Festivale son bakis

Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

CAZ Festivali bitti. 10 gun boyunca kafasi kesilmis danalar gibi Acikhava- Roxy- Babylon ucgeni arasinda kosusturup duran insanlar bir festivali daha nihayete erdirmenin huzuru icinde evlerine donduler.

Bu sene tulum cikaramadik. Yani Mingusamungus'u (Roxy'deki jam-session'dan nasiplendik ama gel gor ki; Acikhava'ya yetisemedik), Nicholas Payton'u, Kerem Gorsev'i filan atladik. Belki ayip ettik ama; bu konserlere gitmek icin gerekli sartlari olusturamadik iste, n'apalim. Seyrettiklerimiz ruhumuzu fazlasiyla besledi zaten.

Buena Vista Sosyal Kulup tayfasi dunyadan kopartti, Bryan Ferry umulanin ustunde performans sergiledi, Roxy'de iki gece calan Christian McBride inanilmaz derecede iyiydi (Davulcu Gregory Hutchinson ustune ne desek az. Ben boyle adam az gordum), Lou Reed'i begenmedik, begenenler bozuldu (Bu konuyu bir sekilde; kocasi artik kendini dovmeyen kirsal kesim kadininin, bu duruma iclenip bunalima girmesine baglayacagim ama durun bakalim) falan filan.

Bir nevi kan uyusmazligi

En enteresan konserlerden biri de Natacha Atlas'inkiydi. Daha onceki yillardan bir yil, Roxy'ye geldiginde, seyredenler bu hanimi bir efsane seklinde anlatip durdular. Biz de albumlerini gece sarilip uyuyacak kadar sevmesek de begenmisizdir.

Her neyse, 13 Temmuz gecesi, Buena Vista'ya, Lou Reed'e ve Bryan Ferry'ye gore oldukca tenha vaziyetteki acikhava'ya adim attigimizda ‘‘Hava guzel, ortam sahane, zemin konser vermeye musait’’ seklinde ozetlenebilecek bir ruh halindeydik.

Festival sponsorlarinin kapida dagittigi ve kimi zaman kullanisli (bkz. Turkcell minderi) kimi zaman cok anlamsiz olabilen (bkz. tiras sonrasi kremi) ivir zivir elimizde, yerimize oturduk.

Natacha Atlas konsere gelinlikle- nisan kiyafeti arasinda gidip gelen bir sahne kostumuyle cikti. Daha o dakikada ayni ortami paylastigim insanlar ikiye ayrildilar. Bir grup ‘‘Ay bu ne boyle pavyon sarkicisi’’ gibi derken, bir grup da ‘‘Bu aslinda sovun bir parcasi. Ozellikle boyle giyiniyor’’ dedi. Konuya biraz fazla sekilci yaklasildiginin ben de farkindayim. Zaten ben bu tartismada taraf olmadim.

Sonra muzik basladi. Vallahi ne yalan soyleyeyim, yurt sathina yayilmis her muzikholde rastlayabileceginiz ‘‘kadin turkucu’’ formatindan zerre kadar farki yoktu. Haa, Arapca bilmem belki cok manali seyler soylemistir ama bana yillarca anlatilan Natacha Atlas'la benim dinledigim arasinda daglar, ovalar, ic denizler filan gibi bir fark vardi. Kadin kendi turunde -yani o geceki performanstan soz ediyorum- basarisiz degil.

Ama ‘‘Eee, yani?..’’ Eger o geceki kitle bu kadinin konserine geliyorsa, misal; niye Seher Dilovan konserine gitmez ki. Iste boyle bir soru isaretcigi olusuveriyor insanda kimi zaman, sadece bu kadar.

Durum alti naylonun sirri

Tabii bir de festivali festival yapan ama muzikle alakasi olmayan faktorlerden bahsetmek gerekiyor. Bu yil festival oncesi favorim, sucuklu durum oldu. Hos tam ana kapinin karsisindaki durumcuden son aldigimin durumu biraz bayatti ama konsere bes dakika kalmisken sushi servisi beklemiyorduk zaten. Bir de ‘‘durum alti nayloncugu’’ diye ozetleyebilecegimiz kavrami acmak gerekiyor. Biliyorum bazen cok luzumsuz detaylara giriyorum ama, bunlarin hepsi toplandiginda, kucuk bir hayat bilgisi kitapcigi olusuyor.

Simdi, bu durumculer, durumu uzatirken, tam altina bir nayloncuk gecirip veriyorlar. Huysuzum ya, ilk gun, ‘‘Amaaan, ne bu boyle be, allah allaaah’’ deyip 'durum alti nayloncugu'nu attim. Iki dakika sonra durumun altindan gomlegime damlayan yag damlaciklarini fark ettigimde, o nayloncugun islevi de ortaya cikmis oldu. Boyle kucuk detaylari takip eden durum camiasina kendimden utanarak itibarini iade ettim ve hayatimin 10 milyonuncu ‘‘Yag lekesi cikar mi usta?’’ geyigine katilimci aramak uzere basin kapisina yoneldim.

Festivali daha simdiden ozledim.

Yazarın Tüm Yazıları