Cevap veriyorum

‘İSİM Mevzuu’ başlıklı yazım üzerine birkaç okurumdan öneri geldi. Bizimkiler ‘Eylül’de karar kıldılar gibi gerçi ama tek hamile yeğenim değildir herhalde; doğacak çocuğuna isim arayan okurum da vardır büyük ihtimalle. Buyurun size isim seçenekleri...

Ha, bu arada durumu benim hamile olduğum şeklinde algılayanlar olmuş. Ne diyeyim... Bu yanlış anlama konusunda bizden sebatkár millet yoktur!

Hatice Berkant: Şule

Laden Nasuh: Laden

Sema Odabaş: Adıbelli, Adıgüzel, Abuşka, Boykız, Bozçin, Börk, Böğüş, Böğüşke, Böbülük, Börtüçene, Mengütınış, Moripek, Muattar, Oruz, Öflüm, Tutuşuk

Çiğdem Özsaraç: Gülru, Ada, Nüvit, Nevnihal, Peyam.

Hülya Özdemir: Zuhal, Ayla, Deniz, Suna

Çiçek Kırıcı: Çiçek, İpek

Asuman Çetin: Size önerim, önce çocuk doğsun, sanki isimleri ile doğuyorlar. Onu görünce konacak ismi hissedebiliyorsunuz. Bir de ben konan ismin insanın karakterini etkilediğini düşünürüm. Bunu da dikkate alın isterseniz.

Şebnem Düzgün

‘Aslında Avrupalıyız ama evlenene kadar, demişsiniz.

Aslında Avrupa’da bizim Türkiye’den göründüğü gibi gerçekten özgür kadın diye bir şey yok. Ben Norveç’te yaşıyorum bir süredir. En azından Norveç’te bu böyle. Sadece öyle bir imajları var.

.....

Kadınların anne olmak için yetiştiriliyor olduğu görüşünü de o kadar kınamamak lazım bana göre. Bizim gibi iş ve ev arasında zulüm görmekten, sadece ev ile ilgilenmek bu açıdan daha rahat olabilir.

.....

Bana sorarsanız şehirli, çalışan, kariyer sahibi Türk kadınları, Avrupalı eşleniklerine göre daha özgür ve güçlüdürler. Örnek isterseniz kendimi vereceğim. ODTÜ’de doçentim. Biri 2.5 diğeri 5 yaşında iki oğlum var. Norveç’te aldığım bir araştırma teklifi üzerine bir yıldır çocuklarla buradayım. Buradakiler bile bu işi nasıl yaptığıma şaşırmış durumdalar. Benim şartlarımda araştırma yapan kaç tane Avrupalı kadın akademisyen var merak ediyorum. Artık herkes kafasındaki şu sığ Avrupalı hayranlığını silip gözlerini açsın da biraz kendine baksın.

Türk kadınları, sizin bildiğiniz Türk kadınları değil artık.’

Hakikaten sizinle gurur duydum.

İki minik çocuğunuzla, üstelik bir yanınız ‘sadece evle ilgilenme daha rahat olabilir’ derken, kalkıp da Norveçlere araştırma yapmaya gitmek... Tebrik ediyorum.

Sizin kendinize benzeyen kaç tane Avrupalı akademisyen olduğunu merak ettiğiniz gibi ben de Türkiye’de sizin gibi kaç kadın olduğunu merak ediyorum. Siz kendinizden yola çıkarak bir neticeye varmışsınız gerçi. Ama benim, kendimin ve çevremin dışında olup bitenlere de bakmak gibi kahrolası bir huyum var.

Size naçizane tavsiyem, Norveç’teki araştırmanız bitince kadın konusunda Türkiye’de de bir araştırma yapmanız. Anadolu’ya gitmenize de lüzum yok; ayrıcalıklı semtler dışında İstanbul’da da yapabilirsiniz aynı araştırmayı.

Ama bir yandan da araştırmalara fazla kaptırmayın kendinizi. Bakarsınız bir konuda uzman olurken başka konularda çok önemli gerçeklere yabancı kalıvermişsiniz...

***

C.F.

‘Evlilikte haftada üç kez sevişmenin inanılmaz olduğuna değinmişsiniz. Evet, insan zamanla sıkılabiliyor evlilikten. Ama en kötü evlilikte bile haftada üçten fazla sevişilebilir. 11 yıllık evliyiz, hemen hemen her gün seks yapıyoruz.’

Vay be! 11 yıl ve her gün seks öyle mi?!

Bendeniz hayırdan şer çıkaran bir yapıya sahip olduğumdan, sizinki ‘Bakalım belki bu sefer bir halta benzer’ umuduyla her gün yeniden işe girişmek olmasın sakın?

Elbette şaka yapıyorum. Gerçeği, Türkiye sizinle gurur duyuyor!

MIŞ-MUŞ

Sağlık Bakanlığı’nın eşdeğer ilaç listesinde vitamin yerine ádet düzenleyici, ağrı kesici yerine de sivilce ilacı veriliyormuş.

Belki de endikasyonlarına değil yan etkilerine bakacaksınız. Unutmayın, Viagra aslında başka bir hastalığın ilacıydı fakat tesadüfen görüldü ki adamların penisi sertleşiyor.

*

Koskoca Topkapı Sarayı’nın güvenliği 2.5 YTL’lik asma kilitle sağlanacakmış.

Bekçi evine giderken kilitleyip anahtarı da paspasın altına koyacakmış!
Yazarın Tüm Yazıları