Hasankeyf elden gidiyor

HASANKEYF, Orta Asya’dan, İran’dan ve Mezopotamya’dan gelen kültürlerle Batı’dan gelen kültürlerin buluşma yeri...

12 bin yıllık geçmişiyle Med’ler, Asurlular, Eyyübiler, Akkoyunlular, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi 30’a yakın kültürün izlerini taşıyor. Helenistik döneme ait 6 bin mağarası ve 300’e yakın kilisesi, camisi ve medresesi, ayrıca Romalıların ‘doğunun son kapısı’ olarak tanımladığı, en görkemli ve en büyük köprüsü var.

Çeşitli uygarlıkların yaşadığı antik kentte DSİ’nin yıllardır yapmak istediği baraja (Ilısu) karşı tepkiler sürüyor; çünkü Hasankeyf sular altında kalacak.

Batman’ın 36 km güneydoğusunda bulunan Hasankeyf’in kurtarılması için ‘Hasankeyf Gönüllüleri’ 18 yıldır mücadele ediyorlar. Dernek Başkanı Arif Arslan, ‘İnsanlık tarihi, 6 bin yıllık tarihiyle Hasankeyf, enerjiye feda edilemez’ diyor.

70-80 BİN GÖÇ

Hasankeyf’
in 80 km. uzağında Dargeçit Köyü’nde Ilısu Barajı’nın yapımıyla Batman, Mardin, Siirt, Şırnak ve Diyarbakır’da toplam 187 yerleşim birimi yok olacak. Başka bir ifadeyle 300 kilometrelik alanda bütün yerleşim birimleri suya gömülecek. En önemlisi de dünyada benzeri olmayan uygarlık izleri tümden yok edilecek. 7 milyon dekarlık bereketli topraklar yok olacak. Ayrıca 70 ila 80 bin arasında insan göç etmek zorunda kalacak bölgeden...

Ilısu Barajı, DSİ tarafından 50 yıl önce projelendirildi. Ancak bugün bu projenin ‘demode’ olduğu eleştirileri var; ÇED raporunun olmadığı da ifade ediliyor. Ilısu’nun kurulu gücü 1200 MW olacak ve üreteceği toplam enerji 3.8 milyar KW... Yani bu ‘dev’ barajla, hidroelektrik santralları vasıtasıyla üretilecek olan enerjinin yüzde 10’u sağlanacak.

KÖYLÜLERE ANKET

Ilısu
projesinin kapalı kapılar ardında yürütülmesi iddialarına karşın, hukuk Hasankeyf’in sular altında kalmasına olanak vermiyor. 1978 yılında Kültür Bakanlığı, bölgeyi 1. derecede SİT alanı ilan etti. Şimdi de bir an önce baraj tehdidinden kurtarılması için ‘Dünya Kültür Mirasları’ kapsamına alınması yönünde çaba gösteriliyor çeşitli sivil toplum örgütlerince...

Ilısu’nun yapımına ilk önce İngiliz Belfoir Baty konsorsiyumu talip olmuştu. Dünya çapında tepkiler doğunca İngiliz Avam Kamarası’ndan 10 parlamenter grubu, Hasankeyf’i yerinde gezerek, bir başka proje hazırlanmasını istemişlerdi. Öneri yerine getirilmeyince Ilısu projesinden 2002 Aralık’ında vazgeçilmişti.

Hasankeyf’in sular altında kalacağı endişesine karşı Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen yıl bölgede yaptığı konuşmada ‘Antik kenti, Ilısu Barajı’na feda edemeyiz. Hasankeyf’i kurtarıp turizme açacağız’ demiş, bu sözleri umut kaynağı olmuştu. Ancak bölgeden böyle bir izlenim yansımıyor.

Barajın yapımı Nurol’un öncülüğünde bir konsorsiyum tarafından üstlenilmiş. Barajın maliyetinin 1 milyar dolar olacağı belirtiliyor. Avusturya kökenli Va Tach adlı bir firmanın çalışmalara başladığı dikkat çekiyor. Batman Valiliği’nde bir büro açan Encon adlı bir firma da, sular altında kalacak 200 köyde anket çalışması yapıyor.

ZEUGMA GİBİ Mİ OLACAK

Nizip’
in Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri kıyısındaki Zeugma, sular altında kalmaya başlayınca değeri anlaşıldı ve dünya ayağa kalktı; Afganistan’da Budist heykellerinin Taliban tarafından bombalanması gibi..

Hasankeyf’in değerinin anlaşılmasının da, Ilısu Barajı’nın yapımıyla ortaya çıkması mı bekleniyor?

