Ege Çağdaş Eğitim Vakfı çok önemli çalışma yapıyo

TÜRK edebiyatının en önemli ve özgün yazarlarından Füruzan, bu hafta konuğum.

TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nın onur yazarı olan Füruzan, Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nın (EÇEV) düzenlediği etkinliklere de katıldı ve eğitime verdiği desteği gösterdi. İlk kitabı Parasız Yatılı’yla 1972 Sait Faik Hikáye Ödülü, 47’liler’le 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü kazanan Füruzan’ın "Benim Sinemalarım" ve "Ah Güzel İstanbul" gibi eserleri de sinemaya aktarıldı.

Æ Birçok kişi sizi kitaplarınızdan ziyade filmlerinizle tanıyor. Tekrar sinemayı düşünüyor musunuz?

Æ Aslında hazır bir senaryom var ama yapabilmek için para lazım. Kültür Bakanlığı filmleri finanse ediyor ama, tekrar ödemeniz gerekiyor. Bir filmim Cannes’a resmi davet alıp gittiğinde, bir İngiliz kadın yönetmen ’filminizin resmi bölüme seçilmesi bundan sonra para bulmanız için iyi referanstır’ demişti. Ama pek öyle olmuyor.

Æ Peki finans sorununu halletseniz neyi çekersiniz?

Æ ’Günübirlik Adada’ adlı bir öykümü filme çekerdim.

Æ Neden 2000’li yıllarda daha az kitabınız çıktı? Son dönemde yeni bir çalışma var mı?

Æ Var ama daha bitmedi, vakit bulamıyorum. Ama unutmayın ’Füruzan Diye Bir Öykü’ adlı biyografi kitabım çok zamanımı aldı. Bu derleme değil, Faruk Şüyün’ün sorularına verdiğim cevaplardan oluşan bir kitap. Ayrıca TÜYAP’ın onur yazarlığının getirdiği gezilere çıkıyorum bu yaz.

Æ Eğitime çok önem veriyorsunuz ama siz eğitiminizi tamamlayamamışsınız. Devam edebilseydiniz ne üzerine eğitim almak isterdiniz?

Æ Ya mimar ya da doktor olurdum.

Æ Bana hep sanki sosyoloji okurmuşsunuz gibi geliyordu.

Æ Zaten bu iki mesleğin içinde de sosyoloji yatıyor. Yani bu iki meslek insanlara ait meslekler.

Æ Eğitim eksikliğinin, sıkıntısını yaşadınız mı?

Æ Benim çok özel bir yolculuğum oldu hayatta. Faruk Şüyün’ün yazdığı ’Füruzan Diye Bir Öykü’ kitabı biyografim. Orada bu sorunuzun cevabını şöyle veriyorum. Kendini acındırmayı hiç sevmeyen, kendine güvenen biri oldum hep. Eğitim bir sürü ayrı bölümden oluşuyor. Ailenin, okulun, toplumun verdiği sorular taşıyan bir düşünce sisteminiz varsa, o zaman kendi eğitiminizi başlattığınız dönemdir. Eğitim için en iyi üniversiteler kitaplıklardır.

72 milyonuz ama kaçımız eğitimli ve nitelikli

Æ Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nın etkinliklerine destek veriyorsunuz.

Æ Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nın bir çağrısı ile onların örnek okullarından birine gittik. Oradaki çocukları görmek, onlarla karşılaşmak çok güzeldi. Oradaki öğretmen ve öğrencilerin karşılıklı öğrendiği farklı bir eğitim anlayışı gördüm. Bu çok çağdaş bir şey.

Æ Bizim ülkemizde eğitimde fırsat eşitliğinden bahsetmek mümkün mü?

Æ Çocuklara eğitimde fırsat eşitliği kesinlikle verilmeli ki bu bir ülkenin kalkınması için gereken ilk programdır. 4 ay önce Darüşşafaka’daki bir toplantıda, parasız yatılı okuyan 11-12 yaşında bir çocuk ’Geçen yıl Steinbeck’in Sardalya Sokağı’nı okudum bu yıl da Gazap Üzümleri’ne geçebilirim, ne dersiniz’ dedi. Bu çocuğun zekası yüksek ama ona ayrıca eğitim şansı da verilmiş, ondan harika biri çıkacak.

Æ Aslında bütün çocuklarımızda bu potansiyel var ama biryerlerde birşeyler oluyor ve beklediğimiz kişilere dönüşemiyorlar. Neden?

Æ 75 kişilik bir ilkokul sınıfı olmaz, o sınıfın öğretmeni hangi birine yetişebilir? 72 milyonuz ama kaçımız nitelikli? Üniversitelere ezber yaparak giriyorlar. 2 yıl önce Dünya Matematik Olimpiyatları’nda lise grubundan bir çocuk birinci oldu, hiçbir yerde adı geçmedi. Medyanın bunları öne çıkarması gerekli. İyi işler oluyor ama duyuramazsak bu insanların sayısını çoğaltamayız.

