Ellerinde kalan tek silah

BABA televizyonda bir konuşma yaptı, sıkmabaş olayına karşı çıktı. "İsteyen gidip Suudi Arabistan’da eğitim görür" dedi. Vay, sen misin bunu söyleyen! Üzerine AKP kesiminden yaylım ateşi başladı.

Tayyip Erdoğan dahil hepsi saldırıya geçti.

Niçin?.. Çünkü bunların elinde sadece bir tek silah kaldı: Sıkmabaş.

Dinimizin, Kuran-ı Kerim’in neresinde "Saçlarınızı göstermeyin, saçınızın her bir telini örtün" diye bir hüküm-emir olduğunu bugüne kadar hiç kimse ortaya koyamadı.

Türk kadınının geleneksel başörtüsü "tu kaka" edildi, Ortadoğu’dan ithal edilen bu kavramla bazılarını örttüler. Yeni bir üniforma yarattılar. Pekçoğu erkeklerin baskısıyla, bazıları da çeşitli maddi olanaklar için örtünmek zorunda kaldı. Örneğin üniversite öğrencilerine burs ve ev verdiler, yurt buldular ama tek koşul örtünmeleri oldu. Parayı bastırınca çıplak mankenlere bile tesettür defilesi yaptırmayı başardılar.

* * *

Türk insanının durumu iyiye gitmiyor. İşçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi bütün kesimler kan ağlıyor. İhracat ve turizm tıkandı. Cari açık rekor boyutlara ulaştı. Milyonlarca insanımız -üniversite bitirenler dahil- her gün işsizler ordusuna katılıyor.

Yatırım yok... Çünkü IMF emir verdi: "Yatırım yapmayacaksın, bütçe harcamalarını kısacaksın."

Ekonomi, iç ve dış siyaset tümüyle ABD ve AB’ye bağımlı kılındı.

Dikkat ediniz, AKP iktidarının başlattığı ya da bitirdiği bir tek büyük ve önemli proje yok. Düzmece açılışlarla küçük işler bitiriliyor. Gelinlik dükkanları, kebapçılar, mağazalar için bakanların katıldığı açılış törenleri (!) yapılıyor.

Duble yollar fiyasko ile sonuçlandı. Ucuz etin yahnisi yavan oldu. Bugün delik deşik olmayan, üzerinde araçların rahatça gidebildiği bir tek duble yol yok.

Devlet uçan kuşa borçlu. Eczanelerden tutun, malı mülkü kamulaştırılan on binlerce vatandaşımıza paraları ödenmiyor. Sosyal güvenlik sistemi çökmüş durumda.

Buna karşın her alanda ve her sektörde kendi adamlarını zengin ediyorlar. Ali Dibo yöntemiyle partilileri, yandaşları, eşi dostu ihya ediyorlar. Her ihale ve kamu alımı paylaşılıyor. Kendilerinden olmayana hayat hakkı yok.

Buna karşın devletin ve AKP’li belediyelerin parasıyla ve "seçmene selam" yöntemiyle yüz binlerce aileye gıda paketleri dağıtılıyor. O trilyonluk ihalelerin bazılarını da AKP milletvekillerinin şirketleri kazanıyor!

Üstelik devletin ve milletin malını mülkünü, arazilerini, limanlarını, kentlerin en değerli arsalarını, limanlarını, fabrikalarını, altın yumurtlayan tavuklarını elaleme, kendi adamlarına ve Arap şeyhlerine ölmüş eşek fiyatına hibe ediyorlar.

Yolsuzluk, usulsüzlük, haksızlık, milletin parasıyla savurganlık, torpil, partili yandaşlara kıyak, devlet ve belediyeler eliyle yandaşları zengin etme olayı doruk noktasında.

Millet bunalmış durumda.

* * *

İşte bu ortamda gündeme sıkmabaş olayı geliyor. AKP sıkmabaşa sarılmak zorunda. Seçmeni elde tutabilmek için başka çaresi kalmadı. Yine dikkat ediniz, bu sorunu çözmek için de hiçbir şey yapmıyorlar. Niçin?..

Çünkü sorun çözülürse sömürü konusu ellerinden sabun gibi kayar ve gider. Devam etmeli ki, kitleleri bununla uyutup aldatmak mümkün olsun.

Her kim buna karşı çıkarsa, Demirel olayında olduğu gibi, hem de en çirkin benzetmelerle amansızca üzerine gidiyorlar.

"Cingöz Recai... Bunak... Tuluat gösterisi... El çabukluğu ile milletin gözünü boyamak..."

Böyle yapmak zorundalar ki, sıkmabaş sayesinde oy toplasınlar!

Evet, şu anda ellerinde sadece o silah kaldı. Onunla ateş ediyorlar. Ekonomi tıkanınca hadise sıkmabaş sömürüsüne, başka bir deyişle din sömürüsüne dayandı.

Onları bu nedenle mazur görelim, acıyalım!!!

Ama oynadıkları oyunu, içine düştükleri çaresizliği iyi bilelim ve görelim.

AÇIKLAMA!

Dünkü yazımda kendi adamlarına armağan ettikleri son model otomobil olayını anlatmıştım. İGDAŞ Genel Müdürü Levent Tüfekçi aradı. Otomobilin "üç milyonuncu" doğalgaz abonesi olarak gazeteci Mehmet Köşker’e çıkmasının rastlantı olduğunu söyledi. Kendisinin gazeteci olduğunu, Yeni Şafak ve Bugün’den geldiğini bilmiyorlarmış, daha sonra öğrenmişler! Dün belirtmiştim, bence de tamamen rastlantı! Zaten yazımın başlığı da "Şans kader kısmet"ti. Şike mike kesinlikle yok!

Bugün gazetesinden de açıklama geldi. Köşker’in bu gazete ile ilişkisi 24 Mart 2006’da tamamen kesilmiş.
Yazarın Tüm Yazıları