Kahvenin ne kadarı faydalı ne kadarı zararlı

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var diye düşünen bir kültürden geliyoruz.

Kahve içmek sadece bir keyif değil, aynı zamanda "kendini iyi hissetme" sebebidir. Kahve çekirdeğinin değişik şekilde hazırlanması, kavrulup harmanlanması ve farklı oranlarda karıştırılması ile oluşturulan değişik lezzet ve kokuda kahveler var. Bir çeşit "modern sosyalleşme merkezleri" haline dönüşen "cafe"lere gittiğinizde önünüze neredeyse elliden fazla seçenek sunuluyor. Biz doktorlar kahveye neredeyse elli yıldır pek sıcak bakmıyoruz. Bunu biraz uyku kaçırması, çarpıntı-taşikardi yapması, biraz da kan basıncını yükseltip hipertansiyon ataklarını kolaylaştırması nedeniyle yapıyoruz. Ama yeni araştırmalar bu takıntımızın pek de doğru olmadığını gösteriyor. Kafeine hassas az sayıda insan hariç tutulursa günde 1-2 fincan kafein tüketiminin sanıldığı kadar tehlikeli olmayabileceğini gösteren pek çok çalışma ardı ardına yayınlanıyor.

"KARARINDA" KAHVE DEPRESYONU ÖNLÜYOR

Ilımlı ölçülerde tüketildiğinde kahvede bulunan kafeinin beyin fonksiyonları üzerinde yararlı olabileceğini düşündüren çalışmaların sayısı artıyor. Günde 100-200 mg kafein tüketiminin herhangi bir zarar oluşturmadan yorgunluğu azaltabileceği, zindelik ve enerji verebileceği belirtiliyor. Eğer kafein duyarlılığı olan biri değilseniz "kararında kafein" vücudunuzda iş motivasyonunu, girişkenliği yükseltiyor, özgüveni artırıp dayanıklılığı geliştiriyor. Bu kadar kafein kazanmak için içtiğiniz kahveden elde ettiğiniz keyif de işin cabası.

2004 yılında yapılan bir çalışma kahvede bulunan "flavonol" yapısındaki antioksidanların yeşil çayda bulunan "kateşin"lerden pek farklı olmadığını, oksitlenme hasarının yol açtığı sağlık sorunlarını önlemede yarar sağladığını gösterdi. Ilımlı miktarlarda kafein tüketiminin -abartmamak gerektiğini tekrar hatırlatalım - Alzheimer hastalığı riskini azalttığını, bellek kaybını yavaşlattığını ileri sürenler bile var.

Kahve içenlerde Parkinson hastalığının daha az görüldüğünü, kahve tüketimi ile depresyon arasında ters bir ilişki olduğunu, ılımlı miktarlarda kahve içmenin diyabet riskini düşürdüğünü hatta kalın bağırsak kanseri, safra taşı gibi hastalıklara yakalanma olasılıklarını azalttığını ileri süren çalışmalar yayınlandı. Bir kez daha belirtelim: Eğer uyku sorunu yaşayan, gergin, hassas, aşırı uyarılabilir, panik eğilimli biriyseniz, hipertansiyon tedavisi görüyorsanız siz yine de kahve içmeye başlamadan önce doktorunuzla bir görüşün. Doktorunuzdan izin alamazsanız, kahvede bulunan antioksidanları size sağlayan kafeinsiz kahvelerle idare etmeye devam edin.

Kilo kaybı selüliti azaltır mı

Kilo kaybı ve egzersiz, sellülit oluşumuna katkı sağlayan bölgesel dolaşım bozukluğunun giderilmesine katkı sağlasa da selülitin yol açtığı portakal kabuğu görüntüsünü ortadan kaldırmaz. Selülit son derece inatçıdır! Selülit tedavisinde sadece kilo kaybı yeterli olmaz. Ayrıca zayıfladığınızda cildiniz gevşeyeceğinden selülitiniz daha da belirginleşebilir de!

Cildinizin gerginliği cilt ve cilt altı dokusunun yapısal sağlamlığına bağlıdır. Bu dokular ne kadar kuvvetli ise cildiniz de o kadar diri, sıkı ve canlı görünür, kalır. Kilo aldığınızda cilt altında yer alan yağ hücreleri şişip genişler. Üst katmanlardaki kan damarlarına baskı yaparak selülit oluşumuna neden olur. Eğer bir kilo kaybı programı uyguluyorsanız yağ hücrelerinizdeki yağ miktarı azalacağından yağ dokusunun boyutu da azalır. Bu da kan damarlarınızın üstündeki baskıyı azaltır.

Ancak ne yazık ki kilo kaybı ciltteki bağ dokusunu bir arada tutan mekanik bağları da zayıflatıyor. Bu yapısal değişiklik de ciltteki selüliti daha da belirgin hale getirebiliyor. Kısacası "selülit savaşı" çok yönlü olmak zorunda. Yediklerinize içtiklerinize dikkat etmeniz, aktif bir hayat sürüp egzersiz yapmanız, uykunuzu ihmal etmemeniz, stresinizi iyi yönetip profesyonel bir yardım almanız da gerekebiliyor.


Reflü kansere yol açar mı

Asitli mide muhtevasının yemek borusu ve gırtlağa kaçması tatsız bir durumdur. Eğer midenizin tam üzerinde bir ağrı, dolgunluk, rahatsızlık hissi varsa bu şikayetleriniz stresle, gazlı içeceklerle, yağlı, kepekli besinlerle, alkolle sıklaşıyorsa reflü problemine yakalanabileceğiniz aklınızda olsun.

