İstanbul Executive Airport

Uğur CEBECİ
Haberin Devamı

İstanbul Atatürk Havalimanı bitti. Yeni terminal binası, parelel pist gibi yeni inşaatlar havalimanında hareketi iyice sınırladı. Havalimanının Florya yönünde Batı 4 diye adlanan apronda ise neredeyse birbiri üzerine çıkmış özel uçaklar duruyor.

Bir ülkenin gelişmişliği, güzelliği, medeniyeti olarak kabul edilen hava taksi şirketleri, özel iş jetleri, hava ambulans uçakları, helikopterler artık oradaki hangarlara sığmıyor.

Üstelik E kapısı diye adlanan bu bölgeye giriş çıkışlar sırasında yaşanan sorunlar da her gün tırmanıyor. Bir çok işadamı özel uçağına giderken kaçakçı muamelesi görüyor. Yurt dışından özel uçakları ile gelenler ürkütücü arama ve kontrollerle karşılaşıyorlar.

Uçaklarına gitmek isteyen işadamları araçlar içeri sokulmadığı için hangarlara kadar yürümek zorunda kalıyorlar. Çıkış yapanlar E kapısına kadar gidip orada bagajlarını başka araçlara aktarıyorlar. Özel terminaller var ama özel hizmet sunamıyorlar. Pasaport kontrolleri uzun sürüyor, polis geçişlerinde uğurlayıcılar dışarıda kalıyorlar. Yürüme sorunu yüzünden otomobille hava taksi şirketinin terminaline gitmek zorunda olan bir işadamını bile yürütüyorlar. Sonunda E kapısından girilen yer özel terminaller sahası olmak yerine büyük paralar harcanarak yaratılmış bir çile kapısı haline geliyor.

BİR KAÇ OLAY

Batı 4 apronu diye adlanan bölgeden bir kaç ünlü yurt dışına kaçtı. Bazı kaçakçılık olayları yaşandı. Bunlardan bir kısmı su üstüne çıktı, bir kısmı dedikodu halinde kaldı. Burada yaşanan olaylar, Atatürk Havalimanı’nın normal çıkışlarında ya da girişlerinde yaşananlardan çok daha azdı. Ama buna rağmen ağır ceza E kapısına verildi. İş dünyası, özel uçak kiralayarak uçmak isteyenler, burada iş yerleri kuran hava taksi şirketleri, helikopter firmaları bu işten bezdiler. Bazıları ki sayıları çok az olan bir iki şirket yöneticisi, hala burada kalmak için devletin yapımını başlattığı parelel pistin iptalini bile istemeye başladılar. Çünkü parelel pist Batı 4 apronunu yok ediyordu.

Ama çoğunluk yeni bir fikirde birleştiler. İşin fikir babası işadamı, 50'sinden sonra pilot olan Başkurt Okaygün özel bir havalimanı kurulmasını önerdi. Böyle bir düşünceyi uzun süredir geliştiren Bayındır Holding'in patronu Kamuran Çörtük'de çeşitli projeler hazırlatmaya başladı. Ama herkesi bir çatı altına toplama fikri de Cenajans’ın sahibi Nail Keçili'den çıktı.

FİKİR ATEŞLENDİ

İşadamları aralarındaki görüşmeler sırasında İstanbul'da yapılacak özel havalimanının Türkiye'nin büyük ihtiyacına cevap vereceği konusunda fikir birliğine vardılar. Silivri'de, Durusu'da, Sarıyer sırtlarında bir yelerde ama mutlaka bir özel havalimanı kurulması ihtiyacı işadamlarını bir araya getirdi.

