Kafka Kitap

Haftanın kültür sanat ajandası

Konser, sergi, tiyatro, sinema, festival...Güncel kültür sanat etkinliklerine dair haberler... Yeni haftanın kültür sanat ajandası...

Şahane bir sene olsun!

Yıl boyunca, ‘iyi ki yayımlandı’ dediğimiz kitaplardan bahsetmeye çalıştım. İyi olduğunu düşündüğüm yazarların özel haberlerini yaptım. Yeni yılda da nitelikli haberleri duyurmak en büyük dileğim. Hepinize 2024’te sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yıl diliyorum. İyi kitapların yayımlandığı, şahane bir sene olsun!

Yazarların dostluğu ve rekabeti

Bernard Malamud’un 1971 tarihli romanı ‘Kiracı’, biri Yahudi, diğeri Afro-Amerikalı iki yazarın arasındaki dostluk ve rekabet hakkında olsa da bizim için çok güncel bir konuyu işliyor. Çünkü bir yanıyla kentsel dönüşüm öyküsü.

Mevsimlerin ötesinde

İskoç yazar Ali Smith’in ‘Mevsimler’ dörtlemesinin son kitabı ‘Yaz’ geçen günlerde yayımlandı. 2021 George Orwell Siyasi Kurgu Ödülü’nü kazanan bu romanda “İngiltere’deki hayatın bir anlık görüntüsünü yakalayan Smith, küresel bir salgınla boğuşan bir ulusun duygusal sıcaklığını, Brexit’in sancılarını, mültecilerin karşılaştıkları yürek burkan koşulları ve çok daha fazlasını sergiliyor”.

İyi Hissettiren Yazılar

Bazen bir şarkıyla, bazen bir şiirle ya da filmle, hatıralarımızda saklanan duyguların ortaya çıkması bizi kendimize yaklaştırıyor.

Sözlükçü geldi!

Ersan Üldes’in romanlarındaki ironisi sözlükte de sürüyor: ‘Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü’ (Kafka Kitap).

Kafası karışık, aykırı ve yalnız

Miriam Toews’in ‘Karmaşık Bir Nezaket’i bir ergenlik çağı romanı. Ailesi dağılmış aykırı bir gencin gözünden kapalı bir topluma, aşırı ve mantıksız görünen kurallara ironik bir anlatımla cesur ve eleştirel bir bakış.

“Free’da” sergisiyle Frida Kahlo günümüzde yeniden hayat buluyor

Dünyada bir ilki gerçekleştirecek olan Frida Medya Ajansı, birçok farklı sanatçının eserleriyle Meksikalı ressam Frida Kahlo’ya yeniden hayat veriyor.

Diziye uyarlanan kitaplar

Geçenlerde İzzet Pinto ile görüştüm, kendisi TV içerik dağıtıcısı olan Global Agency’yi kurucusu.

Viktorya çağına hiciv dolu bir bakış

H. G. Wells ‘Tuhaf Kuş’un Görüldüğü Gece’ isimli, Türkçeye ilk kez çevrilen romanında bir meleğin dünyada geçirdiği bir hafta boyunca başına gelenleri anlatır. Wells ırk, cinsiyet, sosyal sınıf, inançlar ve değerlerin anlamsızlığını meleğin gözlerinden okuyucusuna gösterir.

Dolu dolu İzmir günleri

Geçen hafta, beşincisi düzenlenen İzmir Uluslararası Mizah Festivali’ne katıldım.

Dijital roman projesi

Instagram’da dolaşırken şans eseri “rabiacananerenler” isimli bir sayfaya denk geldim. Önce profil resmi dikkatimi çekti.

‘Âşık Dante’ Yeni Hayat’ında

İtalya’nın günümüzdeki önde gelen şairlerinden Giuseppe Conte, yeryüzünün ‘yaşayan’ şairlerinden Dante’yi 700. ölüm yıldönümünde bir romanla kutluyor: ‘Âşık Dante’.

Kitaplığınızda sonbahar kitaplarına yer açın!

Pandemi sezonu, yaz rehaveti derken durağan bir dönem geçiren yayın dünyası sonbaharla başlayan yeni sezona heyecan verici kitaplarla giriyor. Hürriyet Kitap Sanat’ın her sene hazırladığı yeni sezon dosyasında bu kez 29 yayınevinin, önümüzdeki üç ay içinde raflara çıkaracağı yerli-yabancı, edebiyat ve edebiyat dışı kitapları sizi bekliyor. Kitaplığınızı gözden geçirip yeni okumalara alan açmanın tam sırası...

Can bedenden ayrılırsa

Jeanette Winterson, gotik edebiyat klasiği ‘Frankenstein’dan yola çıkarak yazdığı ‘Frankissstein: Bir Aşk Hikâyesi’nde yapay zekâ, akıllı teknolojiler ve robotlara kafa yoruyor. Bilimkurgunun ilk eseri kabul edilen kült romanı, geleceğe bağlıyor. Merakla, çok şey öğrenip, tartışarak okunan bir roman.

Bir Susan Sontag portresi

Sigrid Nunez iyi bir anlatıcı, ‘Daima Susan’ da kısa, öz, keyifle okunan, konu edindiği büyük ve etkileyici yazarı ustaca anlatan başarılı bir portre çalışması. Ama kitabın altbaşlığında belirtildiği gibi ‘Bir Susan Sontag Biyografisi’ değil.

‘Komik’ bir aile hikâyesi

Ali Smith’in ‘Mevsimler’ dörtlemesinin ikinci kitabı ‘Kış’, Noel’i karşılamak için bir araya gelen dört kişi etrafında kurgulanan ama barındırdığı tarihi ve güncel temalarla pek çok can yakıcı meseleye açılan bir roman.