Mide muhtevasının yemek borusuna kaçması o bölgede hücresel hasara ve hücre üretiminin hızlanmasına yol açmaktadır. Reflü sorunun uzun vadede yemek borusunda yaptığı tahrişlerle kanser hücresi üretimini tetiklemesi ve yemek borusu kanserine yol açması mümkündür diye düşünülüyor. Reflü problemi ile daha bilinçli mücadele etmek, bu sorunu ciddiye almak gerekiyor.

Ne kadar kahve içeceksiniz

Yakın bir zamanda "kararında olmak şartıyla" günde 1-2 fincan kahve ile alınan 100-200 mg kafeine izin vermemiz gerekecek. Tabii ki kafeine duyarlı biri değilseniz. 2003 yılında yayınlanan "Yaşasın Hayat" kitabında bu araştırmaları dikkate alarak kilo başına 3-5 mg kahve tüketiminin mümkün olabileceğini ama fazlasının sakıncalı olduğunu belirtmiştik. Yeni rakamlar da az çok bu değerle uyumlu. 70 kilo civarında biriyseniz 150-200 mg kahve tüketebilirsiniz.

Kolesterol testleri nasıl yapılacak

Kolesterol tarama testlerini aç karnına yaptırmakta fayda var. Bu testlerin güvenilir sonuçlar verebilmesi için ortalama 10 saatlik bir açlık gerekiyor. Toplam kolesterol ve HDL kolesterol düzeylerine herhangi bir zamanda bakılabiliyor ama özellikle LDL kolesterol ve trigliserit analizlerinin en az bir 9 saatlik açlıktan sonra yapılması tavsiye ediliyor. Eğer kolesterol yüksekliği nedeniyle diyet önlemleri uygulanıyorsa testlerin ortalama 2-3 ay sonra yeniden tekrarlanması gerekiyor. Kolesterol seviyesi ikinci testte de yüksek bulunursa ilaç kullanma ihtimali ortaya çıkıyor.

ehattat@yasasinhayat.org

Depresyonun doğal ilaçları: Bol bol yürüyün ve balık yiyin

Yürümenin, özellikle sıkı ve güçlü yürüyüşlerin depresyona iyi geldiğini gösteren çalışmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Eğer yürümek yerine ılımlı bir koşu yapabilirseniz bu aktivitenin depresyonu iyileştirici etkisinden daha çok yararlanabilirsiniz. Depresyona iyi geldiği belirtilen diğer bir doğal ilaç da balıktır. Balıklarda bulunan Omega-3 yağları depresyon riskini azaltıyor, depresyon ile mücadeleyi kolaylaştırıyor.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Kalori alımının dönem dönem azaltılması (diyet yaparken haftada 2 -3 kez) vücutta bazı şeylerin eksilmesine neden olur mu? Takılma kilosunu ortadan kaldırmak için yapılan bu uygulama doğru mudur?

Önemli olan diyetin kalitesi

Zayıflama diyetleri sadece meyve, sebze yedirten değil bütün yiyecek gruplarından yeterli miktarda içeren sağlıklı beslenme planlarıdır. Kişiye özel ayarlanan kalori farkları bütün yiyecek gruplarını değişik miktarlarda içerir. Posa bakımından zengindir. Özellikle takılma kilolarını ortadan kaldırmak amacı ile yapılan tek tip beslenmeye dayalı sistemler bağırsak sistemini zorlayacaktır.

Bağırsak florasını destekleyecek ürünler de bu kalorisi kısıtlı planlarda yer almalıdır. Bu nedenle kalorisi yaşınıza, cinsiyetinize ve beden kitle indeksinize göre ayarlanmış bir diyet;

- Yeterli miktarda vitamin ve mineral

- Yeterli miktarda protein (yüzde 15-20)

- Yeterli miktarda karbonhidrat (yüzde 55-60)

- Yeterli miktarda yağ (yüzde 25-30)

- 25-30 gram posa içermelidir.

Bu yüzdelerde yapılacak değişimler (karbonhidratın aşırı kısıtlanıp, yağın ve proteinin artırılması gibi) vücutta B grubu vitaminlerine olan ihtiyacı artıracaktır.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Midemde sürekli bir gaz var (aç da olsam tok da). Biraz daha bu konu hakkında bilgi rica edebilir miyim? (44 yaşında, 98 kilo, erkek.)

Gaz ve şişkinlik

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki; boyunuzu yazmamışsınız ama 98 kg eğer 190 cm’den fazla boyunuz yok ise vücut ağırlığınız fazla. Kilo kaybı için bir şeyler yapmanın vakti çoktan gelmiş. Gaz şikayeti bir çok kişinin derdi... Çeşitli nedenleri olabilir. Hızlı ve çiğnemeden yeme, hava yutma, düzensiz yeme, gaz yapıcı yiyeceklerden tüketme bu şişkinliği artırıyor olabilir. Karbonhidrat içeren yiyecekler ve içecekler gaz yapma özelliğini sahiptirler. Sütün içindeki şeker, bazı sebzeler, muz, yüksek lifli gıdalar, çiğ sebze tüketiminin fazla olması problemi artırabilir. Kişiye göre değişen nedenler de olabilir. Sizin tolare edemediğiniz bir gıda maddesi de şişkinlik ve gaz problemini ortaya çıkarabilir. Bunun için tavsiyem bir günlük tutmanız ve yediklerinizi yazmanız. Yediklerinizi saat ve miktarları ile yazın ve aralara şişkinlik ve gaz ile ilgili durumunuzu yazarak karşılaştırın.

gunes@yasasinhayat.org
Yazarın Tüm Yazıları