İşsizlik rakamları güzel de masamdaki CV’ler neyin nesi

Haberin Devamı

Biraz kafam karışık...
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre Türkiye’de işsizlik oranı düşüyor.
Gerçi 2013 Ocak ayı verileri işsiz sayısının 226 bin artarak yüzde 10.6’ya yükseldiğini söylüyor.
Ama genel olarak TÜİK de, hükümet de Cumhuriyet tarihinin en iyi verilerine ulaştığını iddia ediyor.
Aslında bunu doğrulayan bilgiler de yok değil...
Türkiye; uzun bir süredir büyüyor; hem de soluksuz...
Büyüme oranları Çin’den sonra dünyanın en iyi oranları...
Elbette hepimiz bu rakamlarla gurur duyuyoruz; dünyanın resesyonda olduğu bir dönemde, Avrupa’da ülkelerin iflas ettiği bir süreçte Türkiye’nin böylesine parlak bir büyüme trendinde olması bizleri çok mutlu ediyor.
Zaman zaman haberlerini de veriyoruz.
Birçok organize sanayi bölgesinin başkanı çıkıp “İşçi bulamıyoruz” diyor.
Manisa’da, Denizli’de, İzmir’in organize bölgelerinde çalışanlar için özel imkanlar yaratılmaya başlandı.
Başkanların, iş dünyasının açıklamalarından anlıyorum ki; nitelikli kadrolar için zaten hiç sorun yok...
Haberlere göre bu sefer işveren bu kişileri istihdam etmek sıraya girmiş durumda...
Bunlar sevindirici gelişmeler...
Ama...
Peki benim masamın üstündeki özgeçmişler ne anlama geliyor.
Her gün arayan yakın, eş dostun işle ilgili talepleri ne demek oluyor.
Okurlardan aldığım mailler, iş bulma konusundaki yardım talepleri başka bir şeyi mi söylüyor?
Anlayacağınız kafam karışık...
Rakamlar başka, masamın üstündeki özgeçmişler, bana gelen mesajlar, telefonlar başka bir fotoğrafı anlatıyor.

Haberin Devamı

Gençlerin işsizliği sosyal bir travmadır

Ben gençlerdeki işsizlik oranının daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu gittiğim toplantılarda, konuşmacı olarak katıldığım seminerlerde, üniversitelerdeki konferanslarda bunu daha iyi anlıyorum. Gençlerin işsizliği kötüdür; nitelikli insanların evde oturmaları travmatik bir durumdur. Büyük beklentileri olan kişilerin hayal kırıklığına uğramaları sosyal bir yaradır. Ve bunu hızla tedavi etmek zorundayız. Burada şöyle de bir yanlışımız var. Herkes üniversite okumak istiyor, herkes yüksek lisans, doktora yapmak istiyor. Bu elbette güzel... Ama meslek seçimleri ve gençlerin kendileriyle ilgili gelecek planları çok daha önem kazanıyor. Ben onların yerinde olsam; farklılaşmaya çalışırım. Türkiye’nin geleceğinde öne çıkacak sektörleri tercih ederim. Örneğin son dönemde bazı üniversitelerin mutfak sanatları bölümleri var. Çok ilgi görüyor ve biliyorum ki; buralardan mezun olan gençler okulu bitirir bitirmez iyi yerlerde ve iyi imkanlarla iş buluyorlar.
Elbette hükümetlere, üniversiteleri de çok büyük iş düşüyor. Bu planlamayı yapacak, yol gösterecek devletin kurumları olacak. Bu konuda ben çok büyük eksiklik görüyorum. Gençlerimize bu bilgileri vermek, bilinçlendirmek, farkındalık yaratmak bu kurumlara düşüyor.
Tekrar ediyorum.
Gençlerin işsizliği ve özellikle nitelikli, iyi eğitim almış insanların işsizliği çok farklıdır.
Ve sosyal travmaların en büyük nedenidir.

Haberin Devamı

Basın bülteni siyasetçiliği 4

Arada yazıyorum; hatırlatmak için...
Siyasetin böyle yapılmadığını, siyasetin sokakta, vatandaşa dokunarak, onu dinleyerek yapılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Siyasetin teşkilatlarla, yol arkadaşlarıyla yapılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Siyasetin lafa lafla cevap vererek değil, projelerle yapılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Siyasetin polemiklerle, spekülasyonlarla değil; gerçeklerle yapılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Siyasetin duygularla, gönül kalbiyle yapılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Biliyorum…
Çoğu zaman okunup geçiniyor, çoğu zaman okunmuyor bile...
Olsun...
Ben hatırlatıyorum.
Siyaset basın bültenleriyle yapılmıyor...

Yazarın Tüm Yazıları