Çiş konusu

Bir çiş konumuz var biliyorsunuz...

Bir milletvekilinin sokağın ortasında "ihtiyaç gördüğü" iddia ediliyor.

Milletvekili "İspat etsinler" derken, kentin belediye başkanı şahitlerin olduğunu söylüyor. Konu sürüp gidiyor.

E, sürmesi de normaldir. Dünyanın neresinde olsa ilgi çekecek bir hadisedir bir milletvekilinin sokağa çişini yapması.

Aslında belki de en az bizim topraklarda ilgi görmelidir. Alışık olmadığımız şey değildir çünkü.

Başka hangi ülkede duvarlara "Buraya işeyen eşektir" yazma ihtiyacı hasıl olmuştur sorarım size?

E, neticede milletvekili de Fransızları temsil ediyor değildir.

Sıkışmış...

Bir erkek olarak, kendisine verilmiş fizyolojik ayrıcalığın tadını neden çıkarmasın!

İşeme eylemi boşuna mı pratik kılınmıştır erkekler için!

Amaç "Sıkıştığı yerde derhal ihtiyacını görebilmesi" olmasaydı ona da kadın gibi bir "ritüel" reva görülürdü!

Gerçi milletvekili "iftira" diyor. Fakat "çiş olmayan yerden amonyak çıkmaz" diyorum ben.

Her neyse...

Nihayetinde milletvekili dünyanın en tuhaf işini gerçekleştirmiş değildir. Her erkeğin hayatında en az bir kere sokağa işemişliği vardır. Eğitimli, eğitimsiz, kerliferli, kersizfersiz... Fark etmez.

O kadar şaşıracak bir şey yok yani.

Hayır, şaşırmamıza bakan da bizi İsveçli zannedecek.

Milletvekili ne zaman tek başına kalır bu konuda, o zaman şaşırırız.

Ne zaman arabasını bir kenara park etmiş Boğaz’a işeyen adamlara rastlamayız artık, o zaman ayıplarız milletvekilini.

O bize örnek olamaz. Bugüne kadar hiçbir milletvekilinin sokağa işediğini duymadık diye işemekten vazgeçtik mi?

Ama o hiç işeyen vatandaş görmezse vazgeçebilir. Eğer iddialar doğruysa elbet. Değilse zaten sorun yok.

Orgazm işini de bize yıktılar

Kadın kısmı,

İncecik olacak...

Güzel görünecek...

Başarılı olacak...

İyi eş, iyi anne, seksi kadın olacak...

Ki ön sıralardan bir yer kapabilsin kendine!

Tamam, bu uğurda uğraşır didiniriz de bari bir şey de emek vermemize gerek kalmadan bahşedilmiş olsa!

Orgazm mesela.

Yeme, içme, spor yap, çalış, koştur falan da, hiç olmazsa sıra o işe geldiğinde zembereğinden boşalmış gibi orgazm ol di mi?

Yok anacım!

Onun için de uğraşılacak.

"Karşı taraf uğraşsın"
diyeceksiniz...

Gazeteleri okumadınız galiba. Geçtiğimiz salı günü itibariyla maalesef o iş de bize yıkılmış oldu.

Salı günü gazetelerde Amerikalı uzman Lindberg’in "Orgazm Diyeti" adlı kitabından bahsediliyordu. Bize aktarılanlardan, orgazm için kadının diyet yapması gerektiğini öğrendik.

"Bu da geldi başımıza" diyeyim.

Yok öyle yan gelip yatmak!

Hayır, yine yan gelip yatın isterseniz de, ondan önce otuzikibin tane hap içmeniz gerekiyor.

Öyle Viagra misali "Hapı yuttum, hazırım" şeklinde de değil. Uzun iş bu.

İlk hafta her gün bir tane, ikinci hafta iki, üçüncü hafta üç, nihayet günde altı tane, hatta uzun boyluysanız günde onbir tane balık yağı hapı içeceksiniz. Ömür boyu.

İlaveten multivitamin, kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir haplarından alacaksınız. Yine ömür boyu.

Her gün bitter çikolata yiyeceksiniz. (Bakın bu ucunda orgazm olmasa da iyi bir şey.)

Şeker, kahve ve soya ürünlerinden kaçınacaksınız. Ömür boyu elbet.

Artık ne kadar zaman sonra kıpırtı başlar...

Başlar mı başlamaz mı...

Bana biraz "Yoğurt ye genç kal!" tavsiyesi gibi geldi bu.

Kim yemiş?

Kaç yıl sebat etmiş?

Yoğurt yediği için 70’inde 50’ymiş gibi duran kim var, getirsinler bi görelim. Kimse bunun takibini yapan, çıksın ortaya, "Budur" desin göstersin. Öyle káğıt üstünde varılmış neticeler tatmin etmez beni.

Aslında biri kadınlarla dalga geçiyor gibime geliyor ya hadi neyse...

MIŞ MUŞ

 Erdoğan "Aydınların sesi daha çok çıkmalı" demiş.

Sakın bu "fareye peynir tuzağı" gibi bir şey olmasın?

 Surat, genetik hastalığı söylüyormuş.

İyice baksınlar, bi tarafımızda reçetesi de vardır belki.

 Ayarlanması durumunda kişinin güldüğü anı yakalayıp fotoğrafını çeken makine geliştirilmiş.

Aman Sayın Abdullah Gül’ü görmesin makine, bir günde hurdaya çıkar vallahi!
Yazarın Tüm Yazıları