Dünyanın her yerine en yakın otel

Hüzünler, sevinçler.

Dayanılmaz ayrılıklar, müthiş buluşmalar.

Acılarla çıkılan yolculuklar.

Gözyaşları içindeki vedalar.

Sıradan duygularla geçilen kapılar...

Sıfırdan doruk noktasına yaşanan yoğun heyecan fırtınalarının estiği terminaller...

Havalimanları 24 saat yaşanan yerlerdir. İnsan ve duygu zenginliği ‘Last Call’ yani son çağrılarla yollarına giderler. Ya da uçağın iniş anonsu ile yeni başlangıçlar, sevinçli, sıradan ya da hüzünlü buluşmalar gerçekleşir.

Anonslar, uçuş bilgilerinin yer aldığı ekranlar, insanların hayatlarını yönlendirir. Kimi gidenler bir daha o terminale dönmezler, kimi gidenlerin dönmek için her zaman çok nedenleri vardır.

Havalimanlarının çoğu kentin dokusuna katılır. Alışveriş merkezleri, zengin restoran çeşitleri ile bazen uçakla yolculuk dışında da gidilen yerler arasına girmeye başladı. Amerika’daki otogar konseptinin dışına çıkan terminallerden biri de İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali. Beş yeni köprü ile büyüyen terminal, orada daha uzun saatler yaşamak isteyenleri ya da zorunlu olarak kalmaları gerekenleri artık modern otelinde konuk ediyor.

Terminal binasının hem hava hem de kara tarafından iki bölüm halinde yer alan otel, Avrupa’nın standartları ile ünlü Sofitel, İbis ve benzeri zincirlerinin çok üzerinde bir lükse, Hilton anlayışından Four Seasons’ın butik kültürüne koşan bir konseptte yaratıldı. Beş yıldızı, uygun fiyat yelpazesi ile uçak yolculuğumuzun yanına bir konfor olarak katıldı.

HAYAL ETMİŞTİK

Dış Hatlar Terminali’nin ilk bölümünün temelinin atıldığı günlerde TAV Murahhas Azası Sani Şener ile otel hayalini paylaşmıştık. Tıpkı Singapur Changi ya da Frankfurt Havalimanı’ndaki gibi bir otelin bu terminal içinde ya da bir köprü bağlantısı sonrasında yer almasının heyecan fırtınasını yaşamıştık. Şantiyeden çıkmış büyük hayallerin mühendisi olan arkadaşım Sani ile sonraki zamanlarda havalimanı içinde yer alan oteli aklımızda şekillendirmiştik. Bugün hayal gerçek oldu. Ve ben bavulumu aldım, bir Frankfurt uçuşu öncesi gidip İstanbul International Airport Hotel’e yerleştim. Bir sonraki günün sabahı 05.35’teki Lufthansa LH 3345 sefer sayılı uçuş öncesini keyifle geçirdim. Terminalin önündeki yoğunluğa hiç girmeden THY Genel Müdürlük binası karşısında VIP salonlarına da ulaşan yoldan otele gittim. Önünde otomobilimi bıraktım ve bavulumu alıp güvenlik kontrolünden geçtikten hemen sonra uçakların burunlarının camların önüne geldiği heyecan verici lobiye ulaştım. Lobide resepsiyon ile Sky Restaurant aynı mekanı paylaşıyor. 102 numaralı odanın müşterisi oldum.

Beyaz ağırlıklı lobide bir süre oturduktan sonra odama çıktım. Kara tarafındaki ikinci katta yer alan 102 nolu 69 metrekarelik odaya adımımı attığımda derinlik ve bej tonundaki renkler beni huzurlu bir yere çektiler. Havalimanı terminalinde koşuşmalar, anonslar, insanın sırtına yük olan endişeler, kaygılar hepsi bir anda yok oluvermişti. Oysa orada, o terminalin içindeydim. Bir duvar arkamda hareketli anlar yaşanıyordu ama ben burada huzurluydum.

HUZUR SUNAN RENKLER

Kahverengi mobilyalar, uygun perdeler, yumuşak derin çizgilerdeki tablolar... Hiçbir şey odada beni rahatsız etmedi. Odaya girmek için kullandığım elektronik anahtarı içerdeki sistemi devreye sokan kutuya taktım. Standart otel odası, iyi ışıklandırma, yormayan bir giydirme ile uçuş öncesi-sonrası ya da transfer için beklenen saatlerin meditasyon merkezi gibi gözlerimin önüne serildi. Derinlik, büyük ve yere kadar olan camlar gün ışığı ile sentetik aydınlatmayı düzgün bir dostlukla bütünleştirdi. Bej renkli kendinden yormayan desenli perdeler, renkli camların önünde güzel görünüyordu. İşte odada dikkatimi çekenler:

1Banyo bej-beyaz karışımı ile daha derin ve ferah görünüyor. Duş seviyesi altına girildiğinde uzun boylu insanlar için bile sorun yaratmayacak yerde. Birçok otelde duş seviyesinin ayarlansa bile düşük kalması her zaman sorun çıkarır. Suyun akış hızı, sıcak soğuk karışımının istendiği gibi yapılabilmesi iyi. Banyo perdesi ne yazık ki alt eteğinde kurşun ağırlık olmaması nedeniyle suyun hızlı akışı sırasında havalanıyor. Dışarı su sıçramasına yol açıyor.

Banyo havluları küvetin üzerinde uygun yükseklikte. Bu yüzden banyo yapılırken ıslanmıyor ve banyo sonrası kolayca da alınabiliyor. Havlular çok yeni ve hızlı suyu emmediği için kurulanma süresi uzuyor. Hem banyo hem yüz ve el havlularının büyüklükleri yeterli. Hilton tipi lavabo düzenlemesi iyi, ayna ışıklandırması zayıf. Set üstündeki şampuanlar dökme şampuan yerine iyi bir marka seçilmiş. Bebek ürünleri sunan marka, otelin müşterisine verdiği özeni gösteriyor. Diş fırçası, tıraş seti, tırnak törpüsü, sabunlar, hepsi ambalajları dahil yüksek standartta. Şampuan, nemlendirici vs. gibi dörtlü set ergonomik bir yapı ile yan yana duruşta bir kit görünümü sergiliyor. Saç kurutma makinesi kademeli ve fazla gürültülü değil.

2 Odaya girişte yer alan portmanto belki ev havası verilmek amacıyla düşünülmüş ama yine odanın güzel havasını biraz alaturka görünüme çekiyor. Portmanto altındaki açık rafta kolay görünen terlik iyi. Ayakkabı parlatıcısı rahatlık sağlıyor. Ayakkabı çekeceği çok ince olduğu için kolay kırılıyor. Belki odadaki en önemli eksik ütü sehpası ve ütü. Özellikle bavuldaki kırışmış giyecekler için ütünün en çok olması gereken otel bu otel.

3Benim odamdaki televizyon bir mobilya setinin üzerindeydi. 72 ekran Vestel marka televizyonun 37’nci kanalında sürekli uçuş bilgilerinin yer alması bu odanın zorunlu konforu arasındaki iyi düşüncenin ürünüydü. Her yalnız erkek müşterinin otel odasına girince televizyonunda aradığı paralı-parasız porno kanal sanırım yoktu. Bazı odalarda küçük ekranlı televizyonların duvarda oldukça yükseğe monte edilmesi odayı bir hastane odası havasına sürüklüyordu. Ayrıca televizyonun bulunduğu bölümdeki üst ışıklandırmanın açma kapama düğmesinin televizyon arkasında yer alması müşterinin odada bir zeka oyunu ile sınava girmesine yol açıyordu.

4 Çalışma masası, dinlenme koltukları ve sehpası odanın bütünlüğünü bozmayan uygun yerleşimdeydi. Desenleri zorlanmamış koltuklar, odanın genel dekoru içinde rahatsızlık vermiyordu. Duvarların ve tavanın renkleri odanın daha aydınlık olmasına, kahverengi ağırlıklı mobilyanın odayı zorlamamasını sağlıyordu.

5Odadaki mini bar mükemmel bir anlayışın düşüncesi olarak yerini almıştı. Mini bar, yer seviyesinde değil ayakta hiç eğilmeden açılabilecek yükseklikteydi. Mini bar altında içinde bardak, kuruyemiş vs. bulunan dolabın kapağı açıldığında bir sehpa oluşturması mini bar kullanımını çok rahatlatıyordu. Bence odadaki en iyi fikir bu noktada yoğunlaşmıştı. Hemen yanındaki elbise dolabı kolay kullanılacak özelliklerin hepsine sahipti.

6King size diye adlanan büyüklükte bir yatak odanın en lüks ve olması gereken ürünüydü. Çok rahat bir modelden seçilen 2 metreden geniş yatak üzerinde yer alan dört yastıktan ikisinin ortopedik olması, uzun yolculuk öncesi ve sonrası boyun sorunları olanlar için büyük bir rahatlama imkanı veriyordu. Beyaz çarşaf ve yorgan Avrupa standartlarında bir güzellik ve temizlik güvenini bir arada sunuyordu. Yatağın sim ağırlıklı örtüsü, yerdeki halıyla zıtlaşmadan odanın genel ferahlığına katılıyordu.

7Penceresi açılmayan, bol ışık alan odanın Air Condition sistemi yeterliydi. İçerdeki hava hareketi rahatsız etmiyor ve direkt yatak üzerine vurmadığı için gece boyu 3’üncü seviyede kalsa sorun yaratmıyordu. Ben, bütün gece 2’nci kademede ve 15 derece civarında çalıştırdım ve sabaha karşı uyandığımda ciddi bir sorunla karşılaşmadım.

Havalimanının geleneksel gürültülerini almayan otelin kara tarafında kaldım. Hava tarafı için pasaport kontrolünden sonraki levhalar izlendiğinde aynı güzellikte bir otelle karşılaşılıyor. Fiyatından, personelin iyi eğitimine kadar her şey bu otelde gecelemenin bir keyif olduğunu ortaya koyuyor. İyi lokantaları, barı, henüz tamamlanmamış aksesuvar ağırlıklı dekoruna rağmen Airport Otel sadece yolculukların değil her zaman tercih edilecek bir otel olarak karşımıza çıkıyor.

Sadece bir gece de olsa kendi iş yoğunluğum nedeniyle çok az zaman geçirebildiğim Airport Oteli size de tavsiye ederim. Terminal işletmecisi TAV’ın Basınla İlişkileri Müdürü Bengi Vargül’ün büyük zarafetle odama gönderdiği ‘Melekler ve Şeytanlar’ adlı kitabı orada okuyacak zamanım olmadı. Ama şu günlerde başladım. Da Vinci Şifresi arasında yer alır mı bilmiyorum ama bu otelin sihirli bir yer olacağını, keşfedilecek çok sayıda hoş şifresinin konuklar tarafından kısa sürece çözüleceğini umuyorum.

Airport Otel’deki ilk gecem sabaha karşı sonlandı. Uçağıma gitmek için tüm müşterilere hizmet verecek servis aracı beni aldı ve üç dakika sonra da terminale girdim. Kısa sürede işlemlerimi yaptırıp uçağıma gittim. Hava tarafında kalanların böyle bir araca ihtiyaçları olmuyor, otelden çıkıp doğruca uçaklarına gidebiliyorlar tabii.

Otel hem kara hem de hava tarafında çok kısa sürede yakaladığı doluluğu her şartta sürdürecek gibi görünüyor. Bence bu otel sadece bu kentin değil, modern Türkiye’nin anlayışına katılmış bir zenginlik olarak karşımıza çıkmaya devam edecek... ‘Dünyanın her yerine en yakın otel’ sloganı ile tanıtılan İstanbul International Airport Otel’deki odanız ise uçağına sadece 3 dakikalık mesafede. Buna rağmen uçağınızı kaçırırsanız mutlaka sizde bir sorun var demektir.

KONAKLAMA FİYATLARI

HAVA TARAFI

STANDART ODALAR

0-2 saat 25 dolar

2-4 saat 50 dolar

4-6 saat 65 dolar

6-12 saat 90 dolar

24 saat 130 dolar

KÖŞE ODALAR

0-2 saat 25 dolar

2-4 saat 50 dolar

4-6 saat 65 dolar

6-12 saat 90 dolar

24 saat 140 dolar

KARA TARAFI

Standart oda 130 dolar (KDV dahil, tüm gün)

Köşe oda 140 dolar (KDV dahil, tüm gün)

INTERNATIONAL AIRPORT HOTEL

İstanbul’un yeni beş yıldızlı otelinde 51’i kara tarafı, 34’ü hava yani gümrüksüz alanda toplam 85 oda var. Yatak kapasitesi 112. Standart odalar 32-38, köşe odalar ise 48-69 metrekare arasında değişiyor. Fiyatlar kara tarafından günlük, hava tarafından da saatlik alınıyor. Toplam 69 personelin görev yaptığı otelde ayrıca dünya mutfağından tatlar sunan Sky Restaurant da hizmet veriyor. Airport Otel, aynı zamanda terminaldeki restoran hizmeti veren BTA tarafından işletiliyor.

SADETTİN CESUR: BTA’NIN GENÇ MÜDÜRÜ

Tepe, Akfen ve Bilintur’un ortak şirketi BTA’nın başında kurulduğundan bu yana Sadettin Cesur görev yapıyor. 35 yaşındaki Sadettin Cesur aslında eski bir otelci. Kariyerine Hilton’da başlayan Cesur, Conrad, Four Seasons gibi otellerde çalıştı. Chicago’da iki yıl otelcilik eğitimi aldı.
Yazarın Tüm Yazıları