

THY’nı birçok nedenle eleştirebilirsiniz, ancak eleştiremeyeceğiniz tek uygulaması, özel pasaport geçişleridir.

 

ZEYNEP’İN GÜZEL İNSANLARI

 

Son kitabı, “O güzel insanlar”, gerçekten 30 güzel insanın hikayesi. O güzel insanların listesi Abidin Dino’dan başlıyor, Leyla Gencer, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan geçip Nazım Hikmet’lere kadar uzuyor. Zeynep Oral onları tanıdığı gibi bizlere anlatıyor. (Cumhuriyet kitapları)                                  

 

                                                                     *

 

ÇİFTLİOĞLU’NUN TAHTEREVALLİ’Sİ

 

Ercan Çiftlioğlu, Türkiye’nin en ciddi ve birikimi olan en yüksek terör uzmanlarından biridir. Yeni kitabı “Ölümcül Tahterevalli” Ermeni ve Kürt sorunlarınınnasıl iç içe girdiğini anlatıyor. Bu olay hakkındabilgi sahibi olmak isteyenlerin başka yerlerde kolay kolaybulamayacakları bir bilgi hazinesini andıran bu kitabıkaçırmamalarını tavsiye ederim. (Destek yayınları)

 

Yazarın Tüm Yazıları