2020'nin en iyi 50 kitabı: Edebiyat

Pandemiyle geçen 2020’nin tek tük iyi yanlarından biri hayatımızda kitaplara daha çok yer açmamız oldu. Peki, yılın en çok iz bırakan kitapları hangileriydi? Hürriyet Kitap Sanat olarak oluşturduğumuz 23 kişilik jürimiz bu sene yayımlanan yerli ve çeviri kitapları, edebiyat ve edebiyat dışı kategorilerinde ayrı ayrı değerlendirdi. Jürinin gönderdiği ‘en iyi 10 kitap’ listelerindeki sıralamaya göre yaptığımız puanlama sonucunda, Ayfer Tunç’un son romanı ‘Osman’ en çok oyu alarak edebiyat kategorisinde birinci oldu. İşte jürimizin seçkisiyle 2020’nin edebiyat kategorisindeki en iyi 50 kitabı.

Dolu dolu bir hayat

Geçenlerde gazeteci dostum, eski Hürriyet Kelebek yazarı Ali Rıza Türker’le buluştum. Yazarın yeni kitabını 2021 yılının ilk aylarında H2O Kitap yayımlayacak.

Yasak aşkların romanı

Doğu’nun sözlü anlatı geleneğiyle modern romanı birleştiren Rafik Schami, yasak aşklara, inanç ve felsefeye, zenginlik ve yoksulluğa, dostluğa ve düşmanlığa, kadın-erkek ilişkilerindeki eşitsizliğe açılan ‘Hattatın Sırrı’ romanında, 1950’ler Suriye’sinin bireysel, toplumsal ve siyasal hayatının renkli bir görünümünü ortaya koyuyor.

Yıllar, yıllar öncesinde...

‘Gölgeler Çekildiğinde’, 2009’da kaybettiğimiz Cahide Birgül’ün ilk romanıydı. Yıldırım Türker’in romanın önsözünde belirttiği gibi, “Daha ilk romanında koyu mu koyu bir insan kumaşından, hayatın ve varoluşun korkunç muammasından biçiyordu dünyasını” Birgül: “İnsanın tekinsiz yalnızlığından çıkan ürpertici bir dünya resmine çalışıyordu. Kendi içine konuşan, kendi koynuna kıvrılan, kendi ateşine yürüyen insanları anlattı sonra da. İlk romanındaki takıntılı aşk, döne döne kendini yaralayan insanlar kimlik değiştirdi. Ama hiçbir şeyin güvenilir olmadığı sıkıntıyla bezeli dünyalar değişmedi.”

Haluk Dursun’un anısına...

Kısa süre önce bir otomobil kazasıyla aramızdan ayrılan Haluk Dursun’a Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü verildi. Yakından tanıdığım birinin ödülle yaşatılması, kitaplarının okunması için de bir hatırlatma: ‘İstanbul’da Yaşama Sanatı’ kitabını bütün İstanbulluların okuması gerek.

Sözlü tarih ve sarsıcı gerçekler

Nobel ödüllü yazar Svetlana Aleksiyeviç’in Türkçeye çevrilen ‘Son Tanıklar - Çocukluğa Aykırı Yüz Öykü’ kitabında yer alan çivi gibi soğuk ve yalın cümleleri okuyan herkes, bugüne dek neden Aleksiyeviç okumadığını sorgulayacak.

Modern dünyada anne-baba olmak

Sarah Moss, ‘Sular Çekilirken’de kalbi dört dakikalığına duran Miriam üzerinden yorgun bir evliliği, anne-baba olmayı, günümüz politikalarını ve en çok korktuğumuz duyguları masaya yatırıyor. Etkileyici bir roman.

Bir savaşın ‘çinko’ tarihi

‘Çinko Çocuklar’da Svetlana Aleksiyeviç, iki tarafta da büyük kayıplara yol açan ‘Sovyet-Afgan Savaşı’nı merkeze alarak cephedeki Sovyet askerinin ve cephe gerisinde görev yapmış sağlık personelinin bireysel tanıklıklarına ve yakınlarının sağ salim dönüşünü hasretle beklemiş olan annelerin, eşlerin, kardeşlerin acılarına ve trajedilerine kulak veriyor.

Bedenimizle olağanüstü meşguliyetimiz...

‘Başka Dünyanın Kuşları’, bedenin sınırlarına, kabul görmeye, normalliğe, kadınlığa dair nice sorusuyla, kusursuz bir bedene sahip olma baskısını belki her zamankinden çok hisseden günümüz okuruna, toplumda kabul görmek için verdiği mücadeleye dair pek çok şeyi hatırlatıyor. Brad Watson’ın yazdığı roman Jane Chisolm’un usul usul akan sıradışı yaşam hikâyesini anlatıyor.

Sonbaharda ne okuyacağınızı biliyoruz

Yerli edebiyatın güçlü sesleri, ödül komitelerinin gözbebekleri dünyaca ünlü isimler, çarpıcı biyografiler, yepyeni soluklar... Kitap dünyasının yeni sezonunda her okuru heyecanlandıracak bolca havadis var. Yıl bitmeden buluşacağımız roman, öykü, inceleme, biyografi, söyleşi türlerinin en öne çıkan kitaplarını sizler için derledik.

Hatırlamanın üç hali

Babalar ve oğullar arasındaki karmaşık ilişkiler ve geçmişin acılarının yaşanan ana yaptığı etkiler etrafında kurgulanan, konusu kadar dili ve anlatım biçimiyle de dikkat çekici bir roman: ‘Bir Düşüşün Güncesi’. Türkçeye ilk kez çevrilen Michel Laub, bellek ve kimlik konuları etrafında, içinden Auschwitz’in de geçtiği çarpıcı bir öykü anlatıyor.