Ancak henüz geç kalınmış değil, deniyor. Kültür ve sanat adamları, Hasankeyf’in kurtarılması için alternatif projelere dikkat çekiyorlar. Örneğin, baraj su kodunun 520’den 415 metreye düşürülmesi, baraj sayısının ikiye hatta üçe çıkarılması, bölgede yüzde 30 olan kayıp enerji oranının düşürülmesi, yenilenebilir enerji yatırımları gibi..

30 milyon Euro ile kurtarılmaz

HASANKEYF
Gönüllüleri Derneği Başkanı Arif Arslan dikkat çekici bir açıklama yapıyor:

DSİ’nin ayırdığı 30 milyon Euro’nun (56 trilyon lira) Hasankeyf’in kurtarılması için değil, barajın yapılması için ayrıldığına inanıyoruz. Baraj yapımını gerçekleştirmek üzere yapılacak kazı ve taşıma faaliyetini de çözüm olarak görmüyor ve reddediyoruz. Doğasıyla insanın el ele oluşturduğu bir dokunun taşınamayacağına inanıyor ve bu uğurda mücadele ediyoruz. Biz, kesinlikle mevcut projeyle barajın inşasına karşıyız. Her türlü hukuksal mücadelemizi öncelikle Türkiye mahkemelerinde, sonra da gerekirse AİHM’de sürdürmeye kararlıyız...’

UZMAN GÖRÜŞÜ

Hasankeyf müzeye konulamaz

Prof. Oluş Arık (Eski Hasankeyf kazı heyeti başkanı): ‘Kurtarma projeleri görecelidir. Eğer Hasankeyf’te bir kaçhoş parça kurtarın’ diyorsanız, bu para yeter. Ama bu sandık gibi bir şey değil. Hasankeyf, öyle toprağın altından çıkarılıp, bir başka yere taşınamaz. Hasankeyf, doğasıyla insanın el ele oluşturduğu, mağaralarıyla, sokaklarıyla, dükkánları, medreseleri, camileri, kiliseleriyle koskoca bir doku... Bunlar başka bir yere kurulamayacak tarihi eserlerdir. Bu tür anıtsal yapılar, müzeye konulamaz. Siz Berlin’deki gibi bir Pergamon (Bergama müzesi) yapamazsınız. Öyle olmayacağına göre neyi kurtaracaksınız? Hasankeyf’i en iyi koruma yolu, su altında bırakacak projelerden vazgeçmektir. Yoksa bunun dışında, böyle sitlerin kurtuluşu olmaz. Hasankeyf’te hiç değilse önemli bir kısmının çıkarılması için en az 20-30 yıl çalışılması lazım. ‘

Bir Roma öyküsü

ABD’de yaşayan gazeteci Mahmut Şenol’un yeni kitabı bu yaz tatilinde Akdeniz kıyılarına gidecekler için iyi bir yol arkadaşı gibi görünüyor. Şenol, ‘Phaselis Adağı’ (Altın Kitaplar) adlı tarihi romanında, okuru M.S. 82 yılına götürüp Antalya’nın şimdilerde harabe olan antik kenti Phaselis’de bir öyküyle buluşturuyor. Roman, yazara göre Türk yazınında ilklerden biri. ‘Latince kaynakların eksikliği nedeniyle Türk yazarları yıllardır Roma İmparatorluğu dönemine uzanan konuları işlemekten uzak kaldılar’ diyor. Şenol, Halikarnas Balıkçısı’nın Anadolu tezlerine inanmakta ve onların takipçisi uygarlık Anadolu’da doğdu diyenlerin edebiyatını yapıyor.

Biliyor musunuz

ARKEOLOJİ Müzesi Müdürü İsmail Karamut’un başkanlığında yürütülen Marmaray kazılarında Yenikapı’da (tarihteki adı Theodosios limanı, bugünkü Langa Bostanları’nın yeri) alışılmışın dışında, deniz yerine karada bin yıllık bir tekne batığı başta olmak üzere Bizans seramikleri ile Osmanlı İznik çinileri, hatta bir altın Bizans sikkesinin bulunduğunu (Özgen Acar’dan)...

Mesaj Panosu

İNTERNET’
te GS-FB taraftarları arasında ‘stat’; FB-TS taraftarları arasındaki ‘hakem’ kavgalarından sonra Formula 1’ pistine ‘Speedpark’ adının verilmesi sinanoglu.net sitesi üyelerinin yoğun tepkisine yol açtı. Diyorlar ki; ‘her ülke yarış pistine kendi dilinde isim koyarken, biz niye Türkçe bir isim koymuyoruz?’

GÜNÜN SÖZÜ

‘Hasankeyf, Anadolu’nun dünyaya, dünyanın da Cosmos’a bir armağanıdır.

(Hasankeyf’in sular altında kalmaması için yıllardır mücadele eden Av. Murat Cano.)
Yazarın Tüm Yazıları