İyilik peşinde koşuyorum

Yonca Tokbaş benim yakın arkadaşım. İyi arkadaşım. Dubai arkadaşım. Ben onu tanıdığımda, Exxon Mobil’de çalışıyordu, sıkı bir işkadınıydı ama yazı aşkıyla yanıp tutuşuyordu. Sonunda kafasına koyduğunu gerçekleştirdi, şimdi herkesin tanıdığı “4 yapraklı Yonca” oldu. Üstüne bir de koşmaya başladı, “Adım Adım” her yere koştu, koşuyor. Koşarken de iyilik yapıyor. Arada bir de, “Karışık Kuruş Şeyler” diye bir kitap yazdı. Geçenlerde İstanbul’daydı, yakaladım ve sordum...

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea82a9f018fbb8f884b18d

- “Koş Yonca Koş” durumundasın. Nereye koşuyorsun?
- Bilmiyorum... Bildiğim ben iyilik peşinde koşuyorum!

- Koşunca n’oluyor?
- İyi bir şey! Kaslardan, “endocannabinoid” salgılanıyor. Anne sütünde de varmış ondan, mariuhana gibi bir şey. Resmen bağımlılık yapıyor. Daha doğrusu, kafa yapıyor! “Koşu kafası” denen şeyi. Sonra ağrıları, sızıları yok ediyor, obezite, anksiyete, takıntı, depresyon ne varsa hepsine iyi geliyor. Onca zorluğa rağmen, maraton sonunda sırıtıyor olunmasının nedeni de bu!

- E, güzel anlattın durumu...
- Bir de ne oluyor? Mutlu oluyorum! “İyi bir şey yaptım, üstüne bir sürü çocuk okuyacak, engellilerin tekerlekli sandalyesi olacak!” doyumu, hazzı..  Daha ne olsun?

Haberin Devamı

- Neredeyse katılmadığın maraton kalmadı. Artık profesyonel mi oluyorsun? Her kıtada, her toprakta, her iklimde koşmak mı istiyorsun?
- Profesyonellik zor ama ömür boyu koşmak isterim. Hayallerin yok mu dersen, ayıp ettin, “Ah keşke ben de Alper Dalkılıç gibi 4 çölde (Sahara, Atakama, Gobi ve Antarktika) koşmuş olsam, Everest’e çıksam gelsem...” diyorum. Geceleri bunları hayal ediyorum!

- Koşarken ne hissediyorsun?
- Kendimle iyi arkadaş olduğumu. İnsanın en zor anında en yakın arkadaşı ona ne derse, ben de koşarken kendime onları diyorum. Koşarken, hayatta hiçbir şeyden korkmazmışım gibi hissediyorum. Azim hissediyorum. Devam edebilme gücü hissediyorum. Bedenimin her şeyi yapabilecek güçte olduğunu hissediyorum.

- Nasıl bir farklılık yaratıyor hayatında?
- Eskiden “vazgeçmek” kolaydı. “Yarım bırakmak” âdetti. Şimdi, sürünerek de olsa, kalkar emekler, “Adım Adım” illa bir yere varırım. Vardığım yerde de, “Çok şükür!” derim. Pes etmem. Vazgeçmem.

- Seni “tamir” mi ediyor koşmak? “Tamamlanıyor” gibi mi hissediyorsun? Kafan mı daha iyi çalışıyor?
- Hepsi, hepsi!

- Koşan biri daha mı sabırlı oluyor?
- Hem de nasıl! Topuğum kırıldığında, ultra maratoncu bir arkadaşım şöyle dedi: “Sen çok sabırsızsın! Sabrı bilmeyen maraton koşamaz. Belki de sen, bu kırık sayesinde sabrı öğreneceksin, böylece harika bir maratoncu olacaksın!” Dediği çıktı.

Haberin Devamı

- Koşunca insan daha iyi biri mi oluyor?
- Evet. Çünkü o kadar koşmaya sinir-minir kalmıyor. Kırıcı olamıyorsun. Sırıtıp duruyorsun.

- Daha yaratıcı mı oluyor?
- Başkalarını bilmem ama benim yolda hep çok fikrim geliyor.

