İşte bu...

HABERİ görünce ‘İşte bu...’ dedim.

Schröder oturmuş iftar topunu bekliyor.

Ben Türklerin Avrupalıları etkileyeceğini biliyordum ama bu kadar erken değil.

İftar sofrasında fonda Mozart çalıyor.

Gerçi harem-selamlık gereğidir, eşlerini evde bırakmışlar ama iftar sofrasında Tayyip Erdoğan ile Schröder arasında bir sarışın oturtmuşlar, o tercüman...

İftar salonunda hostesler mini etekli.

Burada asıl önemli olan, Schröder’in iftar sofrasına oturmuş, huşu içinde iftar topunun atılmasını beklemesi.

İşte bu...

*

Türklerin AB’yi etkileyeceği tezi doğru çıktı; gelen haberlere göre AB delegeleri sadece tokalaşırken, şimdi durup durup birbirlerini öpmeye başladılar.

Biliyorsunuzdur; Avrupa ülkelerinde erkek erkeğe öpüşmek yok, eskiden öpüşenlere eşcinsel gözüyle bakarlardı.

Bu kültür transferinin ilki Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün AB’ye kabulümüz nedeniyle sevinip İngiltere Dışişleri Bakanı’na sarılıp öpmesiyle başladı.

Abdullah Gül, İngiliz Bakan’ın boynuna doğru uzandı.

O üç adım geri kaçtı.

Gül de üç adım öne zıpladı.

İngiliz Bakan arkasını dönüp kaçmaya vakit bulamadan Gül sarılıp öptü onu ve bunu televizyonlar tüm dünyaya gösterdiler.

Ben o zaman da ‘Türkiye AB’ye giriyor... İşte bu...’ demiştim.

*

Bu sefer Schröder’i iftar sofrasında topun atılmasını beklerken görünce bana artık kesin gibi geldi:

AB bize giriyor sanki...

‘İyi şeyler de olmuyor mu?’ diyenler haklı. Bunlar olumlu, güzel gelişmeler sevgili okuyucular.

İftar sofrası, Mozart çalıyor...

Serviste mini etekli kızlar...

Schröder oturmuş, iftar topunun atılmasını bekliyor.

Sağında Başbakan, aralarında saç-baş bir sarışın, öbür yanında içinden ya yabancı sermaye yatırım girdisini hesaplayan, ya da Kevser Suresi’ni okuyan huşu içinde Ali Babacan.

İşte bu...

Yazarın Tüm Yazıları