İki belge üzerinden 89 kişiyi suçlamak

İSTANBUL 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, geçen cuma günü 163 sanık hakkında tutuklama kararı verirken, bu karar sonucu kendilerini Hasdal ya da Silivri’de bulan muvazzaf ya da emekli subayların neredeyse yarısı Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na mensuptu.

Balyoz davasındaki toplam 196 sanığın 89’u Kara Kuvvetleri kökenli. Hakkında tutuklama kararı çıkanların sayısı bunun 2 eksiğiyle 87.

BÜTÜN KARACILARA TEŞMİL EDİLDİ

Tutuklama kararını Balyoz’un Karacı sanıkları açısından tahlil ederken önce şu genel saptamayı yapmalıyız: Deniz, Hava ve Jandarma kökenli sanıklarda delil olarak sunulan ve çeşitlilik gösteren pek çok yeni belge söz konusu ancak Karacılar açısından yeni delil olarak yalnızca iki belge var.

Emniyet’in Donanma Komutanlığı’ndaki aramada bulunan yeni belgeler üzerinde yaptığı tasnif ve değerlendirmede, bu iki belgenin iddianamedeki 89 sanığa da standart bir şekilde teşmil edildiğini görüyoruz; tutuksuz yargılanacak sanıklar da dahil olmak üzere...

Mahkeme heyeti tarafından sanık avukatlarına da dağıtılan bu yeni değerlendirme raporlarında, her sanık için “eski delil” ve “yeni delil” dosyaları da konmuş. Sanıklarla ilgili “yeni delil” bölümlerinde karşımıza hep aynı kalıp çıkıyor. 1 numaralı sanık Çetin Doğan hakkındaki “yeni delil” bölümünde de yalnızca bu iki belge var, tutuksuz yargılanan 89 numaralı sanık Abdullah Zafer Arısoy hakkındaki klasörde de...

Mahkeme kararına göre, sanıkların tutuklanmasının ana dayanaklarından biri de yeni delillerin ortaya çıkmış olması. Bu durumda, Kara Kuvvetleri kökenli 87 sanığın tutuklanmasının temel gerekçelerinden birinin bu iki belge olduğunu anlıyoruz.

15’İNCİ KOLORDU’DAKİ YAZIŞMA

Bu belgelerden birincisi dönemin 15’inci Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Turgay Tekmen tarafından 17 Aralık 2002 tarihinde bazı bağlı bölge komutanlıklarına gönderilmiş olan ve irtica ile mücadele ve türban gibi konularda duyarlı hareket edilmesi istenen imzalı bir yazı. Bu belgenin gerçekliği pek şüpheli gözükmüyor.

İşin püf noktası, Balyoz’un ana metni olduğu ileri sürülen 2 Aralık 2002 tarihli ana Balyoz Harekat Belgesi’nin içindeki bazı cümlelerin, Albay Tekmen imzalı bu belgedeki cümlelerle tıpa tıp tutmasıdır. Emniyet, buradan hareketle “Balyoz Harekat Planı’nın 1’inci Ordu’nun iç yazışmalarında da kullanıldığı” sonucuna varıyor.

İkinci belge ise bilgisayarda hazırlanmış olan, “SN. KOM. ARZ,” diye başlayan ve Balyoz’un bazı uygulamalarından söz edilen imzasız bir word dosyasıdır. Bu belgenin, 5 Mart 2003 tarihinde 1’inci Ordu karargahında düzenlenen plan seminerinin yapıldığı gün Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan için hazırlandığı ileri sürülüyor. Savunma, bu belgenin de kurmaca olduğunu ileri sürüyor.

Her iki belge de Balyoz iddianamesinde adı geçen Karacı bütün sanıklara teşmil edilmiştir. Yani, 15’in Kolordu Komutanlığı’nda yapılan Albay Tekmen imzalı yazışma ve ikinci belge, o tarihte 1’inci Ordu’ya bağlı 2’nci, 3’üncü ve 5’inci Kolordu Komutanlıklarında ve ayrıca Harp Akademisi Komutanlığı’nda görevli olup bugün Balyoz’da yargılanan sanıkların hepsi açısından geçerli bir delil olarak değerlendirilmektedir mahkeme heyeti tarafından.

CEZA SORUMLULUĞUNUN ŞAHSİLİĞİ İLKESİ

Ceza hukukunun en temel kavramlarından biri, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesidir. Bu evrensel ilkeye göre, herkes kendi fiilinden sorumludur. Bu ilke, Anayasa’nın 38’inci maddesinde “ceza sorumluluğu şahsidir” ifadesiyle vurgulanmıştır.

Belgelerin bu şekilde bir delil olarak herkese atfedilmesi bu ilke çerçevesinde kuşkusuz tartışılacaktır.

Önemli gördüğümüz bir noktaya daha dikkat çekelim. Geçen ilkbaharda Balyoz soruşturması yürütülürken Kara Kuvvetleri’nden tutuklanan şüphelilerin sayısı toplam 89 sanık içinde bir hayli sınırlı kalmıştı. Tutuklananlar, sanıkların dörtte birine ancak yaklaştı. Örneğin Harp Akademi’den sanık olan 19 kişiden hiçbiri tutuklanmadı. 5’inci Kolordu’dan sanık olan 16 kişiden yalnızca 5’i tutuklandı. Tutuklanmayan sanıkların çoğunun ifadesi de mayıs ya da haziran aylarında Savcılığa davet yoluyla alındı.

Soruşturmanın en kritik aşamalarında tutuklamalarına gerek duyulmayan bu sanıkların, bu kez iki belge nedeniyle topluca tutuklanmış olması bu konudaki tartışmaların yeni bir boyutunu oluşturacak gibi gözüküyor.
Yazarın Tüm Yazıları