Emin Çölaşan: Güneş'i tutarken

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Dün bütün Türkiye'de yaşam büyük ölçüde durdu. Saat 14.00 dolaylarında hep birlikte damlara çıktık, arazilerde mevzi aldık, kaldırımlara döküldük. Bendeniz şahsen dama çıkanlar arasındaydım ve bizim gazetenin tepesinden gördüğüm kadarıyla pek çok dam dolmuştu.

Fakat Ankara'da bir hayal kırıklığına uğradık. Güneş tutulmasının yüzde 96 oranında gerçekleştiği başkentte tam karanlık olmadı. Hatta dikkat ettik, hava karardığı halde gölgelerimiz bile kaybolmadı.

Güneş bir hilal şeklini almıştı ve çok ince bir kesiti görülüyordu. Buna rağmen ortalık sanki bulutlu bir havanın loşluğu gibiydi. Öyle yıldız falan görülmedi. Tam tutulmanın gerçekleştiği yerlerde elbette daha iyi görüntüler ortaya çıktı.

Arkadaşlarla konuşurken ‘‘Demek Güneş'in bu kadarı bile yetiyor’’ dedik.

*Ê*Ê*

Anımsadığım kadarıyla, Türkiye'de son Güneş tutulması 1949 veya 1950 yılında olmuştu. O zaman ilkokul öğrencisiydim ve öğretmenlerimiz bizi bahçeye çıkarıp isli camlarla güneşe baktırmışlardı. Aradan 40 yıl geçti ve ne mutlu ki, bu ilginç doğa olayını bir kez daha izleme fırsatını bulduk.

Dün bu hadiseyi Avrupa'da izleyip de bulutlu havaya çatanları ve dolayısıyla hiçbir şey göremeyenleri duyunca doğrusu sevindim!

Türkiye'ye gelen yabancılar galiba yine kazançlı çıktılar.

GALATA KÖPRÜSÜ

Türkiye bir kara mizah ülkesi. Çok büyük paralar harcayıp İstanbul'un göbeğine Galata Köprüsü'nü yeniden yaptırdık. Bu köprü açılıp kapanmıyor. Gerekçe olarak ‘‘teknik arıza’’ gösteriliyor. Arızanın muhatabı yok.

Bu işi kimin çözeceği belli değil. Arızanın giderilmesi için milyonlarca mark para gerekiyor ve parayı kimin bulacağı da belli değil.

Köprü açılıp kapanmayınca, ardındaki Haliç'le büyük teknelerin deniz ulaşımı sağlanamıyor.

Haliç tersanelerinde yapımı bitirilmiş gemiler var, orada mahpus kalmış. Onarımı bitmiş gemiler var, tersanelerde yatıyor.

Ama en önemlisi, bakımdan geçmiş savaş gemileri var ve Haliç sularında bekliyor!

Onarım için tersanelere gemi alınamıyor... Çünkü köprü açılmıyor!

Diyelim ki binbir güçlükle açıp gemileri çıkardınız, bu kez kapanmayacak ve İstanbul trafiği felç olacak!

Türkiye bir kara mizah ülkesi.

METEOROLOJİ LİSESİ

Bu kara mizah konusunda bir başka örnek vermek istiyorum. Rahmetli babam uzun yıllar Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü olarak görev yapmıştı. En büyük amaçlarından biri, Meteoroloji'ye teknik eleman yetiştirecek bir lise kurmaktı. Bunu başardı ve Ankara'nın en seçkin yatılı okullarından biri, 1960'lı yıllarda bu kuruluşun bahçesinde hizmete girdi. Bu liseden mezun olan çok sayıda teknik eleman Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nde şimdi bile görev yapıyor.

Gel zaman git zaman, bu liseye de siyasetçi parmağı girdi.

Bu genel müdürlük bir gün Devlet Bakanı ve ANAP Giresun Milletvekili Burhan Kara'ya bağlandı...

Ve Burhan Kara, bu 30 yıllık liseyi kendi seçim bölgesi olan Giresun'un Bulancak İlçesi'ne taşıdı!

Bulancak nireee, Meteoroloji'ye teknik eleman yetiştirmek nire!

Altyapı yok, hoca yok, tesis yok, teknik araç gereç yok. Çocuklar önceden 100 metre ötedeki genel müdürlükte meslek eğitimi görüp deneyim kazanırdı, o da yok.

Bu rezalet yıllarca devam etti. Yakınmalar arttı.

Neyse ki, MHP'li Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu şimdi bu yanlışı düzeltti. Lise yeniden Ankara'ya taşınıyor.

*Ê*Ê*

Bir Devlet Bakanı düşünün ki, böyle bir teknik liseyi hiç ilgisiz bir ilçeye, sadece ve sadece orası kendi seçim bölgesi olduğu için taşıyor ve hükümetler buna göz yumuyor.

Bu taşıma işinin büyük bir maliyeti var. Devleti parasal yük altına sokuyor. Bir okulun işlevini orada tümüyle yok ediyor. Öğrenciler, hocalar ve aileleri perişan oluyor. Neresinden baksanız bir rezalet, fiyasko.

Ama burası Türkiye!

Kimse kimseden hesap sormaz. ‘‘Ben yaptım oldu’’ mantığı geçerlidir.

Koskoca bir teknik okul, Bay Burhan Kara'nın seçimde alacağı birkaç yüz oy yüzünden kendi seçim bölgesine taşınır ve hesabını hiç kimse sormaz.

Türkiye gerçek bir kara mizah ülkesi.

ERBAKAN AYIBI

Burada yazdıklarımda tamamen haklı çıktım. Hükümet tahkim konusunda gidip Fazilet'le anlaştı. Bay Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Hasan Hüseyin Ceylan ve halen firarda olan İbrahim Halil Çelik'le Şevki Yılmaz'a yeniden milletvekili olma olanağı altın tepsi içinde sunuldu.

Oysa bu konuda DYP ile anlaşmaya varılsaydı, sonuç değişmeyecek ve Anayasa değişikliği için yeterli oy yine sağlanacaktı. Dünkü oylama sonuçları bunu gösteriyor. Dolayısıyla bu şahıslara ödün verilmeyecek, Anayasa Mahkemesi kararlarına saygısızlık edilmeyecekti.

Hükümet çok büyük bir yanlış yaptı.

Bundan sonra izleyiniz. Bunlara elini veren kolunu alamaz. Bunların isteği bitmez. Bundan sonraki ilk aşamada Fazilet'ten 28 milletvekilini istifa ettirip Türkiye'yi ara seçime götürmek, Hocaefendi ve adamlarını Meclis'e yeniden sokmak isteyecekler.

Yukarıda saydığım isimleri Türk siyasetine yeniden kazandıran(!) hükümet ortağı partileri candan kutluyorum!

Ama bunlar bu kafada giderse, Hocaefendi gibilere çanak tutmak bundan sonra da bunlara düşerse, geleceklerinin dünkü Güneş tutulması gibi olmasından endişe ediyorum.



Yazarın Tüm Yazıları