/images/100/0x0/55ea82a9f018fbb8f884b18f

- Daha iyi mi sevişiyor!
- Bak, bu süper doğru! Çünkü ‘sonuna kadar giderim’ci oluyorsun. Kendini daha güçlü, daha dayanıklı, daha mutlu hissediyorsun. “Ben mutluysam, o da mutlu olsun” istiyorsun. Hep hazırsın, hiç üşenmiyorsun. Kasların diri. Kolay yorulmuyorsun!

- “Gazeteci yazar” gibi, sana da “koşucu yazar” denilebilir mi?
- N’olur densin! Türümün ilk iyi örneği olsam, ama n’olur amip gibi çoğalsam! Çoğalsak. İlla sadece futbol olmasa bu ülkede. Başka dallarda müthiş başka sporcular da var ve çok yalnızlar.

Haberin Devamı

- Çocukların, “Annemiz sürekli koşuyor!” diye sıkılmış olabilir mi?
- Oğlum Aslan Cem geçenlerde, “Hadi şimdi benim için koş!” dedi, çok güldüm. Onlar da TEGV’de çocuklar için koştu. 10’ar çocuk, sayelerinde 1 yıl eğitim şansı elde etti. Şanslıyım, beni anlayan çocuklarım var.

- Koşmaktan vazgeçememenin bir başka sebebi de, sosyal sorumluluk projelerine katkıda bulunabilmek mi?
- Yüzde 80, evet. Yüzde 20, bağımlılık yaptı bu “iyilik hissi.” Ivır-zıvır nedenler yüzünden bırakmak istemiyorum. Koşarken hem kendimin hem başkasının işine yarıyorum.

- Tam kaç para topladın koşarak...
- TEGV için tam 135.088 liralık bağış toplamışım sadece “Adım Adım” koşarak!

Haberin Devamı

- Venedik maratonunu tamamlarken ne hissettin?
- Bir şeyi kalpten istemeyi. Bacakların seni koşturur ama bir yere kadar. Kalbin iyi olmalı, bir şeyi kalpten istemelisin. Ve kulağımda sürekli şu cümle: “Hadi kızım Yonca, madem bu kadar geldin, daha da gidersin. Koşamazsan yürü, olmadı emekle, ama vazgeçme, devam et...”

- Bu performans her babayiğidin harcı değil, nasıl hazırlanıyorsun, nasıl altından kalkıyorsun...
- Ne Likya’ya ne Venedik’e adam gibi hazırlanabildim. Şaştım kaldım finişi görünce. Beni finişte gören de şaşırdı! Gerçi vücudum değilse de, kafam hazırdı. Gece rüyamda bile antrenman yapıyorum. İşi kafada bitirince yol da kesin bitiyor. Bir de ben kasmıyorum; inan, keyifle kendimle sohbet ede ede koşuyorum. Utanmıyorum bitiremezsem diye. Amaç o yola çıkmak ve elinden gelenin en iyisini yapmak. Ama tabi şu var, haftada en az 6 gün spor yapıyorum. Pilates, bisiklet, yüzme, aklına ne gelirse. Arabayı uzağa park ediyorum, merdivenleri tercih ediyorum, üşenmiyorum, bahane üretmiyorum...

Haberin Devamı

Herkes kitabımla fotoğraf çekip yollamaya başladı

- Bir süre önce kitabın çıktı: “Karışık Kuruşuk Şeyler” senin için ne ifade ediyor?
- Korkmadan denemeyi, “Seviyorum” diyebilmeyi, özür dileyebilmeyi, şükretmeyi, tevekkülü, şansı ve umudu!

- Dünyanın dört bir yanından insanlar kitabının kapağıyla çekilmiş fotoğraflar yolluyorlar. Biz de görüyoruz Twitter’da. Nereden çıktı bu fikir?
- Ben “görmemişin kitabı olmuş” şeklinde, kitabımı rafta görünce heyecanla fotoğraf çekip tweet’ledim. Sonrası da su gibi geldi, herkes başladı çekip yollamaya, binlerce fotoğraf oldu.

- O fotoğraflarla ne yapmayı düşünüyorsun?
- Keşke online fotoğraf albümü yapabilsem ve her 1 tıkla, isteyen benim koşularımı, isteyen TOG’yi, isteyen TEGV’yi isteyen Buğday’ı, isteyen TOFD’yi desteklese. Çark dönse...

Fotoğraf: Emre Yunusoğlu

Yazarın Tüm Yazıları