İbadetler günümüzün koşullarına uyarlanamaz mı?

İSLAM dini, aklın ve bilimin rehberliğine her zaman öncelik vermiştir. Dünyanın 1400 yıl önceki toplumsal koşulları ile günümüz arasında; teknoloji, ulaşım, iletişim, çevre, iklim, vs. bakımından öylesine büyük farklar oluşmuştur ki, kimse geçim gailesiyle sabah karanlığı yollara düşüp gece yarıları evine dönebilen insanlardan dinin emri olarak beş vakit namazını kılmasını, orucunu tutmasını beklememeli, dayanılmaz sıcaklarda hacca giden yaşlıların ölümüne de şaşırmamalıdır.

Haberin Devamı

"Ben her koşulda ibadetimi yaparım" diyenler, istisnalar dışında bunu ancak mesaiden zaman çalarak, verim düşüklüğüne yol açarak veya sağlığını bozarak sağlayabilirler. Bu takdirde, çalışmayı, insanlığa yararlı olmayı en büyük ibadet olarak kabul eden dinimizin böyle bir ibadeti makbul sayması da düşünülemez.

Kameri takvim nedeniyle her yıl on gün önce başlayan ramazan ayı, her 36 yıllık periyodun 10-12 yılında yaz sıcaklarında oruç tutulmasını gerektirmekte, bu da özellikle küresel ısınmadan kaynaklanan dayanılmaz sıcaklar nedeniyle giderek eziyet haline gelmektedir.

Diğer taraftan; inanç sahiplerinin özgürce ibadet etmek, onun manevi zevki ve huzurunu yaşamak da en doğal haklarıdır. O halde ’kolaylaştırınız’ öğüdüne uygun olarak ne yapılabilir?

Dini siyasete, siyaseti dine vıcık-vıcık bulaştıran, tarikat soytarılarına cehalet bataklığındaki toplumu teslim eden AKP, hiç olmazsa bu konuda yapıcı bir hizmette bulunarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çatısı altında yeterince mevcut olan İslam alimlerinden oluşturacağı bir kurulla kutsal günleri, ayları miladi takvime ve küresel iklim koşullarına göre sabitlemeli ve zamanı, sayısı, süresi Kuran’da belirtilmeyip sonradan belirlenmiş olan ibadetleri günün koşullarına göre yeniden düzenlemelidir.

MANTIK TUTARLILIĞI

Ruhban sınıfına yer vermeyen dinimizde yüz binlerce imamın varlığı, kadın imam olmadığı halde imam hatip okullarında kız öğrencilerin okutulması, bilmediğimiz bir dille ibadet etmek gibi garabetler, aklı, ahlakı, yurtseverliği ve unutulmaz hizmetleri ve eserleriyle yobazlar için kötü örnek(!) bir Müslüman olan Atatürk’ümüzün ne yazık ki aramızdan çok erken ayrılması nedeniyle ve giderek artan bir tutuculukla yaşanırken, dinci siyasetçilerden böyle bir istekte bulunmak ’ham hayal’ gibi görülebilir.

Ancak ’23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı’nı gölgelemek için ’Kutlu Doğum Haftası’nın tarihlerinin sabitlenmesini uygun bulan iktidar partisine, ’göle maya çalmak’ kabilinden de olsa yapılan bu öneri, ihtisas sahibi olduğunu iddia ettikleri bir konudaki mantık tutarlılığını test etmek bakımından zamansız ve gereksiz olarak değerlendirilmemelidir.

Reşit ÇAĞIN


Fotoğrafa iyi bakın

HEP beraber lay lay lom.

Laik Cumhuriyet lay lay lom.

Ulus devlet lay lay lom.

Bir parmak bal çevredekilerin ağzına (kömür, bulgur).

Bir parmak bal merkezdekilerin ağzına (laiklik, ulus devlet)

Uyandırmayın 70 milyonu!...

Uyusun!