Ev sahipliğini Sabah Gazetesi sahibi Dinç Bilgin üslendi ve işadamları ATV'nin roof'unda bir araya geldiler. İkili, üçlü görüşmeler sırasında tartışılan özel havalimanı fikri, bu toplantıda ateşlendi. Sonuçta İstanbul'da özel hava taksi şirketleri, iş jetleri, uçakları, helikopterler için bir özel havalimanı yapılması konusundaki görüşbirliği uygulama için adım atılması amacıyla araştırma kararına kadar ilerledi. Başkurt Okaygün toplantıda yaptığı konuşmada Atatürk Havalimanı’nda E kapısından giriş-çıkış sırasındaki sorunlar dışında kalkış izni almak için yarım saat ya da 45 dakika beklendiğini, yüzlerce litre yakıtın boşa harcandığını, sıkışıklık nedeniyle uçaklarda çarpmalar sonucu hasarlar oluştuğunu, yer bulunamadığı için hangara konamayan uçakların kükürt etkilemesi yüzünden büyük zarar gördüğünü vurguladı.

UÇAN MARİNA FİKRİ TUTTU

Türkiye'ye marinaların kazandırdığı imkanlar gözönüne alınarak özel havalimanı fikri uçan marina diye sunuldu. Şimdi İstanbul'a yapılacak, ortalama 50-60 milyon Dolarlık bir yatırım gerektiren özel havalimanı için uygun arazi aranıyor. Devletin sırtına yük olmayacak ama devletin havalimanları konusundaki tekelciliğini de sürdürmeden desteği isteniyor. Bürokratik işlemlerde sunacağı bir formül aranıyor. Uygun arazi, uygun formül bulunduğunda çok ortaklı bir özel havalimanı işletmesi harekete gececek. Türkiye'de belki yine bir ilke imza atılacak. Bütün dünyaya bizim özel uçaklar için özel uluslararası kimlikli bir havalimanımız olduğu duyurulacak. İstanbul Executive Havalimanı gerçekleştiğinde, hiç kimsenin kuşkusu olmasın, medeniyet ölcümüz dünya gözünde hemen bir ibre yukarı atacak.

NELER YAPILABİLİR?

İstanbul Executive Havalimanı sadece işadamlarının,hava taksi şirketlerinin uçaklarını koyacakları hangarlar ve uygun bir pist dışında ciddi bir havacılık merkezi haline getirilebilir. Bunun için neler yapılabilir:

İTÜ,Eskişehir Anadolu ya da Florida'daki Embry-Riddle gibi Üniversitelerle anlaşma yapılarak bir havacılık okulu kurulabilir. Burada sivil havacılık için pilot yetiştirilebilir.

Satın alınacak Mock-Up'larda ciddi kabin memurluğu eğitimi yapılabilir.

Bir meteoroloji meslek ya da yüksek okulu kurulabilir.

Hava Trafik Kontrolörü yetiştirilmesi için bir merkez oluşturulabilir. Burada kontrölörler büyük havalimanı curcunasına girmeden önce daha sakin şartlarda iyi eğitim imkanı bulabilirler.

Kurulacak bir havacılık klübünde büyüklere ve çocuklara maket uçak yapımı-kullanımı öğretilebilir.

İyi bir spor merkezi oluşturularak havacılık meraklılarının burada daha uzun kalmaları sağlanabilir.

Geniş gövdeli,uçuş yaşamını tamamlamış bir uçak alınarak çok güzel bir lokanta ve kafeterya yapılabilir.

Bir Pilot Shop açılarak havcacılık dünyasının tişörtlerinden saatlerine kadar bir çok ürün satılabilir. Ayrıca uçaklar için gereken aksesuarlar, avioniklerde bu mağazadan alınabilir.

Kit uçak imal eden firmalarla görüşülerek bir temsilcilik alınıp uçak satışı yapılabilir.

Orman Bakanlığı ile bir anlaşma yapılarak yangın söndürme uçakları için bu havalimanı bir ana üs haline getirilebilir.

Başlangıç için düşük konaklama ücretleri ve ucuz yakıt imkanı sunularak bir çok meraklı havacının uçakları ile bu havalimanına gelmeleri sağlanabilir.

