Çıtır kitap okumak isteyenlere

Bu hafta sonu ‘çıtır çıtır’ çerez niyetine bir kitap okumak isteyenlere Akın Alıcı’nın ‘Hayata Yön Veren Öyküler!’ kitabını öneriyorum.

‘Hayata Yön Veren Öyküler’de ‘Tavuk Suyuna Çorba’ öykülerine benzeyen kısa kısa öyküler ve bu öyküleri destekleyen ‘özlü ve güzel’ sözler var. Bir çırpıda okunuyor, bazen gülünüyor, bazen sıcacık duygulara ‘vay bee...’ deniyor. Sizin için iki tane tadımlık öykü seçtim, bakalım beğenecek misiniz?

Bahçeye dikilen fidan

Daha evliliklerinin ilk yılıydı. Evde kavga hiç eksik olmuyordu. Birbirlerini severek evlenen çift yolun başında bu işin daha fazla gitmeyeceğini düşünmeye başlamışlardı. Fazla yıpranmadan buna bir çare bulmaları gerekiyordu. Bir akşam oturup ilişkilerini yeniden gözden geçirirlerken adam eşine ‘Aklıma bir fikir geldi’ dedi. ‘Bahçeye bir fidan dikelim ve bu fidan üç ay içinde kurursa boşanalım. Yok eğer kurumazsa bu konuyu sonsuza dek kapatalım.’ Bu ilginç fikir karısının çok hoşuna gitti. Ertesi gün bahçeye bir meyve fidanı diktiler. Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer kova vardı.

Bir nergis öyküsü

Gözlerinizle dinliyorsunuz siz. Bir öykü anlatmak istiyorum bu nedenle: Bir nergis çiçeği ölmüş. Çayırdaki çiçekler, ırmaktan birkaç damla su istemişler, ona gözyaşı dökmek için. ‘Bendeki tüm su damlaları gözyaşı olsa, nergis için dökeceğim yaşlara yetmez. Onu çok severdim’ demiş ırmak. ‘Nergisi kim sevmezdi? O kadar güzeldi ki’ diye yanıt vermiş çayırdaki çiçekler. ‘Gerçekten güzel miydi?’ diye sorunca ırmak, ‘Senden iyi kim bilebilir bunu? Kıyında eğilip suyunda kendi güzelliğine bakardı her gün’ demişler. Irmağın yanıtı şöyle olmuş: ‘Onu sevmemin nedeni, bana eğilip baktığında suyumun yansımasını görmemdi gözlerinde’ (Oscar Wilde).

(*) Hayata yön veren öyküler, Derleyen Akın Alıcı, Epsilon, 2004.

Uzun yaşamanın sırlarına devam

Uzun yaşamak istemeyen yok. Çorbada tuzum olsun diye başladığım bilimsel araştırma sonuçlarını merakla bekleyen çok. Devam ediyorum:

Sır 17: Aklınızı kullanın ya da onunla helalleşin. Alzheimer’dan korunmak için mutlaka zihninizi çalıştırın. İşiniz yoksa hobi edinin ya da bulmaca çözün. Zihinsel olarak aktif olmak beyin hücrelerini ölmekten koruyor.

Yorum: Hayatta en kötü şey düşünce tembeli olmak. Ne insanlar gördüm vücutları arı gibi çalışan ama bir şey üret dedin mi kuyruğunu arkasına sıkıştırıp anında arazi olan! Önemli olan genç ya da yaşlı görünmek değil önemli olan bir şey üretmek, yaratmak, bir işin ucundan tutup çözümlerin parçası olmak. Kafaları titretmemek için zihni ne olursa olsun çalıştırın!

Sır 18: Ana yemeğinizi yemeden önce mutlaka egzersiz yapın. Örneğin yemekten önce yürüyüş kandaki yağın atılmasını sağlıyor. Böylece kalp hastalığına ve şeker hastalığına yakalanma şansınız azalıyor.

Yorum: Bu öneriyi uygulamak için önce ana yemeğin hangisi olduğuna karar vermeniz lazım. Eğer her üç öğünü de ana yemek olarak yiyorsanız yapacak fazla bir şey yok. Yağlarınızla mutluluklar.

Sır 19: Destek için E vitaminini eksik etmeyin. Yaşlandıkça bağışıklık sistemini güçlendirmek için E vitamini şart!

Yorum: Vitamin konusu beni ciddi olarak sıktı artık. Kimi ‘Yediğinden içtiğinden vitamin alıyorsun, salak mısın ek vitamine ne gerek var’ diyor, kimi ‘kesin ek vitamin almalısın, yediklerin içtiklerin yetmiyor ‘diyor. Yok mu şöyle ayaküstü vitamin ihtiyacımı saptayacak bir alet. Hani vitaminmetre gibi bir şey? Çıksa ne süper olur değil mi?

Yaşam yalan üzerine kurulur mu?

Bazen bu köşede insana ait değerlerden söz etmek gerektiğini düşünüyorum. Bugün cuma, yarın cumartesi, sonra pazar. Belki kendisi ve ilişkiler ile hesaplaşmak isteyenler olabilir. Onlara yardımcı olmak lazım. Gelin işe biraz yalan dolanla başlayalım. Soru şu: İnsan karşısındakinin yalan söylediğini bile bile karşısındakine güveniyormuş gibi yapabilir mi? Karşısındakinin samimi olduğuna inanabilir mi? Yaşanır mı böyle hayat? Yalan üzerine koca bir hayat yaşanır mı?

Yalan dediğin gerçeği gizlemek. Birden fazla gerçeğin olduğu şüphesiyle yaşam, ilişkiler, arkadaşlıklar, akrabalıklar yaşanır mı? Yalan ortaya çıkmasa bile yalan söyleyen kişi bırakın kendine inanmayı karşısındakine inanır mı? İnanmaz. Kendinizi kandırmayın inanmaz. Yalan çok yıkıcı bir davranış biçimi. Yalan ortaya çıkmasa da bir şeyleri alıp götürür. Getirdiği tek şey vardır o da sahte yaşam. Yalan bir de ortaya çıkarsa yarattığı ‘güven’ depremi, ortada sevgi adına ne varsa silip süpürüyor. Yalan insanın geleceğe yönelik umut kalelerini içten içe kemirir. Yalan üzerine yaşam kurmak yaşamı yalan yalan yaşamaktan başka bir şey değil. Kendinizi kandırmayın.

Yalanı biraz araştırayım dedim. Çok ilginç bilgilere ulaştım. İnsan ağzıyla yalan söyleyebilirmiş ama bedeniyle asla! Yalan söyleyen kişinin elleriyle yaptığı jestler azalırmış, insan içinde yaşadığı çelişkiden ötürü ellerinin kendisini ele vereceğinden çekinir ve ellerini ya cebine sokar, ya üzerine oturur veya bir eliyle diğerini tutarmış. Bu kendi kendine temas zor zamanda anne elinin tutulması yerine geçerek, iç gerginliği de hafifletirmiş.

Yalan söyleyen kişinin elini yüzüne götürme ve yüz çevresine değdirme sayısı artarmış. Bir konuşma sırasında insan elini arada sırada yüzüne götürürmüş. Ancak kişinin samimi olmadığı bir görüşme sırasında bu jestin sayısında çok büyük ölçüde artış görülürmüş. Elin yüze gitmesi sırasında yapılan hareketler de şunlar: Çeneyi tutmak, dudaklara bastırmak, ağzı örtmek, burna değmek, yanağı ovuşturmak, gözün altını kaşımak, kulak memesini çekmek ve saçla oynamak.

Bir yalan sırasında bütün bu jestlerin sayısında artış görülmekle beraber ağza ve burna değmek jestlerinde patlama olurmuş. Coldoni’nin ünlü masalında yalan söyleyen Pinokyo’nun burnunun büyümesi sebepsiz değilmiş. Yazar son derece önemli bir gerçeği yakalamış ve abartarak çocuk literatürüne geçirmiş! (Araştırma sonuçları için hekimce.com’a bakınız).

Yalansız yaşam dileklerimle.

Ben Robot’taki duygusal robot tartışması bayıyor

Ben Robot’a büyük hayallerle gitmedim. İlk başlarda da film ilgimi çekti ama daha sonrası büyük hayal kırıklığı. Ben Robot, Isaac Asimov’un bir öykü dizisinden yola çıkılarak çekilmiş. Bilgisayar kaynaklı çok fazla görüntünün perdede uçuştuğu bilim kurgu türü bir film anlayacağınız. Başrolde Will Smith oynuyor. Smith robotlara önyargılı cinayet masası dedektifi Del Spooner rolünde. Yıl 2035. Dünya robotik hayata geçmiş. Ama Smith robotların iyi niyetli olduklarına inanmıyor. Ünlü robot uzmanı Alfred Lanning şüpheli bir biçimde ölünce de kendini çözülmesi gereken bir olay örgüsünün içinde buluyor. Filmde robotların insani duygular taşıyıp taşıyamayacağı tartışmasına çanak tutuluyor. Niye yalan söyleyeyim, ben bu tartışmayı hiç inandırıcı bulmadım. Bu tartışmaların yapıldığı saçmalayış kısımlarında filmden kopup Converse spor ayakkabılarının nasıl bu kadar iyi ürün yerleştirme yapabildiğini düşündüm. Filmin üç ayrı yerinde Del Spooner, Converse’in Vintage 2004 modelinin göz göre göre reklamını yaptı. Spooner’ın kullandığı otomobil de Audi. Eğer Audi’nin 2035 yılındaki robotik hallerini görmek istiyorsanız bu filme gidilir, aksi durumda zamanınıza yazık.

CUMA TAKINTISI

Bu hafta Poptrinam bir şeye taktım. Aşkın Nur Yengi’nin Yasemin Yağmurları isimli albümüne... Albümdeki ilk üç şarkı sıra dışı. İlki Nazan Öncel’in Yıldız Yıldız’ı, ikincisi Dün ve üçüncüsü de Demesi Kolay. Bu üç şarkıda da Aşkın Nur Yengi çok farklı dünyalara götürüyor insanı. Şarkı sözleri çok kaliteli. Yengi de tüm içtenliğiyle sarıp sarmalamış şarkıları. Hálá almadıysanız tavsiye ederim.

CUMA İTİRAFI

izmirliece; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 20; İl: İzmir

İki samimi arkadaşımla, bizim evde kimsenin olmadığı bir gün birlikte duş aldık. Birbirimizin orasını burasını elledik. Çok eğlendik. Hiçbirimiz lezbiyen ya da biseksüel değiliz. Bizi magmaya gönderen ise, yeni evlenen arkadaşımızı ziyarete gittiğimizde, üçümüzün birlikte duş aldığını normal bir şeymiş gibi eşine anlatması oldu! Oy benim canım arkadaşım oy!

Yorum: Siz öyle sanın!

CUMA LAKIRDISI

Az yalan söylenemez, yalan söyleyen her yalanı söyler (Viktor Hugo)
Yazarın Tüm Yazıları