Burası Quantico FBI’ın ajan okulu

Hafta içi Amerika’nın özel ajan okuluna girdim. FBI Akademisi’nde bir gün geçirdim.

Onca konuşma ve brifingden sonra ortaya çıkan tablo şu: FBI, CIA’in yerine Amerika’nın dünyadaki yeni yüzü oluyor. Amerika’dan taşıp bir tür dünya polisine dönüşüyor. Ve yeni misyonunda, iş karıştıran değil, sorun halleden bir teşkilat olacağını savunuyor.
Hürriyet
Burası Quantico. Washington’a yaklaşık 1 saat uzaklıktaki FBI Akademisi.

70 küsur yıldır gizliliği esas almış, CIA kadar esrarengiz bir örgütün ajan okuluna elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz elbette. Ancak enteresan bir şekilde, bu geziyi FBI istedi. Amerika’daki 30 yabancı gazeteciye kurumu tanıtmak onların fikriydi.

Quantico denilince, benim aklıma hep Kuzuların Sessizliği (1991) filminin açılış sahnesi gelir. Akademi öğrencisi özel ajan Clarice Starling’in (Jodie Foster) eğitim ormanındaki koşusu.

Gazeteciler, salı sabahı Washington’da buluşup bir otobüse bindik. 5 FBI özel ajanıyla buluştuk. 3 ayrı kapıda durdurulduktan sonra da kendimizi birden işte o eğitim ormanının içinde bulduk.

Program yoğundu. Özel ajanların hazırladığı brifingler, seminer gibiydi. 30 yabancı gazetecinin Quantico’da o gün ne aradığını ise sunumlardan birinde öğrendik. Bir istihbaratçı, "Artık ulusal güvenlik kavramının önemi kalmadı. Şimdi global güvenlik çağında yaşıyoruz" deyince anlaşıldı mesele.

FBI’ın bugün Türkiye dahil 60 ülkede bürosu bulunuyor. Çünkü ajanların artık sadece Amerika’da çalışmasının anlamsız olduğuna inanıyorlar. 11 Eylül benzeri bir intihar saldırısının kararı Afganistan’da bir mağarada alınıyor, lojistiği de Avrupa’da sağlanıyorsa mantıklı tabii. Bu yüzden bir doktrin değişikliğiyle, teşkilatlanmalarını dünya geneline yaymak istiyorlar. Yabancı gazetecilere kendilerini anlatmalarının sebebi de bu.

Peki niye FBI? Niye örgütlenmesi zaten dışarıda hazır olan CIA değil?

Çok politikler. Böyle soruların cevabını almak mümkün değil. Ancak satır aralarında verdikleri bilgilerden anladığım şu: Çünkü FBI, CIA kadar yıpranmış bir örgüt değil. İnsan kaynağı olarak da dünya polisliğine daha uygun.

Amerikalı değilseniz, kafanızda FBI ile ilgili bir "iyi" imajı vardır gerçekten de. CIA gibi iş karıştıran değil de, ortalığı toplayandır. Hücum değil de defanstır.

Ancak neden "Amerikalı değilseniz" dediğime gelince... Çünkü 1935’te FBI’yı kurup ölünceye kadar (1972) kurumun başında kalan ve görevden alınmaması için Amerikan başkanlarına şantaj yaptığı iddia edilen John Edgar Hoover’ı bilmeyebilirsiniz. Ya da FBI’ın 11 Eylül’ü önlemede yetersiz kaldığını kanıtlayan resmi raporlar sizi ilgilendirmeyebilir. En fazla, filmin ortasında siyah gözlükleriyle cinayet mahalline gelip zavallı kasaba şerifine, "Yetkili benim, artık gidebilirsin" diye ukalalık yapmasına kızarsınız. O da zaten sadece filmlerde olur, değil mi!

Siyah tişörtlü çelimsizler istihbaratçıymış

Quantico’da eğitim gören 850 özel ajan, bir yıllık mülakat döneminin ardından 7 bin Amerikalı arasından seçiliyor. Genel profil; 30 yaşında, üniversiteden sonra başka bir işte çalışıp FBI’ya başvurmuş, hukuk, mühendislik ya da ekonomi okumuş, orta sınıf mensubu, iyi eğitimli ve bekár.

Ancak mavi tişörtle dolaşan bu çaylakların dışında, akademide bir de yeşil tişört giyen, akademiye uzmanlık eğitimi için gelmiş kıdemliler var. Sadece FBI’dan değil. Amerika’daki bütün güvenlik kurumlarından gelebiliyorlarmış. Örneğin yemekhanede o yeşil tişörtlülerden bir askeri polisin yanına düştüm. Ortadoğu’da görev yapıyormuş, 10 haftalık eğitime gelmiş, bitince de İspanya’ya geçecekmiş. Her biri vücut geliştirme şampiyonu görünümlü bu adamların, çalıştıkları kurumların en iyi elemanları olduğunu öğrendim.

Bunların dışında, bir de siyah tişört giymiş, benden çelimsiz tipler vardı. Sordum, onlar analistmiş. İstihbaratçı...

EĞİTİM İÇİN KURULMUŞ SAHTE KASABA

İşte Amerika’nın en çok soyguna uğrayan kasabası. Hogan’s Alley, FBI ajanlarının saha eğitimi için tasarlanmış sahte bir kasaba. Bu da biz kasabayı gezerken rastladığımız bir tutuklama sahnesi.


Nasıl bir eğitim alıyorlar?

Çok zor bir eğitim. 50 kişilik sınıflarda öğrenim görüyorlar. 20 hafta boyunca yoğun bir tempoda çalışıyorlar. İlk dört hafta akademiden dışarı çıkmak bile yasak. Sonra sadece hafta sonu izin alabiliyorlar. Dersler; ateşli silahlar, savunma taktikleri, istihbarat ve kontrterörizm ana başlıkları altında. Uygulama imkanları üst düzey. Örneğin her biri mezun oluncaya kadar Glock tabancayla 3 bin 600 mermi atıyor. Eğitmenlerden biri, 20 haftanın yeterli olup olmadığı konusunda aynen şöyle dedi: "Biz dünyanın en iyi polis temel eğitim programını veriyoruz. Yeterli."

Özel ajanlar, temel eğitimin ardından, ileride hangi konuda uzmanlaşacaklarsa o alanda başka eğitimler almak için tekrar geliyorlar akademiye. Meslek hayatları boyunca da banka dolandırıcılıklarından organize suçlara kadar hangi masaya bakıyorlarsa o alanda eğitim almaya devam ediyorlar. Körelmelerine olanak tanınmıyor.

Başlangıç maaşı yılda 57 bin 362 dolar

Akademide bizimle birlikte dolaşan görevlilerden biri, 36 yaşında 9 yıllık bir FBI özel ajanıydı. Avukatlık yaparken FBI’a başvurmaya karar vermiş. Neden böyle bir şey yaptığını sordum, imkanlarının iyi olduğunu söyledi.

FBI ajanlığı Amerika’da çok prestijli bir iş. Başlangıç yıllık maaş 57 bin 352 dolar ki, ortalamanın üstünde bir para. Ayrıca sağlık sigortası, sosyal imkanlar gibi yan faydaları da geniş. En güzeli ise kimliklerini komşularından saklamaları gerekmiyor. Benim konuştuğum ajanın karısı da avukatmış. Toplumun üst kesiminden kişilerle evlilik yapabilecek kadar itibar görüyorlar.

Denedim, FBI’ın sinirleri sağlam

FBI turu sırasında kurallara pek uyduğum söylenemez. Sahte kasabadaki tutuklama eğitiminde fotoğraf çekilmesi yasaktı, çektim. Yemeği, gazeteci grubuyla özel bir salonda yemem gerekiyordu, ayrılıp yemekhanede ajanlarla oturdum. Ajanlara soru sormamam gerekiyordu, yemektekilerle de mihmandarlarla da konuştum. Brifinglerde de "İzinsiz dinlemeler yüzünden gazetecilerden özür dilemek zorundasınız" gibi ortama uymayan yorumlu sorular yönelttim. Anlayacağınız, belgeselci Michael Moore kadar olmasa da FBI için bir stres testi unsuruydum. En son, çok önem verdikleri bir panonun önünden geçerken aklıma bu poz geldi. 1 numarada Usame Bin Ladin’in olduğu, en çok aranan teröristler listesi. Suratı düştü, bana bakıp ne yapmaya çalıştığımı düşündü ama gruba eşlik eden bir FBI ajanı, rica ettiğim için bu fotoğrafı çekti. Beraber geçirdiğimiz bir gün boyunca, nezaketi hiç elden bırakmadılar. Sinirleri çelik gibiydi.
Yazarın Tüm Yazıları