Gizli ‘kara pazartesi’ oturumu

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

CHP Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ ile TBMM tarihine ‘‘kara pazartesi’’ olarak geçen operasyonu tartıştık. Merkez sağın iki lideri Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller'in karşılıklı yardımlaşma ile mal varlığı soruşturmasından kurtulmalarının perde arkasını araştırdık.

DYP Lideri Çiller'in mal varlığını soruşturan komisyonun üyesi olan Karaytuğ'a biz sorduk, o anlattı:

- Komisyonda karar oylamasından önce, gizli çok özel bir toplantı olmuş. Ne toplantısı bu?

Karaytuğ: Komisyon Başkanı Süha Tanık (ANAP), geçen cuma günü bir çağrı yaptı ANAP, CHP ve DSP'li üyelere. 'Pazartesi sabahı 09.30'da toplanalım' diye. Hafta sonu Anap kongresi sürerken, Tanık biz CHP'li üyeleri arayarak o toplantıyı iptal ettiğini bildirdi. Ama sonradan öğreniyoruz ki pazartesi sabahı toplantı yapılmış. Sadece ANAP ve DSP'li üyelerle. İddia o ki aklama talimatı resmen bu toplantıda verilmiş. Ve sonrası malumunuz...

- Komisyon'un ANAP kanadı da dahil olmak üzere kanaati belliydi...

Karaytuğ: Evet. Ama kanaatteki bu değişiklik hükümetin gideceğinin belli olmasıyla birlikte ve özellikle Ecevit'ten kaynaklandı sanıyorum. Amaç Bülent Bey'e acil bir başbakanlık nasip etmek.

-Karar oylamasında ANAP'lı üyelerin haleti ruhiyesi nasıldı?

Karaytuğ: ANAP'lılar çok enteresan. Bu komisyonda 6 aydır çok yakın çalışma yaptık kendileriyle. Aklama toplantısından beri yüzüme bakamıyorlar. Türkiye adına çok üzülüyorum. Özellikle Bülent Ecevit ve Zekeriya Temizel'in ne yapacağını merak ediyorum. Bu komisyonun ana omurgasını Maliye Bakanı'nın hazırladığı raporlar ve 16 suç duyurusu oluşturmuştu. Temizel ya bu suç duyurularından vazgeçmek ya da partisinden istifa etmek durumunda.

- Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Karaytuğ: Komisyon'a, Marsan yöneticilerinin tamamı, Tansu ve Özer Çiller çifti ile Osman Ünsal'ın yargılanmaları yolunda gerekli işlemlerin başlatılması için başvurumu yaptım. Komisyon kabul etmez ise bireysel olarak bağımsız yargıya suç duyurusunda bulunacağım.

Ankara'da günün fıkrası

Arabistan'da, canı hurma çeken Arap, hurma ağacına çıkar. Bir yandan hurma yer bir yandan tırmanmaya devam eder. Tırmana tırmana ağacın tepesine gelir. Aşağı baktığında çok yüksekte olduğunu anlar. Birden düşme, ölme korkusu başlar. Allah'a yakarır:

- Allahım beni aşağıya sağ salim indir, sana bir deve adayacağım.

Hurmaları yiye yiye aşağı doğru inmeye başlar. Yere bakar mesafe kısalmış. Bu sefer Allah'a şöyle yalvarır:

- Ya Rabbim sağ salim ineyim, sana bir koyun adayacağım.

Yere biraz daha yaklaşınca. ‘‘Allah'ım sana bir horoz adayacağım’’der.

Ayakları yere bastığında ise ‘‘Tamam, geçti gitti, bitti’’ diyerek yoluna devam eder...

Bu fıkra hangi siyasi lideri anlatıyor acaba?

Sağlık yine projesiz kaldı

Her rejimin, her siyasetin, her bireyin, üzerinde konsensus sağladığı konular neler diye sorsak, aynı yanıtı almaz mıyız?

Sağlık ve eğitim...

Bu iki konunun insanın içini ezen, zaman zaman isyan ettiren durumdan çıkarılması için master plan çalışmalarıyla 90'lı yılların başından sonra bazı adımlar atıldı.

Dünya Bankası'nın bu sektörler için verdiği uzun vadeli, düşük faizli proje kredileri, Hazine ve uyguluyacı kuruluşlar eliyle Türk danışmanlık şirketleri tarafından yürütülmeye başlandı. Ankon Danışmanlık Hizmetleri de bu çerçevede Türkiye için üç hayati proje üstlendi. Sağlık Reformları ile Birinci ve İkinci Sağlık Projeleri, Temel Eğitim Pilot Projesi ve Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi.

