Harita subayının sokak tabelaları

TAM 23 yıl önce bugün dünyaya veda etti Turgut Uyar.

Ankara doğumlu.

Şöyle anlatıyor babasını:

"Babam Harita Binbaşısıydı. çalışkan bir adamdı, çok iyi bir hattattı.

Ankara’nın latin alfabesi ile ilk sokak levhalarını, geceler boyu çalışarak ilk o yazmıştı.

Ölümünden on-onbeş gün öncesine kadar çalıştı ve her akşam içti rakısını...

Seksen yaşını aşmıştı öldüğünde...

İstanbul’a göçtük."

Sonra bir süre Ankara’da personel subaylığı da yapar.

Ve çalışır, Selüloz ve Kağıt Sanayii’nin Ankara şubesinde.

Emekli olunca yeniden İstanbul...

Özler Ankara’yı bazen:

"Ankara’dan gelir geçer trenim,

Bir gün olur elbet ben de binerim."

* * *

Şiirinin içinden şehirler, sokaklar, sardunyalar, fesleğenler, kediler, kırlangıçlar geçer.

Ve bunların hepsine ayrı ayrı benzeyen insani durumlar...

"Bizim ev iki oda, bir sofa

Evsahibi ayda yetmiş lira alır.

Kapıda atnalından, sarmısaktan bir nazarlık

Önümüzde kaleler, arkası mezarlık."

* * *

Bakıyorum bu kente, Ankara’ya.

Giderek azalıyor görülecek şeyleri.

Sanki her yıkılan binada, her yok olan meydanda, alt-üst bulvarlarda her seferinde bir şair ya da Ankaralı bir şiir, bir dize ölüyor.

Bir sokak tabelası sökülse, eksilir bu kent.

Ve Harita Binbaşısı Hayri Bey’in göz nuru, el emeği tabelaları gelir aklıma.

Oruç Arıoba der ya:

"Bir şairin gözleri kapanınca, dünyada görülecek şeyler azalır."

İşte öyle...
Yazarın Tüm Yazıları