Bunun keyfi çıkarılır

Beynim kullandığım ilaçların etkisi altındaydı...

Kayıt sistemim laçka durumdaydı... Zihni melekelerimde sorunlar vardı...

Buna rağmen, tuttum, dün bu köşede bir “teşekkür listesi” yayınladım.

Aman Allah’ım!

Meğer ne kadar da muazzam bir unutkanlığın esiri olmuşum...

Unuttuğum isimlerden kaynaklanan “utanç duygusu”, kolumdaki “amansız sancı”dan bile daha ağır geldi...

Gerçi, çok sağ olsunlar, kendilerine teşekkür etmeyi ihmal ettiğim dostlarım, sitemkar falan davranmadılar...

Ama bu durum yine de bendeki “utanç duygusu”nun önüne geçemedi...

Telafi için ilk aklıma gelen şu oldu: Yeni arayanları da ekleyerek yeni bir liste yapıp yayınlamak...

Sonra kendi kendime “Aman yapma, gösterişe girer” dedim.

Tamam, ancak çekenlerin bilebileceği türden çok ciddi bir “kol kırılması”nın amansız sancılarını yaşamıştım ama son tahlilde söz konusu olan bir “kol kırılması” idi...

Yani “açık kalp ameliyatı” falan geçirmemiştim...

Fakat sonra şunu düşündüm:

Allah, bu türden belaları başımıza sebepsiz yere sarmıyor.

Mesela benim başıma gelen bu kol kırılması belası sayesindedir ki...

Hayatı, sadece ve sadece “çekişme”, “didişme”, “topuktan çekme”, “kafa göz kırma”, “polemik yapma”, “incitme” olarak görmeyen bunca insanın şefkatine mazhar oldum...

Böyle ulvi bir sonucun keyfi çıkarılmaz da ne yapılır?

Böyle insani bir durumun havası atılmaz da ne yapılır?

Biz faniler ne yaparsak yapalım, sevilmek ve şefkat görmek isteriz.

İşte söylüyorum: Bunca gönlü zengin arkadaş ve dostun büyük ilgisi, bana ilaçlardan daha fazla şifa verdi.

Dualarınızı eksik etmeyin lütfen...

Teşekkürname (2)

Yaptığımız telefon görüşmesinde onca ağrı ve sızı içinde beni rahatlatmayı başaran sevgili dostum Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’e...

Düşenin halinden düşen anlar misali beni teskin eden Zülfü Livaneli’ye...

Söylediği beş cümleyle bana hayat enerjisi aşılamayı başaran Fikret Ercan’a...

İlgisini hiç eksiltmeyen arkadaşım Enis Berberoğlu’na...

CNN Türk’teki en yakınım Aslı Öymen’e... Ferhat Boratav’a.. Yavuz Oğhan’a... Berna’ya... Defne Alphan’a...

Dostlarım Şükrü Küçükşahin’e... Faruk Bildirici’ye... Metehan Demir’e... Uğur Ergan’a...

Meslek hayatımın her aşamasında gösterdiği yakınlığı bu acı olayda da gösteren Kenan Sönmez’e...

Gönderdiği e-maille “yine ne güzel yazmış” diye beni düşündüren ve gülümseten Ayşe Arman’a...

Engin deneyimlerinden yola çıkarak bana “Eski İstanbul’da banyo adabı” konusunda muhteşem dersler veren Doğan Bey’e, yani Doğan Hızlan’a...

Mesajlarıyla yanımda olan Hadi Uluengin’e... Şefkatli yaklaşımıyla Ferai Tınç’a... Samimi bir kaygıyla acılarımı paylaşan Tufan Türenç’e...

Hep yanımda olan eskimez dostum Necdet Açan’a... Yeni dostum Necdet Doğan’a... Emre İskeçeli’ye... Hürriyet gecelerinin kralı Hasan Kılıç’a... Hem arkadaşım, hem editörüm Sefa Kaplan’a... Ömür Gedik’e... Kerem Çalışkan’a... Genç kabiliyet Ezgi Başaran’a...

İstanbul Valisi Muammer Güler’e...

Bir Beşiktaşlı olarak beni bağrına basan alicenap Mehmet Tezkan’a... Bir Beşiktaşlı olarak bağra basılmamam gerektiğini düşünen Reha Muhtar’a...

Bazen görüş ayrılığı yaşasak da her zaman insan Ali Bulaç’a... Yeni Şafak’ın dinamik yazarı Salih Tuna’ya...

Büyük kavgadan büyük dostluğa geçtiğimiz İclal Aydın’a...

Nefis bir çiçekle beni ziyarete gelen Serdar Akinan’a... Hep arkadaşım olan Cüneyt Özdemir’e...

Hepimizin Hasan Abi’sine, Hasan Cemal’e... Avni Özgürel’e...

Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’a... Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay’a...

Öbür mahallemin en sevilen abisi Selahattin Sadıkoğlu’na...

Fatma Karabıyık Barbarasoğlu’na... Nihal Bengisu Karaca’ya...

Epeydir görüşemediğim ama sevgimi hep koruduğum Kürşat Bumin’e...

Osman Ulagay’a... Mehmet Metiner’e...

Mesleğe ilk adım attığım dönemlerde ustam olan Akşam Gazetesi’nden Cengiz Kahraman’a... Gönderdiği çiçekle evimin bahar kokusuyla dolmasını sağlayan
Prof. Ali Atıf Bir’e...

Taylan Bilgel ağabeyime... Kadim dostum Dr. Eser Alptekin’e...

Erol Kaynar’a... Mukaddes Akça’ya... Dürin Ababay’a... Yazar Esmahan Aykol’a...

Kanal 7’deki yayın yönetmenim Mustafa Çelik’e... İlgisini ve şefkatini her daim diri tutan dostum Zuhal Olcay’a...

Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener’e...

Prof. Mehmet Bekaroğlu’na... Hepimizin doktoru Prof. Osman Müftüoğlu’na...

DSP Genel Başkan Yardımcısı Tayyibe Gülek’e... Türktime’dan Talat Atilla’ya... Mahpushaneden mesaj yollayan Gürbüz Çapan’a...

Ve Ali Teker’e...

ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM...
Yazarın Tüm Yazıları