Buraya kadar çok güzel ama sadece buraya kadar. Sağlık Reformu başladığından beri 9 bakan, 4 müsteşar değişti. Her iktidar, projeleri önce çoşkuyla karşıladı, sonra yasal altyapısını bile Meclis'ten geçirmedi. Reformlar sonuçlandırılamadığı gibi çalışmalara ara verildi. Gerekçe, projeyi üstlenen Ankon A.Ş'nin Dünya Bankası ve BM tarafından onaylanan ve karşılanan, uluslararası standartlara uygun olarak günde 500 dolar ücret alması. Soruşturma raporlarında bunun BM standartlarına uygun olduğu ama yine de ‘‘kanaat’’ olarak Ankon'un sözleşmelerinin uzatılmaması görüşü beyan edildi.

Sağlık Bakanlığı'nın UNDP'ye tevdi ettiği ve dünyada standart olarak uygulanan sözleşme biçimine uygun olarak yürütülen Sağlık Reformları ve Kurumsal Gelişme Sözleşmesi'nde varılan kanaati anlayabilmek zor..

Neden bu hayati projelere ara verildi? İşin daha trajik yanı, aynı şirketin tüm Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Baltık ülkeleri, Rusya, Türk Cumhuriyetler ve Bengaldeş'e aynı konularda danışmanlık yapması.

Ve bu ülkelerin çoğunda Türkiye'den yıllar sonra başlanmasına karşın, projeler yıllar önce tamamlanarak, uygulamaya geçti.

Ankon Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Müderrisoğlu ve uzmanları, bu ülkeler arasında mekik dokuyup, uygulamaya yardımcı olurken, hükümetin bu yapısal uyum projelerindeki olumsuz tavrı, uluslararası kuruluşların da Türkiyeye desteğini çekmeleri tehlikesini doğuruyor. Bunca yıldan sonra sıfır noktasına gelmek karar vericiler açısından nasıl bir duygu bilinmez. Ama bu konularda bile değişimcilerin, statükoculara yenilmesi, insanı hayal kırıklığına uğratıyor. Bir de yarattığı modellerle dünyaya danışmanlık yapan yetişmiş insan gücünün Türkiye'de içine düştüğü durum.

Bu gitmeler gitmek değil

Yavuz Gökmen'i tanıyanlar, onun şarkı gibi yaşadığını da bilirler. O muhteşem sesini, büyük, cesur yüreğini...

‘‘Bir şafaktan bir şafağa

Bir akşamdan bir akşama

Merhaba demeden daha

Bu gitmeler gitmek değil...’’

Onu en çok sevdiği şarkılardan biriyle uğurladım Ankara'da...

Yavuz, bu gitmeler gitmek değil...Zarif, yiğit eşi Fatma Abla'ya, evlatlarına sabır diliyorum...

Bahreyn sevdası

Bankaların ‘‘Bahreyn hesapları’’ zaman zaman gündeme gelir. En son bu hesaplar 30 Eylül 1998 günü gerçekleşen ‘Mali Milat’ dolayısıyla sıcaklık kazanmıştı.

Neden bankalar Bahreyn'de şube açıyor?

Yanıtı basit. Çünkü, Bahreyn'deki hesaplar üzerinde bazı vergi yükümlülükleri yok. Bahreyn'deki bankalara yatırılan paraya, daha fazla faiz geliri oluyor.

Türkiye'de diyelim ki dolara yıllık yüzde 11-12 (gerçi bazı bankalar 15'e kadar çıkıyormuş) faiz veriyorsa, orada 15-16, belki daha fazla faiz işletiliyor. Benzeri bir durum İrlanda için de geçerli.

Bahreyn'de Yapı Kredi ve Pamukbank'ın şubesi var.

İddialara göre, Bahreyn'de Türkler'in 2.5 milyar dolar dolayında hesabı bulunuyor. Bugünlerde Ceylan Holding'e ait BankKapital de Bahreyn'e gitme telaşında. BankKapital, hem Türk Hazinesi'nden hem de Bahreyn'den gerekli izinleri aldı.

Bahreyn konusunda girişimleri bulunan bankalar arasında Demirbank ile Körfezbank'ın da yer aldığını duydum.

İrlanda'da da şube açmak üzere Garanti Bankası, Körfezbank, Finansbank ve Yapı Kredi Bankası'nın girişimleri var. Bank Kapital'in ise bir süredir İrlanda'da bir finans şirketi faaliyet gösteriyor. Bu şirket her ne kadar tam bir banka gibi hizmet vermese de BankKapital'in o bölgede çok işine yarıyor. Asıl hedef de bu şirketi bankaya dönüştürmek oluyor.



Yazarın Tüm Yazıları