İbrahim Tatlıses için aşk değil, sevgi var

İster inanın ister inanmayın... 15 Mart Salı saat 23.40’da, İmparator’un menajeri, arkadaşım Eyüp’e bir mesaj çektim.

Haberin Devamı

 “Herkes iyi düşünsün. Pozitif enerjimizi yollayalım. İyi olacak bana inanın” diye. 16 Mart Çarşamba öğleye doğru, doktorlar İbrahim Tatlıses’in, tehlikeyi % 80 atlattığını açıkladılar. Hislerim beni yanıltmadı... Seversiniz, sevmezsiniz, ama o Türkiye’nin bir mega starı. Bir daha gelmez. Şayet, Amerika ya da Avrupa’da doğsaydı bir dünya starı olurdu. Hatta ve hatta, kendini yalnızca sanatına verseydi, belki yine olurdu... Ama o bir mağarada doğdu. Yokluğun, açlığın ne olduğunu çok iyi biliyordu. O nedenle, açları doyurmak, kendisi gibi doğanlara, bir yaşam şansı vermek için, pek çok iş yaptı, hiç bilmediği alanlara daldı. Turizm, tekstil, hava ulaşımı, inşaat, kebap, çiğ köfte fabrikası, yazılı ve görsel medya dallarında televizyon, gazete ve radyo... Çok dağıldı. Amma binlerce kişiye de ekmek verdi ve vermeye devam ediyor. Kısmetse verecek de...

Haberin Devamı

Havayı ve parayı pek sevmedi

Başkaları gibi, paraları istifleyip, yurt dışında malikaneler satın almadı... Boğaz’da bir yalısı bile yok. Hatta bana bir gün, Seyrantepe’deki yazıhanesinde “Yahu, karılar kovduğu an, işte bu gördüğün yerde kalıyorum” dedi. Yani gözü, ihtişamlı, debdebeli yaşantılarda değildi... Bir kere çok bonkördü. Yemesini, yedirmesini severdi. Türk medyasında, benim kadar İmparator’u tanıyan, bir elin beş parmağını geçmez. Onunlar çooook güzel anılarımız da oldu... Bir birimize ağır hakaretlerde bulunduğumuz, hatta mahkemelik olduğumuz zamanlarda... Aynı yolda da yürüdük... Yollarımız çatıştı da. İlk bizi, rahmetli Atalay Noyaner ağabeyim tanıştırmıştı. O ‘Ayağında Kundura’ ile zirvedeydi. Ben de magazinde. 1978... O kadar bir birimizi sevmiştik ki, bana evli olduğunu, karısı Adalet Hanım’ı anlatmıştı. O zamanlar Adalet Hanım Mersin’de telefon idaresinde çalışıyordu.

Bir efsane, bir idol

1990 yılında Maksim’de, sahnede bacağından vurulurken, ben İsmail Akaya ile ön masadaydım. O zaman da içim cız etmişti. Menajerlik yaptığım dönemdi. Seren Serengil’i ilk sahneye çıkarıyoruz. Fakat kadro yapamıyoruz. O zamanlar Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan, çok yakın bir ağabeyim olmasına rağmen, Seren’le kimse çalışmasın diye, herkese baskı yapmıştı. Ortağım Ziya Akelli ile Levent’te sevgili Derya Tuna ile beraber oturduğu eve gittik. Büyük delikanlılık yaptı ve Seren ile çalışmayı kabul etti. Her ne kadar dostunu, düşmanını ayırt etmekte zorlansa da dostuna dost, bir delikanlı... Tek kusuru ani parlaması ve frenleyemediği öfkesi. Neyse... Öyle ya da böyle, onun şarkılarıyla büyüdük... Onun şarkılarıyla aşık olduk, özlem giderdik, güldük, ağladık... 35 yıllık sanat yaşamında, bir efsane, bir idol Tatlıses... Aslında İbrahim Tatlıses ile anılarım bir kitap olur. Sayfalara sığmaz. ‘Dobra Dobra’ programı yaptığım sırada, verdiği çok özel röportajını unutamam. Çok şeyler konuştuk. Çok şeyler paylaştık... Aklımda kalanları bu pazar gününde sizin de bilmenizi istedim... Buyurun... 

Haberin Devamı

Aşk mı? Sevgi mi?

Birlikte olmalar, tesadüflere bağlı. Hiç kimseyi arzu edip, ille bu olsun demedim. Hiç kimseye delicesine aşık olmadım! Aşık olmak, nasıl bir duygudur bilmiyorum ki! Ben sevmeyi biliyorum. Aşık olunca, nasıl olunur bilmiyorum. Bence aşk yoktur. Sevgi vardır. Ben duygu adamıyım, ben sevmeden yaşayamam. İlle de severim! Bu sadece, kadınları sevmek anlamına gelmesin. İnsan severim ben. İnsanı sevmek yaşatır. Yeter ki, sev. Kendini sev, hayatı sev... Çünkü, Allah sana o yüreği sevmen için vermiş.