Oda sayısı az ama lüks bir butik otel ile havalimanı içinde konaklama imkanı yaratılabilir.

İçinde berberinden, saunasına, sağlık merkezinden, marketine, cep sinemasına kadar bir çok şeyin yer aldığı hoş bir merkez yapılabilir.

Küçük bir hava kargo şirketine yer verilerek havalimanının ticari hareketlliği arttırılabilir.

ICAO: Uçuş emniyeti arttırılacak

Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO-Internaional Civil Avaition Organisation) Rio'da yaptığı yıllık toplantısında uçuş emniyetinin arttırılması için yeni kararlar aldı. Başkan Dr Assad Kotaite alınan kararların hızla uygulanacağını söyledi. Toplantıda ICAO'nun 21'inci yüzyılın gerekleri doğrultusunda yeniden organizasyonu da gündeme geldi.Alınan ana kararlar şöyle:

Hava trafik sistemi değiştirilecek.

Uçak motorları gürültü oranları azaltılacak.

Havacılık organizasyonu yeniden yapılanacak.

Hava trafik sistemi:

Bu yılki toplantının ana konularından biri hava trafik sistemiydi. Uçak sayısının her yıl hızla arttığını belirten yetkiler, hava sahasının daha iyi kullanılması konusunda yapıacak çalışmaları gündeme getirdiler. İleride tüm dünyada hizmete girmesi planlanan sisteme göre hava trafiği tamamen bilgisayarlar tarafından yönlendirilecek. Böylece uçuş değişiklikleri çok hızlı yapılarak hava sahası daha verimli kullanılacak. Bu uygulamanın ilk örnekleri Amerika ve Rusya’da denenmeye başlandı. Elde edilecek sonuçlar doğrultusunda diğer ülkelerin hava sahalarına da uygulanacak.

Sessiz motorlar:

ICAO'nun bir diğer üzerinde durduğu konu ise özellikle eski nesil uçaklardaki motorların çıkardığı gürültü oranının yüksekliği. Avrupa'da birçok havalimanının şehir içinde kaldığını belirten uzmanlar gürültülü motorlar konusunda taviz vermiyor. Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri bu konuda çok hassas. Bunların devredışı bırakılması isteniyor. Eski motorların çıkarttığı nitrojen oksit gibi gazlar ozon tabakasına da büyük zarar veriyor. Stage 3 adı verilen gürültülü uçaklar arasında B737-100/200, B727, DC9 ve Rus uçakları bulunuyor.

Yeni organizasyon

Dünyada yıllık uçak yolcusu sayısının 5 milyara ulaşacağını tahmin eden uzmanlar ICAO'nun yeniden organize edilmesi gerektiği üzerinde duruyorlar. Şu anda geçerli olan 1954 Şikago Anlaşması'nın niteliğini 2000'li yıllarda kaybedeceğine dikkat çeken ICAO yetkilileri sivil havacılığın yeni bir yapılanmayla kontrol edilebileceğini vurguluyorlar.

ICAO nedir?

Toplam 185 ülkeninin üye olduğu ICAO, Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan ve sivil havacılığının düzenlenmesini, geliştirilmesini hedefleyen bir kuruluş. ICAO'nun aldığı kararların üye olan tüm ülkeler tarafından eksiksiz uygulanması gerekiyor. Üye ülkeler organizasyonun yaşayabilmesi için her yıl belirli miktarda aidatı ödemek zorunda. ICAO bir yandan programlar geliştirirken bir yandan da her 6 ayda bir bu kararları içeren yayınlar hazırlıyor. Pilotlardan uçaklara, bakım ekiplerinden yolculara kadar bir çok konuyu takip eden ICAO üye ülkelerin havacılık kuruluşlarını da kontrol altında tutuyor.

