Kalın Çizgi

(Bu aşağıda yazdığım olayın üzerinden tam tamına 2 yıl geçti...)

Aralık ayı yine geldi.

Haberin Devamı

Hayata sımsıkı sarılın, ne olur... Sakın pes etmeyin!)

 

***

 

Cinsiyetin önemini yitirdiği; dostluğun, arkadaşlığın, kardeşliğin herşeyden önemli olduğu,

 

Dünyanın en hayat dolu, en güzel gülen insanı, can arkadaşım beyin kanaması geçirdi.

 

Hayat durdu.

 

...

 

“İnce çizgi” dedikleri şey nedir şu hayat için?

 

Bence kalındır, KALIN!

 

Haberin Devamı

İnce değil!

 

İnce olmamalıdır hatta, çabuk kopması istenmediği zamanlarda.

 

Kardeşim gözüyle baktığım ve hayata kalın çizgi ile bağlı olduğuna emin olduğum arkadaşımın yanında; Eşi, Ablası, Annesi var… Babası, eniştesi, abisi, minik oğlu da yanında...

 

Arkadaşım hayat çizgisini kalından, koca bir halata çevirmek üzere uzun ve zor bir ameliyata alındı.

 

O içeride,

 

Biz de dışarıda hiç durmadan o çizgiye ha bire kara kalem çalıyoruz. Çizgiyi elimizden geldiğince kalınlaştırıyoruz, sağlamlaştırıyoruz. Ellerimiz su toplayana kadar da karalayacağız hiç durmadan. Bıkmadan, usanmadan... Çizgiyi sağlamlaştıracağız, yılmadan...

 

Güçlü olmak ne zor bir iş!

 

Ben hem bir anneyim, hem bir eşim, hem bir kız evladım hem de bir ablayım...

 

Uzaktan bakıyorum; eşine, annesine, ablasına... Aklım çıkıyor yerinden! Kendimi onların yerine koymaya çalışırken, bayılacak gibi oluyorum.

Haberin Devamı

 

Onların yerine kendimi koyamıyorum.

 

Koyamadıkça da kendime karşı garip bir kızgınlık oluyor içimde. Çünkü onların yerine kendimi koymak istemiyorum.

 

Bu kadar açık sözlü olmak da istemiyorum esasında...

 

Haber geliyor içeriden;

 

Şimdi birinci engel aşıldı, sıra geldi ikinciye.

 

1 damar tıkalı diyorlar sadece.

 

1 damar.

 

Bu kadar işte!

 

1 damar ötede hayatın duruyor.

 

Yolunun açık olması için, o tek bir damarın da açık olması gerekiyormuş. Ahenk bozulmasın diye, kanın o damarda, o uzun ince yolu, akarak geçmesi gerekiyormuş.

 

O damarın içinde akan kan durdu mu, hayat yolun tıkanıyormuş.

 

Hani kalabalık yolda arabanla giderken, şerit sayısı 5’ den 3’ e inince ani frenle bedenin sarsılır ya... Kötü kaza olmazsa, şükredersin ya... O mishal... Şükretmek gerekiyormuş...

Haberin Devamı

 

“Dayanın Anne, Eş, Abla, Baba, Abi, Oğul, Arkadaş!” diyorsun.

 

“Bunu atlattık, öbürü de bitecek” diyorsun. Ama yine de kendini onların yerine koyamıyorsun.

 

Başlıyorsun hesaplaşmaya; bugünle, geçmişle, gelecekle.

 

Bugünü yaşamak varken, yarınlar için yaşamak ne saçma diyorsun.

 

Bu anı yaşayarak hayatın tadına varıp mutluluğu ertelememek varken, neden illa “süper” hayata kavuşmak için uğraşıyoruz, bunu sorguluyorsun. Hayatı yaşamayı yarına erteliyorsun. Yarın yaşama şansın varsa tabi...

 

Ve bunu asla bilemiyorsun.

 

İsyan ediyorsun.

 

“Bırakma o zaman sonraya, gitme kal burada” diyorsun.

 

Bunu bile demek, demiş olmak... diyemiyorum, demiyorum işte.

Haberin Devamı

 

Aralık ayını hiç sevmiyorum.

 

Soğuk aylara gıcığım var; çizgileri ince bir ay, çok uğraştırıyor insanı.

 

Ben yıllardır uğraşıyorum bu Aralık’ la!

 

Benimle ne alıp veremediği var bilmem.

 

Şu anda tek bildigim:

 

Ben ben olalı,

 

Sırasıyla; abla, eş, anne olalı... her sevdiğimin çizgisini kalın tutmak için gayretim.

 

Ne olur Cemalim,

 

Çık şu halden!

 

Bodrum’ a tatile gidelim.

 

Yonca

“Çelik Halat”

 

Kendi içinde bir yazı olan dip not: 2 yıl oldu. Kahkahası kuvvetli Cemalimiz çok şükür iyileşti. Kendini, yaşama olan bağlılığı ile hayata, kendine ve bizlere iade etti.

 

Bodrum’ a gidemedik; ama Kuşadası Milli Park’ ta adağımızı yerine getirdik. Ailecek beraber çok iç geçirdik. Aldığımız her nefese şükrettik.

Haberin Devamı

 

Hayat yalnızlık sevmiyor Ey Ahali!

 

Arkadaşlık, samimiyet, kendi tarihini sevmek insanı hayatta tutuyor, beynimize kaydettik.

 

O çok zor zamanlarda pozitif enerjisini, dualarını eksik etmeyen, tanıdık tanımadık herkese, kapkalın çizgili bir hayat diliyorum...

 

Yonca

“Bitti”

Yazarın Tüm Yazıları