Demokraside GS, FB, BJK farkı

GALATASARAY spor kulübünün kongresi dün İstanbul'da yapıldı. Galatasaray'ın dünkü kongresi için kayıtlı tam 4862 delegesi vardı.

Beşiktaş'ın önümüzdeki hafta yapılacak olan kongresinin kayıtlı delege sayısı ise 9906.

Beşiktaş'ın iki yıl önceki kongresine tam 6090 delege katılmıştı. Serdar Bilgili 2549, Hasan Arat 2327, Nevzat Demir 762, Mehmet Kazancı 452 oy almış; Bilgili 222 oy farkla başkan seçilmişti.

Fenerbahçe'nin geçen şubat ayındaki kongresine de mevcut başkan Aziz Yıldırım'ın liderliğinde tek listeyle girildiği için düşük bir sayıyla yaklaşık 2.600 delge katılmıştı. Fenerbahçe'nin delege sayısı bugün için 9 bini aşmış bulunuyor.

Spor kulüplerimizin kongreleri bu ölçüde geniş bir katılımla gerçekleştirilirken, siyasi parti kongreleri kaç delegeyle yapılıyor?

* * *

Sayı, genellikle 1.200 ile 1.400 arasında değişiyor.

Siyasi Partiler Yasası, her il örgütünün parti kongrelerine Meclis'e gönderdiği milletvekili sayısının iki katı kadar delege göndereceğini hükme bağlıyor. Bu çerçevede, en az 1100 delege il delegasyonlarından geliyor.

Parti kurucuları, milletvekilleri, onur üyeleri de dahil edildiğinde, toplam delege sayı 1.200'ün üzerine çıkıyor.

Örneğin, ANAP'ın 4-5 Ağustos 2001 tarihinde yapılan son kongresi 1.240 delegeyle toplanmıştı.

Demek ki, spor kulüplerimizde yönetim kadrolarının seçimi, siyasi partilerimize kıyasla çok daha geniş bir delege katılımıyla gerçekleşiyor.

Bu, niceliksel bir yaklaşım. Spor kulüplerimizin kongrelerini partilerimize kıyasla daha demokratik kılan başka bir dizi faktör daha var.

* * *

Bunlardan biri, kulüp kongrelerinin ciddi ve genellikle eşit ve adil koşullarda bir rekabete sahne olmasında yatıyor.

Örneğin, dünkü Galatasaray kongresinde adaylar Mehmet Cansun ile Özhan Canaydın arasında yaşandığı gibi...

Keza, Beşiktaş kongresi öncesinde de Serdar Bilgili ile Hasan Arat arasında kıyasıya bir çekişme yaşanıyor.

Seçimler, gerçekten demokratik bir ortamda, centilmence bir yarış şeklinde gerçekleşiyor. Herkes fikrini söylüyor.

Bir fark daha: Kulüplerde başarısız liderler çoğunluk yolcu ediliyor. Her seferinde değişim hákim oluyor, yeni bir başlangıç yapılıyor.

Taraftarlar ve delegeler biliyorlar ki, takımları ligde kötü gidiyorsa, bir sonraki seçimde yönetimi değiştirme imkánına sahipler. Bu güç, kulüplerinin geleceğine olan inançlarını kaybetmemelerini sağlıyor. Değişimi gerçekleştirilebilir kılan önemli bir fark var. Spor kulüplerimizde liderlik sultası yok. Liderler gelip, muhtelif yöntemlerle delegeler üzerinde hákimiyet kuramıyorlar.

Başarısızlara ‘‘hizmetleriniz için teşekkür ederiz, güle güle’’ deniyor.

Siyasi partilerimizin demokrasi geleneği ve kültürü bakımından neden spor kulüplerimizin gerisinde kaldıkları, Türk demokrasisinin izaha muhtaç sorularından biridir.
Yazarın Tüm Yazıları