Demokrasiye kırıp dökmeden insana kıymadan ulaşabiliriz

NE kadar hoşgörüsüz, birbirimize karşı ne kadar kıyıcı insanlar haline geldiğimizi anlatmaya Fenerbahçe-Galatasaray maçından başlayalım.

Maç başlarken yaşanan tabloyu görünce ne kadar mutlu olmuştum. İçimi bir sıcaklık kaplamıştı.

Futbolcular birbirlerine sarılıyor, sevgiyle hatır sorup kucaklaşıyorlardı.

Hakemler dahil hepsinin yüzü gülüyordu.

Ama bu güzel dostluk, uygar insanların yarattığı bu harika tablo nedense fanatik seyircileri hiç etkilemedi.

Etkilemedi; çünkü onlar içlerindeki irini sahaya dökmek, her tarafa dehşet ve korku salmak için kararlıydılar.

Maç başlar başlamaz da ellerine ne geçirdilerse Fenerbahçeli futbolcuların kafasına yağdırmaya başladılar.

Allah’tan futbolcular bu ilkel insanlara inat saha içinde girdikleri amansız mücadeleyi dostça sürdürüyorlardı.

Ve Allah’tan, hakem de gençliğine rağmen inanılmaz bir soğukkanlılıkla tribünlerden yağan şiddetin sahaya yansımamasını sağlıyordu.

Sonuçta Türkiye’nin en sevilen iki kulübünün maçı oynanıyordu ve sahada da Avrupa maçlarını kıskandıracak kadar güzel bir futbol vardı.

Ama tribünlerdeki ilkel insanların bu güzelliklerden nasiplerini almaya hiç niyetleri yoktu.

Bir derbi düşünün ki her iki takımın başkanları küfür yememek için maça gelemiyor.

Yazık!..

Statları cehenneme çeviren bir avuç ilkel insanın yarattığı irin dolu bu yaraya neşter vurmakta çok geç kalındı.

* * *

Toplumun her kesimine yayılan birbirine kıymaya varan bu düşmanlık neden? Neden bu hoşgörüsüzlük.

Vurmak, kırmak, hızını alamayıp öldürmek...

Anadolu insanı, yılların hoşgörü imbiğinden süzülüp gelmiş bir yüce geleneğe sahip.

Bu toplum nasıl bu kadar acımasızlaştırıldı?

İlköğretim okullarına, liselere bile girdi şiddet.

Anne babalar, öğretmenler, yöneticiler ve bakanlık ne yapıyor?

Devletin laik düzenini parçalamak, çağdaş eğitimi sulandırmak için alengirli genelgeler, yönetmelikler ve yasalara kafa yoran Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik nerede?

İl milli eğitim müdürlüklerine, "liyakatli" eğitimcileri temizleyerek mollaları doldurursanız daha başımıza çoook işler gelir.

Bir ilköğretim öğrencisi cebinde bıçağı koyup okula nasıl geliyor? Kızdığı arkadaşına bu bıçağı nasıl bir ruh haliyle saplayabiliyor?

Bıçakla yaralanan öğrencinin yoğun bakımdaki fotoğrafına bakamadım. İçim parça parça oldu.

* * *

Şunu hepimiz anlamalıyız: Bu ülke bizim. Bu ülkenin sahibi olmanın rahatlığı içinde özgürce yaşıyoruz.

Bu ülkenin çanına ot tıkamak, huzurunu, rahatını bozmak için uğraşanlar şunu iyi bilsinler ki vatan her şeydir.

Vatan olmazsa insanca yaşam da olmaz. Hiçbirimiz özgür bireyler olamayız.

Şu nevruz haftasında yaşadıklarımıza bakın. Birtakım sorumsuz insanlar, bayramı kana bulamak için ellerinden geleni yaptılar.

Ama halkın büyük bölümü provokasyonlara kapılmadı.

Kim ne derse desin Türkiye eksiksiz bir demokrasiye doğru ilerliyor.

Anadolu’nun hoşgörü geleneğini yeniden kavrayabilirsek kısa zamanda demokrasimizi çevreleyen sınırları kaldırabilir, Batı uygarlığının özgürlük çizgisini yakalayabiliriz.

Ancak bunu kırıp dökmeden, yakıp yıkmadan ve de insana kıymadan yapabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları