Doğan Hızlan: Sanat, 'Sihir Gibi Bir Şey'dir

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

ESKİ Kültür Bakanı Ercan Karakaş dün telefon etti.

Hakkari'ye sanat/sanatçı çıkarmasından duyduğu sevinçten söz etti ve yeni projesi 'İnsan Hakları 2000'i anlattı.

İstanbul-Hakkari Kültür Hattı'nın baş mimarı olmakla ne kadar övünse azdır.

Bir politikacı kimliğiyle Anadolu'nun uzak köşelerine sanatı, sanatçıyı ulaştırmak, unuttuğumuz idealizm kelimesini anımsattı bana.

'İnsan Hakları 2000' projesiyle ilgili dünkü basın toplantısında verilen bilgiye göre, 50'ye yakın toplum kuruluşunun katılımıyla 9-15 Aralık zaman dilimi içinde, İnsan Hakları'nın, sanat etkinlikleri aracılığıyla toplumun her kesimine yayılması için önemli bir proje gerçekleştiriliyor.

Birleşmiş Milletler'in 'İnsan Hakları Günü' olarak belirlediği 10 Aralık'ta da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sanatçıların katılacağı bir gece düzenleniyor.

Karikatür sergileri, fotoğraf sergileri açılacak.

Beral Madra'nın küratörlüğünde, insan haklarını işleyen eserlerden oluşan sergi 'Veritas Omnia Vincit' (Gerçek her şeyin üstesinden gelir) başlığını taşıyacak.

Hakkari ile ilgili yazıları, röportajları, notları da bir kitapta toplayacaklarını telefon konuşmasında söyledi Ercan Karakaş.

Hiç kuşkusuz İnsan Hakları'nın yaygınlık kazanması için en önemli, belki de tek aracı sanattır.

Projenin koordinatörlüğünü Vecdi Sayar üstlenmiş.

Demek ki bu proje de diğerleri gibi başarılı olacak.

Ercan Karakaş'ın çalışmaları, Vecdi Sayar'ın girişimleriyle Hakkari gerçekten çok başarılı bir proje oldu.

Hakkari'de yaşayanlar, sanatın hayatı değiştiren, güzelleştiren büyüsüyle ilk kez karşılaştılar, sanatın bir peygamber soluğu gibi onları mutlu edeceğini farkettiler.

Vecdi Sayar'ı tanıyanlara anlatmaya gerek yok.

Tanımayanlar için bir kaç not gerekli.

Paris'ten Datça'ya, Hakkari'ye kadar nereye gitse, orada bir şenlik düzenler, sinamayı, tiyatroyu, sanatı, edebiyatı götürür.

Yaşadığı her yerde sanat vardır, o olduğu için de sanatçı vardır.

Paris'teyken 'Türk Sineması Haftası' düzenlemiş, bir çok Fransız, Yılmaz Güney filmlerinin dışındaki Türk sinemasının örneklerini o hafta kapsamında izlemişti.

Datça'daki 'Can Şenliği'nin de düzenleyicilerinden biriydi.

Biliyorum ki, Vecdi Sayar, Hakkari'yi sanatsız bırakmaz, orada yaşayanlar Vecdi sayesinde epey film görecekler, epey tiyatro seyredecekler, epey sanatçıyla, edebiyatçıyla tanışacaklar.

* * *

IŞIL ÖZGENTÜRK'ün 'Sihir Gibi Bir Şey' yazısını okurken (23 Ekim 2000, Cumhuriyet, Al Gözüm Seyreyle) büyük şehirlerin dışına sanatı taşıyan insanların oradakilere götürdüğü mutluluğu hissettim.

Işıl Özgentürk'ün beni çok etkileyen yazısından bir bölümü okuyalım:

‘‘Hakkari'deyiz. Ressam Alaettin Aksoy ve Murat Morova Hakkarili gençlerin de yardımıyla İstanbul'dan taşıdıkları pek çok değerli ressamın resimlerini Hakkari Kültür Merkezi'nin duvarları boş salonuna asıyorlar. İkisinin de canı çıkmış, bir ara iki sandalye bulup oturuyorlar ve her resme çocukça bir merakla bakan gençlerin oluşturduğu kalabalığa bakmaya başlıyorlar. Epey zamandır böylesine meraklı, böylesine ön yargısız sergi izleyicisi görmemişler, heyecanlılar. Tam o sırada kapıdan sekiz yaşında bir erkek çocuğu giriyor. Resimlere ilgiyle bakan, yorumlamaya çalışan ablalarının, ağabeylerinin arasında sessizce dolaşıp, her resmin önünde uzun uzun duruyor. İnceliyor. Bir ara Murat Morova'nın yanına geliyor. Murat Morova girdiğinden beri çocuğu izliyor, dayanamayıp soruyor:

En çok hangi resmi beğendin?

Çocuk parmağıyla Balkan Naci İslimyeli'nin buğulu bir resmini gösteriyor. Murat Morova soruyor: Neden?

Çocuk yanıtlıyor:

Çünkü sihir gibi bir şey.’’

Sanatı kısa, öz tanımlayan bir cümle.

* * *

AYDINLARI dillerine dolayanlara, hakkari çıkarması bile yeterli bir cevaptır.

Çünkü onlar sanatı Türkiyenin her santimetrekaresine ulaştırıyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları