Demek ki rüşvetin belgesi oluyormuş

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Sarışın kedinin sırtı duvara dayandı. O yüzden son derece tehlikeli...

Can havliyle tırnaklarını önce en yakınındakilere geçirmeye uğraşıyor.

Eski dost ve suç ortakları, sarışın kedi aklını başına alsa, izin verse belki de kurtaracaklar.

Ama meczup sarışın artık dostu-düşmanı ayıracak halde değil. O yüzden, şantajı, tehdidi, yemezse gözyaşını bol keseden kullanıyor.

‘‘Susurluk'un ardında beni iktidardan eden askerler var’’ demeye getiriyor... Sanki Güneydoğu'yu askere ihale eden başkasıymış gibi.

‘‘ABD bu bacınızı istemiyor’’ diye hava basıyor, daha düne kadar Clinton'la pembe dizi çeviren kendisi değilmiş gibi...

‘‘Boynuzlu holding’’ diye ağzını bozarak sözde sermaye düşmanlığı yapıyor, holding profesörlüğünü, eşinin TÜSİAD üyeliğini unutarak.

Ama korkmayın, O unutsa, dostları yüz çevirse bile biz unutmayız...

***

Sarışın kedinin patalojik ruh haline, Anasol-D'nin beceriksiz hafiyeliği eklendiğinde kamuoyundaki yön kaybı duygusunu yadırgamamak gerekiyor.

Haydi gelin önce merkez sağdaki panayır kavgasının sokaktaki vatandaşta yarattığı umutsuz söylemi itiraf edelim:

Sarışın kedi ciğeri çalmış anlaşılan, ama nasıl kanıtlayacaksın ki. Zaten yerine gelenler sanki daha mı namuslu...

Belki de namus, iffet gibi yüce değerlerin günlük siyaset çamuruna bulaşmasından, politik infaz malzemesi niyetine kullanılmasından...

Biraz da haber ve yorum kirlenmesinden ötürü toplumda yolsuzluk duyarsızlığı aldı yürüdü.

Daha açıkçası, ‘‘Rüşvetin belgesi olmaz’’ mantığı kurumsallaştı. Hırsızı yargılamak yerine sövmek veya tükürükle boğmak caiz sayıldı.

Oysa rüşvetin belgesi vardır...

Biz teslim olur aramazsak, elin Amerikalısı bulur burnumuza dayar.

***

Radikal Gazetesi'nin dünkü manşetinde yer alan Aslı Aydıntaşbaş'ın haberi bu açıdan çok önemli. Rüşvetin hem belgesini, hem de adresini açıklayan bu haber, aleni suç duyurusu niteliğini taşıyor.

Habere göre, ‘‘Bob’’ kod adıyla anılan CIA yetkilisinin avukatı Victoria Tonsing, müvekkili adına şu bilgiyi veriyor:

- Roger Tamraz, müvekkilim Bob'a Özer Çiller'e rüşvet verdiğini söylemiş.

Şimdi bu köşede mart ayından bu yana adım adım takip ettiğimiz haberin analizine geçelim:

1) ABD'deki skandalın tarafları Roger Tamraz ve Başkan Bill Clinton'dır. Hele ilk patlak verdiği günlerde Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren tek yanı Tamraz'ın Çiller'le başbakanlığı döneminde görüşmüş olmasından ibarettir. Tamraz gibi bir işadamından seçim kampanyasına bağış alan Clinton, siyasi açıdan Çiller Ailesi'nden daha zor durumdadır.

Özetle, bu skandal ABD'nin iç işidir, Türkiye'ye karşı komplo olarak kabul etmek ancak dangalaklıktır.

2) ‘‘Bob’’ kod adıyla anılan CIA ajanı, ABD'nin petrol boru hattı stratejileri üzerine çalışan kamu görevlisi Bayan Sheila Heslin'e Tamraz için baskı yapmakla suçlanıyor. Kanıt olarak Bob'un Heslin'e verdiği Tamraz'ın CIA dosyası kullanılıyor. Bob kendisini savunurken, ‘‘Heslin'e Tamraz için baskı yapsam sadece olumlu raporları aktarırdım. Oysa aynı dosyada Tamraz'ın rüşvetçi olduğu yolunda rapor var. Özer Çiller'e rüşvet verdiği yolundaki raporu da saklamadım’’ diyor.

Yani CIA ajanı/yöneticisinin de Çiller Ailesi'ne özel bir garezi yok. Sadece paçasını kurtarmaya çalışıyor.

3) Roger Tamraz'la ilgili olarak Türkiye'de yapılan soruşturma Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından yürütüldü, ‘‘anormal hiçbir bulguya’’ rastlanmadı. Müfettişleri tebrik etmeden geçmek istemedik.

***

Bağımsız yargıya düşen görev bellidir.

Mümkünse Bob'un sözünü ettiği CIA raporunu, değilse Bob'un ifadesini temin etmek, Roger Tamraz'ın ifadesine başvurmaktır.

Türkiye'nin üstüne düşen rüşvet çamurunun hesabını sormaktır.

Yazarın Tüm Yazıları