Cüneyt Ülsever: Yeni yüzyılı karşılarken (III)

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

İş hayatı!

20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçiş sürecini irdelediğim son 4 yazımda amacım, iki yüzyıl arasında farkı belirleyecek iki kavramın, ulus-devlet ve millet kavramlarının kazanmakta oldukları anlam değişimini analiz etmekti. Sınırlı sütunlar çerçevesinde 21. yüzyılı en doğru belirleyecek kavramlar olarak bu ikisini seçmiştim. Ancak, son yazıyı yazdıktan sonra, çok kısıtlı bir çerçevede dahi, bir değişkenin hálá eksik olduğu zehabına kapıldım. Değişimi irdelemek, bu değişkeni ele almadan yine de eksik kalacaktı.

‘‘İş hayatında’’ da yaşanan muazzam ışık kırılmasını kavramadan, 21. yüzyılı kucaklamak yanlış olacaktır! Kastım da teknolojik devrimi anlatmak değil.

Uyarım şu noktada: 20. yüzyılın Türkiye ekonomisinden dahi büyük ekonomileri yöneten devasa şirketleri, 21. yüzyıl eşiğinde kendilerini küçük(!) hissetmekteler. Küreselleşmenin dayattığı tek pazar ekonomisine dayanamayacaklarını hesap eden dünyanın dev şirketleri, rekabet koşullarıyla baş edebilmek için birleşmeler ve devirlerle kendilerini daha düşük maliyetler ile çalışmaya, pazarlara daha rahat girmeye hazırlamaktalar.

20. yüzyılın son 10 yılına damgasını vuran olgulardan birisi de çokuluslu dev şirketlerin dudak uçuklatan rakamlarla yaptıkları evliliklerdir. Bu dev şirketler dahi 21. yüzyılın eşiğinde kendilerini yetersiz görmekteler.

Önce, kendilerini yetersiz bulan şirketlerin, ABD bankaları örneğinde, ilan ettikleri rakamsal satış değerlerine bir göz atalım:

Rakamlara göz atarken en son ihale olan Türk Ticaret Bankası'nın, şaibeli ihalesinde bu bankaya 600 milyon dolar verildiğini, geçen hafta da Merkez Bankası Başkanı Sayın Gazi Erçel'in devralınan 5 bankanın tümüne 2 milyar dolar (bence sayın başkan biraz uçmuş, ama neyse) değer biçtiğini hatırlayalım.

İlan edilen satış değerleri şöyle: Goldman, Sachs&Co= 142.828 milyar dolar; Merill Lynch= 102.687 milyar dolar; National Bank Montgemery= 62.575 milyar dolar; Credit Suisse First Boston= 55.420 milyar dolar, Morgan Stanley Dean Winter= 50.227 milyar dolar. Kabaca hesapla, Goldman, Sachs&Co'nun değeri tam tamına 238 adet Türk Ticaret Bankası ediyor!

Bu cesametteki şirketler durumlarını riskli görüyorlar ve 21. yüzyılı birleşerek veya devrolunarak karşılıyorlar. Şimdi de bazı birleşme örneklerine bakalım: Bankacılık sektöründe Citicorp-Travelers (birleşik değeri: 36.9 milyar dolar), NationsaBank-Bank America (41.5 milyar dolar), akaryakıt sektöründe Exxon-Mobil (73.7 milyar dolar), BP-Amoco (49 milyar dolar), telekomünikasyon sektöründe SBC-Ameritech (57 milyar dolar), Bell Atlantic-GTE (52 milyar dolar), AT&T-TCI (31.7 milyar dolar), otomotiv sektöründe Daimler-Benz-Chrysler (32.8 milyar dolar), eğlence sektöründe Seagram-Polygram (10.4 milyar dolar), internet sektöründe AOL-Netscape (4.2 milyar dolar).

1998 yılında kárlarının yüzde 78'ini faiz gelirlerinden, yüzde 4.6'sını üretimden sağlayan işadamlarımız şu şirketlerden kaçını satın alabilirler, hangi birleşmenin altından kalkabilirler? Hepsi birleşse belki orta ölçekte bir banka alırlar!

Evet, 21. yüzyıla hazırlanırken ulus-devlet kavramını yeniden değerlendirmek, insana yatırımı öncelikli proje haline getirmek gerekiyor, ama ülkenin itici motoru işadamlarının da;

1) Ulus-devleti üleşerek zengin olma güdüsünden vazgeçmeleri,

2) Kendi hadlerini ve cesametlerini (kamu ile beraber dünya üretiminin sadece yüzde 0.7'sini karşılıyorlar) doğru değerlendirip ‘‘küçük olsun ama benim olsun’’ sevdasından vazgeçerek gerek bankacılık, gerek sanayi sektöründe evliliklere hazırlanmaları, yine bu ülkenin 21. yüzyılda alnı ak bir ülke olması için elzemdir.

Türk iş hayatının cesameti, teker teker 21. yüzyılı kucaklamaya müsait değildir.

Yazarın Tüm Yazıları