Güneş olmayı becerdim

Hayatına birçok kadın girdi. Çocuklarının annesi Adalet, Perihan ve Derya Hanım arasında bir tercih yap desem?

Üçünün de ayrı yeri, ayrı değeri var. İlk göz ağrım Adalet Hanım, üç çocuğumun anası. Hacca gitti. Perihan Hanım bize aslan gibi pırıl pırıl, hanımefendi bir kız verdi. Derya Hanım, aslan gibi bir delikanlı verdi. Hepsi başımızın tacıdır. Onların üzerinde, küçük bir bulut olduğunda, güneş olmayı becermişimdir. Aydınlatırım, ısıtırım...

Haberin Devamı

Çocuklarınla aran nasıl?

Çok iyi. Ama ben, iyi bir baba değilim. Mesleğimden dolayı tabii. Ayın 15-20 günü şehir dışındayım, hep. Telefonla da olmuyor. Özlüyorum ama işleri de bırakıp gidemiyorum ki! Ekmeğimiz! Bu yola ilk başladığımda pavyon pavyon gezerek buralara kadar geldim. Buralara gelmişken, elimden kaçırmak istemem.
Şiddet değil, kavga güzel
Perihan Savaş, DeryaTuna ve Asena ile fırtınalı aşklar yaşadın. Ama Ayşegül Yıldız ile daha sakin bir birlikteliğin var. Bu aşkın şiddetiyle mi ilgili?
Benim kavga etmeden geçirdiğim bir saatim yoktur. Çünkü, kavga gürültü olmadan, tat tuz olmuyor. Diyorlar ki, ‘İbo kadın döver’. Kadın yanlış yapmayacak, eksik konuşmayacak, tahrik etmeyecek... O anda elini sallıyorsun, suratına değiyor ve ‘Dövdü beni’ diyor. Şiddet değil, ama kavga etmek güzeldir.
İbrahim Tatlıses olmak sana neler kazandırdı, neler kaybettirdi?
Huzurumu kaybettirdi. Ama öte yandan param var, şanım var, şöhretim var... Gittiğim her yerde açılmayan kapılar açılıyor. İnsanların sevgisi hoşuma gidiyor. Hiçbir zaman şöhretin bir zararı yoktur, tabii iyi kullanmasını bilirsen. Çünkü, şöhret ateşten bir gömlektir. Giymesini bilirsen yanmazsın. Giymesini bilmezsen cayır cayır yakarlar.

Haberin Devamı

Zenginden çaldı, fakire verdi

Urfa’da mağarada doğdun. İnşaat işçiliği yaptın. Ama bugün ‘İmparator’sun?
Sahneye çıktığım zaman “İmparator” kelimesini duyduğumda, kendime saygım, insanlara saygım, ismime saygım ve soyadıma olan saygım daha da büyüyor. Böyle olunca kendime daha bir çeki düzen vermek istiyorum. Mağaradan gelmek asaletsiz bir konum değil. İftihar ediyorum. Babam Urfa’da ‘Yandım Allah Kum-panyası’nın başıymış. 15-20 kişilik bir gruplarmış, zenginden alıp fakire dağıtmakmış konuları... Bir gün bana dedi ki, “Oğlum, biz zenginlerden çalar fakire dağıtırdık.” Babam annemi kaçırıyor, sonra bir ara cezaevine düşüyor ve ben doğuyorum. Mağarada doğuyorum. Babam benim doğduğumu, cezaevinde duyuyor. Çıktığı zaman arkadaşlarına diyor ki, “Arkadaşlar benim bir oğlum oldu, artık herkes başının çaresine baksın.” Gidip bir tane el arabası alıyor, üstüne mangal koyuyor, altına bir tezgah, üstünde ciğeri doğrayıp, insanlara ciğer kebabı satmaya başlıyor... Ben o babanın oğluyum, aslımı hiçbir zaman inkar etmedim, edemem.

Haberin Devamı

Petek Dinçöz Manisa’yı fethe geliyor

Her sabah, ışığıyla, neşesiyle, işvesi, cilvesi ve konuklarıyla Petek Dinçöz, yeni kanalı TNT’de fırtına gibi esiyor. Bu programında kendini bulan, yaşına uygun giyinen ve davranan Petek, kısa sürede farkını gösterdi. Sanat, cemiyet, müzik dünyasından, hep zirvedeki isimleri, bugüne değin ağırlayan, genç ve güzel assolist, “Tam yaşımın kadını oldum. Sonunda yolumu buldum” diyor. Son albümü, özellikle Ferhat Göçer ile yaptığı düet şarkısıyla da müzik listelerini alt üst eden Petek, yarın kısmetse Manisa’da. Egeli hemşerileriyle özlem giderecek. Aman, sakın kaçırmayın…

Yazarın Tüm Yazıları