Fethullah Gülen aldı başını gidiyor

KATOLİK Üniversitesinde İslami Bilimler Kürsüsü. Her faniye kolay kolay nasip olacak gibi değil.

Geçenlerde tesadüfen bir Hollanda radyosunu dinlerken ilginç bir haber-röportajla karşılaşıyorum. Habere göre:

Avustralya’da Ulusal Katolik Üniversitesi Melbourne kampusunda Fethullah Gülen İslami Bilimler Kürsüsü açılıyor.

Haberi açıklayan Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi. Haberi dinledikten sonra, anılan merkezin sitesinde haberle ilgili ayrıntıları görüyorum.

KATILIMCI KADRO

Kürsü 23 Kasım’da açılıyor. Açılışı Victoria Valisi yapıyor. Fethullah Gülen Melbourne’de kürsü açar da, Türkiye’den buna katılım olmaz mı? Katılacak olanların listesi, ulaşabildiğim kadarıyla, şöyle:

AKP milletvekilleri Reha Çamuroğlu, Celal Erbay, Yusuf Ziya İrbec, Vahit Kirişçi, değişik üniversitelerden çoğu ilahiyatçı Prof. Nazif Gürdoğan, Prof. Ahmet Güç, Prof. Recep Kaymakcan, Prof. Hüseyin Algül, Prof. Abdullah Özbek, Prof. Suat Yıldırım, Prof. Alpaslan Açıkgenç, Prof. Hüseyin Elmalı, Prof. Ali Şerif Tekalan, ayrıca Prof. Mete Tunçay, Prof. Doğu Ergil, Prof. Eser Karakaş, Yazarlar ve Gazeteciler Vakfı Yayın Yönetmeni Faruk Tuncer, Sağlık eski Bakanı Bülent Akarcalı, Yeni Şafak’tan Fehmi Koru.

Ayrıca, isimlerine ulaşamadığım yirmi kadar işadamı. Liste mükemmel.

Bu vatandaşlarımız açılışa katılacak ve belki de bir panelde konuşacak. Ne konuşacak? Dinler arası diyalog mu, Fethullah Gülen’in fazileti mi?

SİPERLERDEN ÇIKTILAR

Katolik üniversitede İslami kürsü açmak, dinler arası diyaloğun bir parçası olarak sunuluyor. Aslında fena fikir değil.

Ancak, açılacak kürsünün adı Fethullah Gülen Kürsüsü olunca işin peşine düşmek gerekiyor. İçerde ve dışarda Fethullahçılar siperlerinden çıkmış, sürekli hücuma hazır gibi.

Örneğin, bir süre önce de, Londra’da bir konferans düzenleniyor. Fethullah Gülen’in kimliği, başarıları, öğretisi üzerine. Birileri oraya gidiyor, ardından allı ballı övgüler düzüyor. Bilinen kalemler.

Şimdi de, taaa Avustralya. Üstelik, bu kez bir kürsü kuruluyor. Olayın mali cephesi, bu organizasyon, bu işlerin nasıl kotarıldığı sır.

Sır olmayan yönü ise, Nurcu harekete iktidar desteği. Pervasızca. İktidarın kendi içindeki Nakşilerle Fethullah arasındaki bağlar günden güne su geçirmez hale geliyor.

İktidar-Fethullah ilişkisinde desteğin boyutları beş kıtaya yayılıyor.

Sonuç, Londra’dan Melbourne’a kadar uzanan bir hareket.

Devir, şimdi o devir.

Petrol faturası 30 milyar dolar

PETROLDE varil başına fiyatın 100 dolara dayanması, Ankara’yı kara kara düşündürüyor. Daha şimdiden, yani 100 dolar öncesinde, petrole ödenen para 30 milyar doları buluyor. Cari işlemler açığının yarısı petrol faturasından kaynaklanıyor.

Yeni yılda, 100 dolar hesabıyla, bu faturanın daha da kabaracağı ortada. Bunun ekonomiye etkisinin bir anda vurucu olmaması için, bu fiyat tüketiciye küçük oranlarda yansıtılıyor.

100 dolar psikolojik eşik. Kaldı ki, 100 dolar aşıldığında, o küçük oranların büyük oranlara dönüşmesi işten değil. Türkçesi, iğneden ipliğe, bütün mallarda fiyat yükselişi.

Petrol fiyatı böyle giderse, enflasyonla mücadelede 2008 zor bir yıl. Cari açığın daha da büyümesi kaçınılmaz. Ekonomide yapay balayı döneminin sonuna yaklaşıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları