Dikkat yaya var!

Liam Neeson’ın geçen cuma vizyona giren “Taken 2” (Takip: İstanbul) filminde yer alan kovalama sahnelerine dair söylediklerini hatırlıyor musunuz:

Haberin Devamı

“Dar sokaklardaki müşteriler ve dükkanlardaki satıcılar çekimlere aldırış etmeden işlerini sürdürdüler. Bizimle hiçbir problemleri yoktu. Otomobilimizle çekinmeden yüksek hızlara çıkarken umarsızca karşıdan karşıya geçen insanlar vardı...”

Hep otomobil sürücülerinden, onların yollardaki vahşi hallerinden bahsediyoruz, yayaları atlıyoruz.

Bugün trafikte kaostan söz ediyorsak, yayaların buna en az otomobil sürücüleri kadar etkisi var.

Yürüyen adamın öncelik hakkının asla korunmadığı yollarda kelle koltukta yaşıyor olsak da artık “Türk tipi yaya”yı konuşmanın vaktidir, ne dersiniz?

- Sarı ışık yanar yanmaz kornaya abanan, ışık yeşilden kırmızıya dönerken kavşağı tıkamak pahasına geçen son araç olmak için gaza basanlar varsa, aynı dürtülerle hareket eden yayalar da var. Yaya geçidinde 7 saniye daha beklese ona yeşil yanacak ama hayır efendim. İlla arabalar vızır vızır geçerken o da geçecek. Sonra ona çarpma noktasına gelen araçlara sinirlenecek. Trafiği tıkayacak.

- Işıkların olduğu yaya geçidini kullanmak birçok insan için “vakit kaybı.”

Yol boş ya da değil fark etmez, kaldırımın her noktasından karşıya geçmek adeta yayanın hakkıdır. “Yaya geçidini kullanınız” cümlesini takan olmaz. Bir uyarıyı kaale almak için o uyarıda söylenen dışında bir seçeneğimizin kalmaması gereklidir bizim için ya...

O nedenle kaldırımları yüksek parmaklıklarla yoldan ayırıp, dikenli telle çevirip elektrik vermedikçe, kendini yola atanlar hep olacak. Benzer biçimde, eskiden otoparklarda, yol kenarlarında park yeri bulamayan araçlar kaldırımlara çıkar, babalarının malı gibi dururlardı. Şimdi bunu engellemek için kaldırımlara beton bloklar veya demirden çubuklar yerleştiriliyor.

Medeni hayatın nispeten sürdürülebildiği şehirlerde kaldırımlar araçların yoluyla aynı düzlemdedir ve hiçbir araç, kaldırımdan gitmeyi, oraya park etmeyi düşünmez bile.

Biz ise ancak iskele babalarının varlığında, mecbur kaldığımızda aracımızı kaldırımdan uzak tutabiliyoruz. Kendini yola atanları da engellemek için ancak bunu bir zorunluluk haline getirecek önlemler almak gerekiyor herhalde. Nasılsa kuralı, kanunu takan yok...

Haberin Devamı

Kaldırımlarda tersine dünya

Haberin Devamı

- Yayalar dar bir kaldırımda karşılaşınca inatçı keçiler gibi birbirlerine doğru yürürler. Sağdan yürümek kimsenin aklına gelmez. Atarlı gençler çakmak çakmak birbirine bakar, genç kızlar birbirine omuz atar, erkekler de kadınların onlara yol vermesini bekler. Kaldırımlarda adeta dünya tersine dönmüş gibidir.

- Yolun her iki yanında insanların yürümesi için ayrılmış geniş kaldırımlar bulunsa da yaya, araç yolunun kenarından yürümeyi tercih eder.

Kaldırımlar motorlu kurye ve restoran eve servis elemanlarının tarafından kullanıldığı için, yayalar motorlu araçların yoluna pervasızca girmekte bir sakınca görmezler. Araçların sağ ve sol aynaları onlara çarptığında, yoldan yürümek hakları olduğu için çok sinirlenirler.

- Toplu taşıma araçlarını kullanan yayalar, metrodan çıktıklarında, vapur iskelesinin kapısından sokağa adım attıklarında şöyle bir durur ve etraflarına bakarlar.
Tam olarak neye baktıklar, duraklamalarının sebepleri bugün bilim adamlarının dahi araştırdığı bir konudur. Arkalarındaki yüzlerce kişi onların bilinmeyen o noktaya bitirmelerini ve yola devam etmelerini bekler. Toplu taşımanın “akmaması”nın ana sebeplerinden biri, yayaların bu anlaşılmaz alışkanlığıdır...

Yazarın Tüm Yazıları