Çeşme nereye?

Haberin Devamı

PAZAR günü yayınlanan Alaçatı nereye yazısına o kadar çok mail ve geri dönüş oldu ki, filmi tutan yönetmenler gibi 2’ncisini çekmek farz oldu.
İlk arayanlardan biri Şevki Figen’di örneğin... Ki, 80’lerde Alaçatı’ya ilk yerleşen, ilk cafeyi açarak buradaki ilk romantik dokunuşu başlatan, bu küçücük Ege köyünden, Ege motifli bir Provance yaratan kadının, yani rahmetli Leyla Figen’in eşi olur kendisi. Ne beyefendidir. Ne tatlıdır. Ve ne üzülür için için Alaçatı’nın şimdilerdeki haline. (İlerleyen günlerde bir de Şevki Figen buluşması okuyacaksın romantik okur... Aşk romanı gibi ikisinin hikayesi...)
Aslında Yeni Alaçatı için “%100 tukaka” demek abartılı. Sadece temmuz ve ağustos aylarında hasıl eden, gözle görülür bir deformasyon yaşandığı su götürmez. Ha, her şey formasyona uygun, yani formal mi olmalı? Tabii ki, hayır. Sıkıcı olandansa renkli olanı tercih ederiz. Ama hayatımıza renk katacak diye Miami’nin güneyindeki yüzlerce yıllık Retro malikanelere benzeyen, bahçesi-havuzu-peyzajı ve odaları ile Alaçatı’ya Provancal küçük otel ruhunu ilk taşıyan O Ev’i mahvedip içine ismiyle, havuza atılmış tuhaf vosvosuyla, bangır müziğiyle kötü bir motel açmak neyin nesi; işte onu anlamış değilim.
İnce estetik zevkimi, popülizmle körelten tuhaflıkları sevmiyorum, evet.

Haberin Devamı

Çeşme nereye

Gelelim Çeşme’ye...

Dün gelen maillerden sadece bir tanesinden bir paragraf okuyun:
“Çeşme Dalyanköy’ün 34 yıldır yazlıkçısıyım, bunun son 15 yılı, resmen gerek plajların cafeler ve clublarca, gerek çarşıların dışarıdan gelen ‘yatırımcı’larla talanını izlemekle geçti. Her sezon biraz daha soğudum Çeşme’den ve yazlıkçılıktan, izin yapmaya gelen tatilci ‘parasında değiliz eğlenelim yeter ki’ mantığıyla yükselen fiyatlara aldırış etmezken, sezonluk mekan açanlar da ‘düdüklediğimiz kardır yükselttikçe yükseltelim fiyatları’ dediler. Haliyle benim gibi perşembeden Çeşme’ye kaçan İzmirliler, esas tadı kaçanlar oldu. Bira-kalamar gibi, rakı-balık gibi keyifler silindi gitti, iki adım dibimdeki plajdan havlumu serip biraz yüzüp gelme keyfim şezlong işgali yapan cafelerce batırıldı.”
Yani Çeşme’de de sular bir türlü durulmuyor. Yazlıkçı, denize bile girememekten dertli, tatilci otel fiyatlarından ve kalabalıktan dertli, otel sahibi sezonun kısalığından dertli vs.
Çeşme’yi dünya tematik destinasyon turizmine açmak aklımızın ucundan geçmediği sürece ne fiyatlar dengelenecek, ne sezon uzayacak, ne de denetimler çoğalacak.

Haberin Devamı

Yan odam Yeni Zelendalı, alt katta Hong Konglular var

Gerçi biz çok çabalamasak da onlar gelmeye başladılar. 90’ların TV dizisi ZİYARETÇİLER gibi, nereden duyarlar, nereden bilirler bilinmez, ama bildiğin dünyanın bir ucundan Alaçatı’ya, Çeşme’ye gelmeye başladılar. Özellikle mayıs ve haziranda gördüğüm çekik gözlülere bu ay Yeni Zelanda, Buenos Aires ve Hong Kong’lular eklendi. Bir kaçını kıstırıp röportaj yapabilirsem; Alaçtı’yı ve Çeşme’yi nereden duyup konuşlandıklarını öğrenirim diye planlıyorum bugün, yarın.


Kendinden azarlı 30 TL’lik OTOPARK

Yeni çıktı burası. Sanırım bu yaz hizmete girdi. Kendinden azarlı 30 TL’lik otopark! Vale hizmeti yok. Bir kaç saatliğine bırakıp daha girişte 30 TL ödeyip itiraz edersen de bir güzel azar yiyorsun. Burası kime ait kardeşim dediğinde alacağın cevap: Özel! Yapma yahu. Biz hiç akıl edememiştik. Durum şu: Ayayorgi Koyu’ndaki Paparazzi’nin otoparkı dolmuşsa ki, genelde doluyor artık; kapıdaki güvenlik sizi mekanın arkasındaki bir diğer dev otoparka yönlendiriyor. Ayayorgi Arena isimli mekanın dev tabelası ile Paparazzi’nin resmi otoparkının tam arkasında kalan bu “özel otopark”ın girişi 30 TL! Paparazzi gibi içeride harcamanız üzere bir fiş verilmiyor. Ve pazar dahil her akşam ağzına kadar doluyor. Güzel para. Tatlı para.

 

Yazarın Tüm Yazıları