Güntay GÜLDEMİR

Müfettiş, denetlediği kişiden az maaş almaz

EFENDİM ben bir ilköğretim müfettişiyim. Hükümetimiz eşit işe eşit ücret sloganını dilinden düşürmüyor. Ancak ilköğretim müfettişleri diğer müfettiş unvanlı kişilerin yarısı kadar maaş almaktadır. Hatta son zamlarla denetlediği öğretmen ve müdürlerden daha az maaş almaya başlamıştır. Bu nasıl eşit işe eşit ücret? Allah aşkına siz buna bir anlam verebiliyor musunuz? Dünyada denetim görevinde bulunanlara, denetlediklerinden daha az maaş veren bir ülke daha var mıdır? Lütfen sesimizi duyurunuz ve bizlerin mağduriyetten kurtulmamıza yardımcı olunuz...

Ethem GÜNAYİlköğretim Müfettişi

İstanbul’u ne yapayım ben...

BİZ iki yıldır İstanbul’a gitmiyoruz. Çünkü her şey yasak; o sıcakta soğuk bir bira içmedikten sonra ne yapayım İstanbul’u ben... Galata Köprüsü’nün altındaki restaurantlarda ayrılmış yerler; bir tarafta alkollü, bir tarafta alkolsüz ya... Avrupa’nın en pahalı balığını yiyorsun; bari yanındaki rakıya yasak demeyin. Türkiye’de insana zorla çay içiriyorlar. Bu insanların haklarını kim koruyacak, AB mi? Biraz da insan hakları ve demokrasi dışına baksın, Türkiye’de neler oluyor diye. Halk mecbur mu çay içmeye, basına çok büyük işler düşüyor.Hasan ÖZKAN

GÜNÜN SÖZÜ

"(Denizbank tarafından Diyarbakır’da düzenlenen ’Tarım Şenliği’ toplantısında) Mezopotamya denilen bölgenin toprakları yıllardır uyuyor, bunu uyandırmamız lazım. Altyapıyı çözerek girişimciyi desteklemek gerekiyor. Bu bölgenin çiftçilerinin son 30 yılda yaşadığı süreç nedeniyle elinde para kalmadı. 4 bin 500 yıl bu topraklar insanları beslemiş ve umut ediyorum bu topraklar gelecek bin yıllarda da insanları besleyecek. Bu bölgede borç namustur kavramı vardır. Donunu satar borcunu öder. Denizbank yetkililerine sesleniyorum; Geri dönmeyenin ben kefiliyim."

(Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak)

Haberin Devamı

Mesaj Panosu

ARI Hareketi’nin konferansı ’Geleceğe bakmak: Türk dış politikasının önümüzdeki 10 yılını yönetmek’ temasıyla İstanbul Bosphorus Swissotel’de 11 Eylül’de yapılacak. Yerli ve yabancı 18 konuşmacının yer aldığı konferans için cemile@ari.org.tr veya 0212-211 90 71’e başvurulabilir.

"BEN TCDD Genel Müdürlüğü’ne bağlı işyerlerinde çalıştım. Şu anda emekliyim. KEY paralarımızı, kayıtlarda olmasına rağmen TCDD’nin eski Emlak Bankası’na eksik bilgi aktarımı nedeni ile alamıyoruz. Sayıları on binlerce mağdur olarak yetkililere ulaşamıyoruz, atlatılıyoruz. Bu kandırmacaya kim dur diyecektir?"

GEÇENLERDE Hayrettin Karaca televizyonda süne zararlısının ancak iki yılda gelişebildiğini, iki yıl üst üste aynı tarlaya buğday ekilmez ise süne diye bir problem olmayacağını söylüyordu. Yıllardır bu kadar basit bir şeyi bile Tarım Bakanlığı’na anlatıyorum, dinlemiyorlar diyordu. Boşu-boşuna ilaca milyonlar ödüyorlarmış.

Teoman AYDINER

Yazarın Tüm Yazıları