Hadi yine iyiyiz, iyiyiz!

BAŞBAKAN, "Başarılıyız, çünkü dersimizi iyi çalışıyoruz" diyor ve Türkiye’nin dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olmasıyla övünüyor... İyi de, Türkiye zaten ilk 20 arasındaydı.

Dünya sıralamasında Çin en büyük 4’üncü ekonomi, Hindistan en büyük 12’nci ekonomidir, ama ikisi de Türkiye gibi fakir ülkeler arasında yer alır. Çünkü...

Ülkelerin refahı için önemli olan büyüklük değil, zenginliktir. Zenginlik de kişi başına düşen milli gelirle ölçülür. Türkiye milli gelirde Avrupa’nın çok gerisindedir, dünya sıralamasında ise 55’incidir.

Başbakan bir süre önce, "Ekonomimiz kötü olsa bu kadar otomobil üretip satabilir miydik?"
demişti. Demek ki iyiymişiz, ama biz farkında değilmişiz! Öyle mi? Kişi başına milli gelirimiz 27 Avrupa Birliği ülkesinin ortalamasının yarısı kadar. Bu mu iyilik?

Borç içinde yüzüyormuşuz; emeklimiz, işçimiz, çiftçimiz kan ağlıyormuş, ne gam!

Avrupa Birliği’nin, Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinin, Uzakdoğu’daki tüm devletlerin bizden kat kat daha gelişmiş olduklarına bakıp fazla üzülmeyelim.

Dünyaya şöyle bir göz atarsak, bizim seviyemizde, bizimle eşit olan ülkelerden çok daha kötü durumda 49 ülke olduğunu görürüz. Bunların hepsi geri kalmış Afrika, bir kısım Asya ve Pasifik ülkeleri ama bunu kafanıza takmayın.

Birleşmiş Milletler’in açıkladığı dünyanın en yoksul 49 ülkesi arasında çok şükür ki Türkiye yok! Dedik ya... Beterin beteri vardır.

* * *

Aşağıda sıralayacağımız ülkelerden daha iyi olmamız bize gurur mu vermeli, bilemiyorum. Gerçi adını sanını bile duymadığımız ya da pek azını tanıdığımız ülkeler bunlar ama olsun... Bakınız, kimler bizim ayarımızdaki ülkelerden daha yoksul durumda?

AFRİKA: Angola, Benin, Burkina Faso, Burundi, Orta Afrika, Çad, Eritre, Etiyopya, Gambiya, Gine, Ginhe-Bissau, Komoros, Kongo, Cibuti, Ekvator Ginesi, Lesoto, Liberya, Madagaskar, Malavi, Moritanya, Mozambik, Nijer, Ruanda, Sao Tome, Principe, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Togo, Uganda, Tanzanya, Zambiya.

ASYA: Doğu Timor, Bangladeş, Afganistan, Nepal, Laos, Kamboçya, vs.

PASİFİK: Kribati, Samoa, Solomon Adaları, Tuvalu, Vanuatu.

KARAYİPLER: Haiti.

Eh, ne diyelim? Onlara bakıp halimize şükredelim!

* * *

Başbakan Erdoğan sık sık "şeref"ten ve "şerefsizlik"ten bahsediyor.

Muhalefet yapanlara "şerefsiz" sözünü yakıştıran Başbakan, kendi partisinden Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli gibi rüşvetçileri, yüzde 100 vergi muafiyeti tanıdıkları Deniz Feneri Derneği gibi kuruluşların dolandırıcılığını hatırlamıyor herhalde...

Onların yaptığı işler "şeref" kelimesiyle ne kadar bağdaşıyor, takdirlerinize bırakıyoruz. Üstelik, Şaban Bey parti yönetiminden istifa etti, ama hálá AKP milletvekili!

Şeref ve haysiyet önemlidir. Din duygularıyla aldatılarak dolandırılan insanlardan toplanan yardım paraların hortumlanması kuşkusuz ki "şerefli bir olay" değildir!

AKP şerefini kurtarmak istiyorsa tüm bu pisliklerin üzerine gitmek zorundadır!

* * *

Bir fıkra... Temel ile Dursun, Deniz Feneri gibi bir derneğe yardım topladıkları geziden otomobille başkente dönüyorlarmış...

Dursun, "Galiba Ankara’ya geldik" demiş. Temel sormuş:

"Nasıl anladın?"

"İnsanları eziyoruz da..."

"Peki, niye dikkat etmiyorsun?"

"Arabayı sen kullanıyorsun da!"
Yazarın Tüm Yazıları