İSYAN EDİYORUM

Çocuk kadın demeden, son derece savunmasız 44 insanı üstelik düğün eğlencesinde, en zorlu savaşlarda bile rastlanmayacak bir vahşilikle öldürenlere ve bunu tetikleyen töreye, geleneğe, inanışa isyan ediyorum ve kabul etmiyorum. Sosyologlar, psikologlar, aydınlar, siyasetçiler her kim olursa, bir araya gelsin ve artık topluma hiçbir gücün, olgunun; insan hayatından, seçme özgürlüğünden, varolma hakkından daha önemli olamayacağını anlatsın. Ve ben artık, her gün çaresizce, ilkel düşünceler ve hayvani güdülerine sahip olamayarak başka varlıkları ezip geçenleri izlemek istemiyorum. Toplumda şiddet ve vahşete son verilsin artık. Yeter!

A.D.

Beni erkek sanıyorlarmış, kadın olduğumu anlayınca eserlerime "kadın duyarlılığı" demeye başladılar

Æ Yazarlık iddiası olmasa bile insanların yazmaları teşvik edilmesi gereken bir şey mi sizce?

Æ Yazmak, düşünmeyi birlikte getiren bir şeydir. Mektup yazarken bile düşünerek yazarsınız. Türk toplumu yazıya yakın, herkes çok şey yazıyor, durmadan kitaplar çıkıyor. Bence bu çok iyi bir şey.

Æ Peki kadın yazarlar arasında bazen sıkıntılı şeyler duyuyoruz bunun sebebini ne olarak görüyorsunuz?

Æ Bunu anlamıyorum. Sanat yapmak, yetenek ve bilgi birikimle olur. Herkes sanatın içinde kendi yerini alır, birbirine benzemeyerek. Zaten benzerse kendisi olmaz. Kadın yazarların birbirleri ile sürtüşmesi varsa ki öyle görünüyor ben yadsıyorum, gerekli de görmüyorum.

Æ Güzel bir kadın yazar olmanın sıkıntısını çektiniz mi hiç?

Æ Daha öykülerim dergilerde yayımlanırken şöhret haline geldiğimi söylüyorlardı. Ama adım her iki cins için de kullanıldığından beni erkek sanıyorlarmış. Kadın olduğumu anlayınca kadın duyarlılığı denmeye başladı. Yazdıklarımı erkekler yazabiliyorduysa niye kadın olduğum anlaşılınca kadın duyarlılığı oldu, merak ediyorum. Ama kadın olarak hiçbir zorluk çekmedim diyebilirim.

Teknolojinin mucidi japonlar

ama hala çok

kitap okuyorlar

Æ Gençler internet bilgisayar derken pek okuyamıyorlar?

Æ Size kısa bir cevap vereyim. Dünyada bütün bu nesnelerin mucitleri Japonlar ve hala çok okuyorlar.

Æ Gençler ne okusunlar?

Æ Dünya ve Türk klasikleriyle başlayabilirler. Hem doğuyu, hem batıyı öğrensinler. Mesela İbn-i Sina doğulu ama batı ona Avisenne, tıbbın babası diyorlar. Bütün bunları bilmekte fayda var. O zaman dengeleri doğru kurabilirler.

Æ Türk yazarlardan isim verebilir misiniz?

Æ Yaşar Kemal, Orhan Kemal mutlaka okunması gereken yazarlar. İzmirliler Kemal Bilbaşar’ın ’Deniz’in Çağırışı’nı okusunlar harika bir kitap. Tanımlayamadığımız hiçbir şeyin sahibi olamayız. Tanımlar sözcüklerle, yazıyla yapılır. Sözcük dağarcığınız ne kadar ise o kadar sahip olabilirsiniz.

Osmanlı İmparatorluğu’nda

şarap yasak değildi, recmedilen kadın olmadı

Æ Çağdaş ve aydın bir ülke olma yolunda kimi zaman tökezliyor gibi görünüyoruz. Bunun sebebi ne olabilir sizce?

Æ İyi, aydınlık ve ileriye açık olan her şey hayatını sürdürür diye düşünüyorum. Bazen geriye çekilmek gibi görünen şey ileriye atılmanın güç almasıdır. Ben böyle düşünüyorum çünkü bu ülke Osmanlı İmparatorluğu zamanında bile Ortadoğu’daki diğer örneklere benzemedi.

Æ Yine de kadınlar hep yeteri kadar özgür olamıyor değil mi?

Æ Yakın tarihte Ortadoğu’da recmedilen kadın fotoğrafları çıktı biliyorsunuz. Oysa 500 küsur yıllık Osmanlı tarihinde recm neredeyse hiç olmamış. Örneğin şarap yasak değil, meyhaneler var. Yani gençlerin tarihi ve yakın tarihi okuması lazım. Osmanlı’nın içinde bildiği gibi yaşayan diğer halklar, başka dinden olanlar var. Bütün bunları öğrendiğinizde o imparatorluğun nasıl yönetildiğini son dönemlerinde getirilen çağdaş bir moderniteyi anlıyorsunuz.

Æ Modernleşmek bizde hep korkulacak bir şeymiş gibi yansıtılıyor..

Æ Modernite sözcüğünden bir takım insanlar çok rahatsız. Halbuki çok önemli bir kavram; kişinin yaşamını genişletir. Yani cemaat olmaktan, cemaat baskısından, birey olamamış kalabalıklardan çıkarır. Modern birey olma sürecini yaşar ve alanını genişletir. Ama modernite son dönemde çok tartışıldı oysa Türkiye’nin bu haritadaki modernizmi çok önemli.
Yazarın Tüm Yazıları