<>

Türk Hava Yolları büyük umutlarla katıldığı, Swissair'in başını çektiği Qualiflyer ortaklığında pürüzler çıktı. İsviçre Hava Yolları ortaklığın kuvvetlendirici bağlarından olan Frequent Flyer diye adlanan özel yolcu programlarında yolculara karşılıklı aynı hakların tanınmasında THY'ye zorluk çıkarmaya başladı. THY uçakları ile uçan yolcuların bu uçuşlarda kazandıkları uçuş mili karşılığında alacakları bedava biletlere Swissair'in soğuk bakması ilişkileri zayıflattı.

Bu arada özellikle Türk Cumhuriyetlerinde Swissair ile ortak bilet satış büroları açılması projesinde Swissair'in tek başına hareket etme eğilimi huzursuzluğa yolaçtı. Bilindiği gibi THY, Swissair'in başını çektiği Qualiflyer diye adlanan kalitede işbirliği anlaşmasına çok kısa sürede imza koymuştu. Başta İsviçre Hava Yolları Swissair olmak üzere, Avusturya Havayolları, Belçika'lı Sabena Havayolları, Fransız AOM, Swissair'in yan kuruluşu Crossair, Portekiz Havayolları Tap Portugal, Air Tyrleon ve son olarak gruba katılan yine Fransız orijinli Air Littoral sıkı işbirliği için sözleşmeler yapmışlardı.

Swissair'in sürekli hakimiyetçi, yönlendirici, komuta edici tutumunu, THY çıkar ilişkilerinde bir zedelenme olmadığı için sineye çekmişti. Ama THY'nin doğal isteklerinin ertelenmesi, Swissair'in oyunun kurallarını zorlaması ilişkileri kopma noktasına taşımamakla birlikte hem yay gibi gerdi hem de zayıflattı. Özelleştirme öncesi THY'nin de artık çok sıcak bakmadığı bu beraberliğin önümüzdeki günlerde nasıl yol alacağı merak ediliyor.

SORUN VAR AMA AŞILIR

Adlarının açıklanmasını istemeyen bazı THY yöneticileri Swissair ile sorunlar olduğunu doğruladılar. Ancak bu sorunların aşılamayacak cinsten olmadığını ısrarla vurguladılar. Swissair'in isteği ve öncülüğü ile oluşan Qualiflyer programında önce Swissair'in hakimiyetçi davranmasının doğal karşılanabileceğini de söyleyen üst düzey yöneticiler,' Bizde olsak aynı şeyi yapabilirdik. Ama sözleşmemizde mümkün olduğunca eşit ilişkilere ağırlık verdik. İlişkilerden kastımız çıkarların ortak paylaşımı şeklindeydi. Ama şimdi görünüyor ki Swissair pastadan daha fazla pay kapmak ya da pastayı tek başına şekillendirmek için ağırlık koymak niyetinde. Bu durumda THY'nin çıkarlarına hiç bir zarar gelmesine izin vermeyiz. Şu aşamada sorunların çözülebileceğini düşünüyoruz. Çözülmesse, çözümsüzlüğe göre davranız.' dediler.

DELTA SICAK BAKMADI

Swissair'in Atlantik ötesindeki güçlü ortağı Amerikan Delta Havayolları Qualiflyer grubu portföyünden işbirliği talep eden THY'ye sıcak bakmadı. Bir kaç kez kurulan temaslar Delta'nın isteksiz tavrı nedeni ile zoraki rendevularla sürdü. Merkezi Atlanta'da bulunan Delta bir defasında THY yöneticilerini başkanlarının yeni değişmesi bahanesini ileri sürerek kabul etmedi. Daha sonra Atlanta'da yapılacak Başkanlar seviyesindeki görüşmede sürekli ertelendi. Sonuç olarak Amerikan Delta ile THY işbirliği sonuçsuz kaldı. Projeksiyona gelen haliyle THY'nin bir mutluluk zinciri olarak katılmaya çalıştığı havayolları grubu üyeliği şimdilik mutsuz bir ilişkiye dönüşme eğilimine girmiş görünüyor.

Yazarın Tüm Yazıları